Cumhurbaşkanına hakaret suçunu düzenleyen TCK'nın 299. maddesini, anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'ne taşıyan ve cezaevindeyken Can Dündar ile Erdem Gül'e mektup gönderen ve HSYK'nın son kararnamesiyle Trabzon Hakimliği'ne atanan İzmir Karşıyaka 7. Asliye Hukuk Mahkemesi Hakimi, YARSAV Başkan Yardımcısı Murat Aydın, İzmir Gazeteciler Cemiyeti'nin 'İGC Lokal Sohbetler' etkinliğine konuk oldu. İGC Başkanı Misket Dikmen ve yönetim kurulunun ağırladığı Aydın, hakim ve yargıçların atamaları ile güncel konularda basın mensuplarına görüşlerini anlattı.

Hakim Aydın, Türkiye'de en önemli sorunlardan birinin 'yaşanan olaylara şaşırmamak' olduğunu söyledi. Aydın, atama kararnamesiyle ilgili olarak, "Benim ve meslektaşlarım hakkında karar verme yetkisine sahip olan bir kişi hariç tamamı hukukçulardan oluşan kurulun, adil, dürüst, tarafsız, haklı kararlar vereceğine inanıyorum. Bu olmadığında şaşırırım. Bu nedenle son tasarrufu şaşırtıcı buluyorum. Ülke gündemiyle ilgili sorunumuz bu. Yaşanan olaylara şaşırmamaya, alışmaya başladık. Oysa her olayı ilk kez olmuş gibi karşılamalıyız. Öyle olmasa bile şaşırmalıyız. Çünkü şaşırma duygusu tepki vermeyi getirir" dedi.

'CESUR HAKİM VE SAVCILAR ŞİMDİ KOLİ BANTLIYOR'

Aydın, 2016 yılının başından itibaren çıkan kararnamelerle yargı mensuplarının üçte birinin yer değiştirdiğini söyledi. Son HSYK'nın 30'un üzerinde kararname çıkarttığını belirten Aydın, "Sadece 2 yıl dolmadan geçen sürede her iki hakim ve savcıdan biri yer değiştirdi. Bazıları 'Cesur hakimler yok mu? Cesur savcılar' arıyoruz' diyorlar. İşte o cesur hakim ve savcılar eşya topluyor, koli bantlıyor, taşıma şirketleriyle görüşüyorlar. Çocuklarının okul nakil belgelerini almaya çalışıyorlar. Yargı mensuplarının tayinleri, sorunları belki kişisel bir sorundur ama aynı zamanda yurttaşların da sorunlarıdır. Yargı bağımsızlığı olsa bugün cüret olarak görülenlerin yapılmasının hayal bile olamayacağı görülür. Herkes yaptığının yanına kar kalacağı duygusuyla hareket ediyor. Midyat'ta gazetecilere saldırmaya cüret gösterilmesi yargı olmadığındandır" diye konuştu.

Son kararnamenin de 6-7 yıldır çıkarılan önceki kararnamelerin de rutin olmadığına belirten Hakim Aydın, cesur hakim ve savcıların sayının az olmadığını, ancak toplumun desteğini yanlarında göremediklerini söyledi. Atamaların tepki göstermekle değişmeyeceğini ama tepki gösterilmedikçe derinleşeceğini belirten Aydın, "Türk yargı sistemini tamamıyla değiştirecek Bölge Adliye Mahkemeleri atama kararnameleri 2 ay önce yayımlandı. Bize göre olumsuz değiştirecek. Kimse bilmiyor. Haber olmadı. Eylül'de o mahkemelerin kararları başlayacak. Biz toplum olarak bu mahkemelerin verecekleri kararları tartışacağız" dedi.

'SAVCI 'BAŞIMA NE GELİR' KAYGISI İÇİNDEDİR'

Hakim Aydın, bir hakim veya savcının sırf verdi kararlardan veya gösterdiği duruştan dolayı istenilen yere gönderilmemesi gerektiğini, bunun herkes için bir tehdit olduğunu söyledi. Aydın, en son Midyat'ta gazetecileri yönelik saldırıyı örnek göstererek, "Gazetecilere yapılan saldırı ile ilgili soruşturma yapacak Savcı, Vali'nin gözünün önünde meyanda gelen olaylarla ilgili 'Nasıl bir işlem yaparsam, başıma ne gelir' kaygısı içindedir. Bu nedenle o savcıyı kınamayın. Savcıyı bu duruma düşüren ortamı kınayın" diye konuştu.

SOPA-HAVUÇ KARARNAMESİ

Yargı bağımsızlığı konusunda yargı mensuplarını duruşu ve milletin yargı mensuplarına sahip çıkma duygusunu önemli olduğuna belirten Aydın şöyle devam etti: "Haksız tayin edilen öğretmen için o sınıfın öğrencileri ve velileri eylemler yapar. Ama her iki hakimden birinin yeri değişmesine karşın kimsenin umrunda olmadı. Umutsuz ve karamsar değilim. Gerekli de görmüyorum. Romantik bir iyimserlik içinde de değilim. İyimser olmak için delillerim var. Hayatın akışına aykırı bir şey sürdürülemez. Yargıdaki bu olaylar da hayatın ve mesleğin olağan akışına uymuyor. Sürdürülemeyecektir. Yargının çöktüğü yerde toplumda ayakta kalacak kurum yoktur. Başınıza bir şey geldiğinde gidebileceğiniz yargı olmalı. Son kararname yargı mensuplarının cezalandırılması ve ödüllendirilmesidir. Sopa-havuç kararnamesidir. Kabul edenlere havuç, etmeyenlerin kafasına sopa indirmektir."

'İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ VE YARGI YETKİSİNİ ONURLA TAŞIYAYAĞIZ'

Hakim Aydın, Gazeteci Can Dündar'a gönderdiği mektupla ilgili kendisine "Korkmuyor musunuz" sorusu yöneltildiğini belirterek, "Görüşlerini açıklamaktan korkan bir hakim kararlarına açıklarken de korkar. Görüşlerini açıklamaktan tedirgin olan hakim kararlarını açıklarken de tedirgin olur. Görüşlerin açıklamak gerekli değil ama kararlarını açıklamak görev tanımı içindedir. Aynı gazetecinin ifade özgürlüğü gibi hakimin de ifade özgürlüğü mesleğin temel noktasıdır. İfade özgürlüğümüzü, milletin verdiği yargı yetkisini onurla taşımaya devam edeceğiz" dedi.

'ŞUCU, BUCA HAKİM DEĞİLİM'

Hakim olarak haksızlığa uğradığını düşündüğü konuda yargıya başvuramadığını, sadece itiraz dilekçesi verebilme hakkı olduğunu belirten Aydın, Türkiye'de hiçbir yargı makamına başvuru hakkı olmadığını söyledi. Hakim atamalarına karşı tepkili olanların HSYK'ya "Yargıcı neden atadın" diye sorması, dilekçe vermesinin önemli olduğuna dikkat çeken Hakim Aydın, "Tepki gösterin, doğru olmadığın düşünen kişiler 'Hayır' diyebilir. Yanlış buluyorsanız kaşı çıkmanız gerekir. Karşı çıkmadığınız gerçeğin ortağısınızdır. Sorumum siyasal iktidarla değil. Ben AKP karşıtı bir hakim değilim. Kendimi böyle tanımlamam. Şucu, bucu hakim de değilim. Elbette hayata bir bakışım var. Haksız yere tutuklandığını düşünen, dürüst bir hakim istemiyor mu? 2010-2014 döneminin mağrurları bugün neredeler? Şimdi hukuk talep ediyorlar. Şimdi YARSAV'ı cemaate destek vermekle suçluyorlar. Çünkü cemaatci olarak suçlanan hakim ve savcılara haksızlıklara uğradıkları için destek verdik. Rakibime, hatta beni dövenin uğradığı haksızlıklara karşı çıkmam erdemdir. Biz yargının tarafsızlığını savunuyoruz" dedi. 

Utku BOLULU/İZMİR, (DHA)

Editör: Haber Merkezi