İzmir'in Buca ilçesinde yaşayan iş insanı Zeki Karaoğlu, 1992 yılında eline geçen 3 sikke ile koleksiyon yapmaya karar verdi. Yıllar içinde uzun araştırmalar sonucu bulduğu sikke ve tarihi eserleri koleksiyonuna ekleyen Karaoğlu, Müzeler Müdürlüğü'ne başvurduktan sonra 2012 yılında 'Koleksiyonerlik' belgesini aldı. Karaoğlu, 2013 yılında sanat tarihçisi Gültekin Teoman'ın danışmanlığında koleksiyonuna değerli parçalar ekledi. 1995 yılından itibaren oluşturmaya başladığı sikke ve içinde günlük kullanım kapları, takılar, cam eserler, silahlar, aydınlatma gereçleri ve amforaların bulunduğu koleksiyonunu 7 bin 700 sikke ve 3 bin 650 tarihi esere ulaştı. Daha sonra yetkin olmayan insanlarla çalışmak zorunda kalmamak adına 1,5 yıl önce kendi restorasyon laboratuvarını oluşturan Karaoğlu, 3 restoratör ve sanat tarihçisi ile çalışmalara başladı.

Koleksiyon parçalarının da bulunduğu laboratuvar binasında, sanat tarihi bölümü öğrencileri staj yaparak ekiple birlikte eserlerin çizimlerini, temizliğini, tümleme ve yapıştırma işlemlerini yapıyor. Tarihleri M.Ö. 6 binlerden M.S. 600'lere dayanan eserlerin bulunduğu zengin koleksiyonunu tamamladıktan sonra resmi kurumların yardımı ile ya da kendi imkânlarıyla bir müze açmak isteyen Karaoğlu, "Koleksiyondaki sikkeler, dünyada bulunan sikke müzelerindekinden bile fazla. Bu koleksiyonun öğrencilere ve bilime ışık tutacağını düşünüyorum" dedi.

"BU KADAR SİKKE MÜZELERDE BİLE YOK"

Koleksiyonunda M.Ö. 7. yüzyıldan, M.S. 5. yüzyıla kadar olan sikkelerin bulunduğunu söyleyen Karaoğlu, şöyle dedi: "Bunlar tarihsel bir belgedir, medeniyetlerin refah seviyesini gösterir. Savaşları, komutanların ne yaptığını, vergi tahsislerini anlayabiliriz. Benim için bu eserleri biriktirmenin çok büyük anlamı var. Küçücük bir sikkenin üzerinde incelikle işlenmiş desenlere, figürlere bakarak o tarihe dair birçok anlam çıkarabiliyoruz. Hepsi de sanatsal değer taşıyan çizimler. Şu an resmi kurumlarla görüşüyoruz. Koleksiyonumu halka açmak, bilim dünyasına sunmak istiyorum. Önümüzdeki 5 yıl içinde ya bir resmi kurumun yardımıyla ya da kendi imkânlarımla bu müzeyi açmak istiyorum. Başka müzelerden de bize danışanlar oluyor, eserler geliyor tamirlerini yapıyoruz. Başka koleksiyonerlere yardımcı oluyoruz. Restorasyonlarımız gerçeğe çok yakın oluyor, restorasyon yapıldığı bile anlaşılmıyor. Eserlerin korunması, havayla temasının kesilmesi için üzerlerine kimyasal maddelerin sürülmesinden tutun da tarihleri, nereden çıktığı gibi bilgilerin raporlamasını da yapıyoruz. Koleksiyonumuzda öğrencilerin tezlerine yardımcı olacak, tarih ve arkeoloji bilimine ışık tutacak birçok eser var. Koleksiyonda M.Ö. 6 binlerden başlayıp M.S. 600'lere kadar olan eserler var. Biriktirdiğimiz sikkeler, bu tip eserlerin sergilendiği müzedeki sayıların üstünde."

"SİKKELERDE PORTRE, ANI, DEPREM VEYA SAVAŞ SAHNESİ BULUNABİLİR"

Sanat tarihçisi Gültekin Teoman ise, "Koleksiyondaki sikkeler Anadolu'da sikkenin icadından Roma İmparatorluğu'nun ikiye ayrılmasına kadar olan süreci kapsamakta. İzmir ve civarında kurulmuş İyonya, Aiolis, Truva, Müsya ve Karya şehir devletlerine ait sikkeler başta olmak üzere eser biriktiriyor. Koleksiyonda sikkelerin üretimi ile ilgili bir takım aletler, üretim tamamlandıktan sonra imha edilen sikke kalıpları, sahte para kalıplarından örnekler var. Sikkeler o dönemin tam anlamıyla bir fotoğrafıdır. Üzerlerinde onu bastıran kişilerin portreleri, herhangi bir anı, bir deprem veya savaş sahnesi bulunabilir. Şehirlerin ünvanları, o şehirde üretilen metaları görebiliyoruz. En önemlisi o dönemdeki şehirlerin isimlerini görüyoruz" dedi.

DHA

Editör: Haber Merkezi