Selahattin Akçiçek Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen 10 Ekim anmasına, katliamda yaşamını yitirenlerin yakınları, katliamda yaralananlar ve çok sayıda kurum temsilcisi katıldı. 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği ile İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri'nin birlikte düzenlediği etkinlik Red Fotoğraf sergisi ile açıldı.

Katliamda yaşamını yitiren Osman Turan Bozacı anısına hazırlanan belgesel gösteriminin ardından konuşan Mesut Mak’ın eşi Evrim Mak, aradan geçen bir yılda devletin hiçbir kurumu ve bireyinin ölenlerin ailelerini arayıp sormadığını, yaralarını sarmadığını ve istifa etmediğini belirtti.

ADALET VE BARIŞ SAĞLANINCAYA KADAR

Devletin vatandaşını koruma görevinin ihlal edildiğini, bununla da yetinilmeyip adaleti sağlama görevinin de yerine getirilmediğini belirten Mak, işin peşini bırakmamak ve katillerin cezasını bulması için aileler olarak bir araya geldiklerini söyledi. Mak, “Adalet ve barış sağlanıncaya kadar bu davanın takipçisi olacağız. Bu karanlıktan ya hep beraber çıkacağız ya da birlik olmayıp tek tek bu zulümden nasibimizi alacağız” diyerek konuşmasını bitirdi.

İsmail Kızılçay’ın teyzesi Hatice Tel de, İsmail Kızılçay’ın insanca bir yaşam için mücadele ettiğini dile getirerek, “Dün onlar öldü, bugün biz buradayız, ölene kadar da alanlarda ve meydanlarda olacağız bizi kimse durduramaz” dedi.

Red Fotoğraf Grubu üyesi Özcan Yaman, katliam günü ve sonrasında yaşananların toplumdaki manevi anlamda bölünmüşlüğü ortaya koyduğunu ifade etti. “Bizi tesadüfen yaşamak zorunda bırakan bu devletten şikâyetçiyim. Vicdanlarda ikiye bölünmüşlüğe karşı tek çözüm barış ve kardeşliği savunmak. Onları bu hale getiren devletle bizim hesabımız” diye konuştu.

‘OLANI YAZDIĞIMIZ İÇİN DAVA AÇTILAR’

Evrensel Gazetesi Ankara Muhabiri Tamer Arda Erşin de konuşmasında, 10 Ekim katliamı ve öncesindeki IŞİD saldırılarına ilişkin adli makamlardan çıkan belgeleri ele aldı. Erşin, HDP’nin Adana ve Mersin bürolarına gerçekleşen bombalı saldırılar, Suruç katliamı, barış sürecini bitiren iki polise yönelik suikast ve 10 Ekim katliamı arasındaki bağlantıları anlattı. Ankara katliamından iki gün önce gelen istihbaratın devletin sorumluluğunu ortaya koyduğunu belirten Erşin, bu haberleri yapan kendisi dahil üç gazeteciye soruşturma açıldığını hatırlattı. Erşin, “Olanı biteni yazdığımız için bize dava açtılar. Eğer bu davada 101 insanın canının hesabı sorulacaksa 7 Kasım günü adliye önünde olmak gerekiyor” ifadesini kullandı.

‘ESASEN SİYASİ BİR DAVA’

Davanın avukatlarından Hasan Hüseyin Evin de, “Bu davalar esasen siyasi davalardır. Bütün halk kitleleri davayı ne ölçüde sahiplenirse ona uygun karar çıkacaktır. Bu katliam göstere göstere yapılmış bir katliam. Sanıklarını esasen o duruşma salonunun dışında aramamız gerekiyor. Sorumluların tamamının ortaya çıkarılıp yargılanmasını sağladığımız gün dava gerçekten sonuçlanmış olacaktır. Sınırlı da olsa o sanıklardan gerçekleri elde edebilmemiz bakımından bütün demokrasi güçleri hem Ankara’da hem de diğer kentlerde seslerini yükseltmelidirler” dedi.

(EVRENSEL)

Editör: Haber Merkezi