İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclisi Çevre Komisyonu Başkanvekili ve Büyükşehir Meclis Üyesi Saadet Çağlın, İz TV’de Gizem Taban’ın konuğu olduğu programda gemi sökümü ve Aliağa hakkında oldukça önemli bilgiler paylaştı.

Aliağa ve çevresi için verilen çevre sorunları önergesinin raporlaştırıldığını da öğrendik programda.

KMO Ege Bölge Şubesi’nin geçmiş yıllarda başkanlığını da yapan Çağlın, özellikle gemi söküm sektörünün Aliağa ve çevresine onarılamayacak zararlar verdiğine dikkat çekti! “...Gemi sökümler ile ilgili radikal kararlar almalıyız. Artık buradaki ihlali, çevre açısından kötü yönetimi affetmememiz gerekiyor” dedi.

Hazırlanması iki buçuk yıl süren Aliağa’da Çevre Kirliliği Raporu, ekolojik yıkımlara neden olan tüm olguları açık seçik olarak bir kez daha gözler önüne serdi.

Aliağa ve çevresinde hava, su, toprak kirliliklerinin; ekolojik yıkımın çok endişe verici durumda olduğu zaten biliniyordu. Bu konuda yapılmış çok sayıda çalışma vardır. Prof. Dr. Ümit Erdem’ in 2008’de “ Aliağa’ da bir demirci dükkânı bile açılamaz!” söylemi unutulamaz!

Bilim çevreleri, ekoloji örgütleri, bölge halkı yıllardır yeraltı ve yerüstü sularının kirletildiğini bıkmadan usanmadan dile getirdiler. Asla dikkate alınmadı.

Havayı, toprağı, suları kirlettiği kısa vadede ortaya çıkan bir demir çelik fabrikası komşusu ormanı yakmaktan çekinmedi. Öyle ya orman bu fabrikanın kirletmiş olması nedeniyle yok oluyorsa insanlara neler olmazdı ki?

Yöre halkı kansere mahkûm edilmiştir! Demir çelikler, gemi sökümler, petrol rafinerileri, petrokimya tesisi, kâğıt fabrikası, gübre fabrikası, LPG dolum tesisleri, doğalgaz terminali, Aliağa Organize Sanayi Bölgesi, Dökümcüler...

Ne kadar tehlikeli atık üreten tesis varsa buraya yığılmıştır.

Ama gemi söküm sektörü en yıkıcısı ve yasadışı çalışılanıdır!

Dünyanın baş edemediği ne kadar tehlikeli atığı varsa bu sektör aracılığıyla yaşam alanlarımıza sokulmaktadır.

Gaziemir’ deki nükleer enerji santrali atığı radyoaktif Eu 152, Eu 154 nereden girdi bilmiyoruz! Devlet bunu bildiği hâlde yedi yıl sakladı. Bu atıkların şimdilerde nerede olduğu, ne yapıldığı şüphelidir! Devlet halka açıklama yapmak zorundadır.

Sadece Aliağa değil tüm ülke yaşam alanlarımız bu tehdit altındadır. İngiltere’nin plastik atıklarının ülkemize kabulünü nasıl açıklayabilirler? Ülke çöplük mü? Aliağa ülkeye tehlikeli atıkların, nükleer atıkların giriş noktası mı? NAé Sao Paulo isimli Fransız donanmasına ait nükleer denemelerde kullanılmış ve nükleer silâh yüklü savaş gemisi ısrarla ülkemize getirilmek isteniyor. Bunun için firma sahibi geminin çıkış limanının bulunduğu Brezilya’ya gidiyor, girişimlerde bulunuyor. Çünkü bu gemiyi iktidar çok istiyor; döviz kazanılacak! Nasıl olsa kalan sağlar bizimdir.

Gemi söküm sektörü için Saadet Çağlın’nın söyledikleri çok önemlidir: “...Son 10 yılda yüksek oranda gemi sökümü miktarında artış var. En son alınan rakamda 2012’de 980 bin ton iken 2020 için 1 milyon 776 bin tona çıkmış söküme giren gemi adedi. Avrupa Birliği gemi söküm standartlarına uymuyor. Kendileri sökmüyor, pis işin içine girmiyor Türkiye’ye gönderiyorlar. Kendi pisliğini kendileri temizlemiyorlar. Çevreyi de çalışanı da bölgeyi de feda ediyoruz. Gemi söküm işlemleri Avrupa Birliği’nin gerçek standartlarına çıkıp izole edilmiş, kuru havuzlarda yapılması gerekiyor. Maliyetten dolayı girmiyorlar. Tehlikeli, tehlikesiz bütün atıkları kabul eden ülke konumuna geliyoruz. Ülkemizi, şehrimizi korumak zorundayız. Önce kendi atıklarımızı toplayıp geri kazandıralım.”

Gemi söküm sektörü arsız sektördür! Sayılar bunu kanıtlamaktadır. Sınırsız ve engelsiz büyürken ne işçi sağlığına ne de halk sağlığına önem vermemektedir.

Bunların pervasızlığına dur denmelidir! Daha da geç olmadan başta bölge halkı olmak üzere, ekoloji örgütleri, TMMOB, TTB, TBB, işçi sendikaları, üniversiteler birlikte çalışmalı, baskı yapmalı ve direnmelidirler.