Son 6 ay içerisinde yapılan ister iktidar ister ise muhalefet tarafına yakınlığı ile bilinen birçok kamuoyu şirketlerinin araştırma sonuçlarının ortalaması değerlendirildiğinde AKP oylarının % 49’lardan %30’lara inmiş olması, Tayyip Erdoğan’ın şahsi oyunun ise % 52’lerden % 35’lere düştüğü gözleniyor. Bu duruma göre MHP ve BBP ile birlikte oluşturulan Cumhur İttifakının oyunun % 40’ın altında olacağı ve bu oy oranları ile cumhurbaşkanı seçilmesi bugünkü araştırmalara göre çok zor görünüyor. Oy oranı % 11-12’lerde dolaştığı bilinen HDP oylarının yönü cumhurbaşkanlığı seçiminde tam olmasa da belirleyici olacaktır. Fakat HDP kanadından hiçbir koşulda Cumhur İttifakına destek vermeyecekleri yönünde açıklamalar gelmektedir. Bu veriler bugünler için ama yarın neler olacak, seçim ortamına girince neler değişecek hep birlikte göreceğiz.

Diğer bir durum, bugüne kadar AKP girdiği seçimlerde, alternatifi olmadığı için kesinlikle sola oy vermeyen seçmen kehren de olsa AKP’ye oy veriyordu. 2018 Genel Seçimleri ve 2019 Yerel Seçim sonuçları bize şunu gösterdi. Sağda sadece bir İyi Parti bu seçmenlerin tercih edeceği bir parti oldu ve Meclis’e girdi, yetmedi yerel seçimlerde kurulan ittifaklar sayesinde başta Ankara ve İstanbul olmak üzere 11 Büyükşehir Belediyesi Millet İttifakının eline geçti. Yetti mi? Yine yetmedi, şimdi 2023 yılı en geç 18 Haziran’a doğru gidiyoruz. Sağa İyi Parti’ye ilaveten Deva ve Gelecek Partileri de dahil oldu. Kamuoyu araştırmalarında bu partilere de talep olduğu gözüküyor. Birde bu kamuoyu araştırmalarında seçmen korku duyguları ile desteklemese de tercihini AKP yönünde bildiriyor. Korkudan arındırılmış oy oranı açıklananların daha da altında gerçekleşecektir. Araştırma şirketlerinin direkt bu Pazar seçim olsa sorularının yanında başka sorularda üreterek genel eğilimin ne olduğunu ortaya çıkarmak istemektedirler. Son bir ay içerisinde millet ittifakını oluşturan partilere diğer partilerin fiilen olmasa da katılması ile 6 parti bir dizi toplantılar gerçekleştirdiler. Toplantıların ana başlığı güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş üzerine olsa da ülkenin önceliklerini de masaya yatırılmış veya konuşulmuş olduğu kanaatindeyim. Dün açıklanan KONDA anket sonuçlarına göre Cumhur İttifakı %41, CHP ve İyi Partiden oluşan Millet İttifakının oranı ise %44’tür. Bu haliyle bile Millet İttifakı Cumhur İttifakını geçmiş durumda. Yine aynı ankette Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden seçilemeyeceğini söyleyenlerin oranı % 65’lere ulaşmıştır.

Gelelim yazımızın başlığına; işte tam da bu güçlendirilmiş parlamenter sisteminin temelini oluşturacak 3K-5K’lar, öncelikle K’lar gerçekleşince, sıra hukukun ve demokrasinin üstün olduğu çağdaş ve laik ülkelerdeki parlamenter sistemin uygulamaları örnek alınarak, insan hakları ve evrensel değerlere duyarlı halkımızın değerlerine de uygun bir sistem hayata geçirilecektir.

Düzeltilecek K’lar çok; kanunlar, kararname ve kararlar, kurumlar ve kurullar, kurallar ve genelgeler, kaynaklar, hesap vermeden kaçacaklar, algı yönetenler ile düzene göre hareket eden medya, iş çevresi… kaypaklar, sizlerin de ilave edeceği burada sayamadığım birçok K’lar ivedilikle gelecek iktidarın önceliği olacaktır. En büyük K ise cahilliğe, yobazlığa, yoksulluğa, yolsuzluğa ve yasaklara karşı yapılacak iyimser bir KAVGA olacaktır.

Kanunlar; başta Anayasa olmak üzere kanunlarda mutlak iyileştirmeye gidilmesi zorunludur. Hatırlarsınız 1921 ve 1961 Anayasaları bugünden daha adil bir anayasaydı. 1982 Darbe Anayasası ile 20 Temmuz 2016 sonrası hayata geçirilen OHAL yasalarının ve gecenin bir saatinde bir A4 kağıdına yazılan birkaç satır yazı ve tek adamın imzası ile hayata geçirilen kararların ivedilikle ülke gündeminden kaldırılarak daha çağdaş bir anayasa ve kanunların ivedilikle hayata geçirilmesi zorunluluktur.

Kurumlar ve kurullar; son yaşanan yangılarda da görüldüğü üzere kurumların işlerini talimatsız yapamadığı görülmüştür. Yine Merkez Bankası kararları reel piyasa gerçeklerine aykırıdır. Her konuşan bakan veya kurum, kurul, komite temsilcileri aslında kimseden talimat almadan yapacağı işleri açıklarken ‘cumhurbaşkanımızın talimatları ile’ diyerek söze başlıyor. Hukukta da benzer şeyler yaşanıyor. İvedilikle gerekli olan kurumların, kurulların yapısının iyileştirilmesi, gereksiz kurum, kurul ve komitelerin ve onların bünyesinde sadece maaş alsın diye görevlendirilenlerin pozisyonları ortadan kaldırılarak kaynak ısrafının önüne geçilmesi gerekir. Ayrıca, stratejik kurum ve işletmelerin de yönetimi ve sıkı denetimi kamuda olmalıdır.

Kararlar ve genelgeler; Bir tek kişinin iki dudağı arasına sıkıştırılan ülke gerçeklerinden uzak yaptırımlar liyakatsız atamalar gündemden düşürülerek yerine daha gerçekçi kararlar alınması ve liyakatlı atamalar yapacak adil bir sistemin oluşturulması.

Kaynaklar; demokrasi, hukuk, özgürlükler, eşit yurttaşlık... kadar önemli bir başlıkta kaynaklardır. Binbir güçlükle toplanan ülke kaynaklarının yönetimi önem arz etmektedir. Bir liralık işi beş liraya yaptıran anlayışın ivedilikle ortadan kaldırılması ve rekabetçi şeffaf bir düzenleme ile kaynak ısrafının önüne geçilmesi, tasarruf tedbirlerine önce kamudan başlanarak gerçekçi bir tasarruf tedbirinin uygulamaya sokulması gerekmektedir. Uluslararası hukukta da yer bulan “tiksindirici borç” kavramı çerçevesinde, beşli çete diye adlandırılan ve bunların şirketlerine yaptırılan taahhütlü işlerin yeniden gözden geçirilmesi gerekir.

İşte yukarıda bir kısmını belirttiğim düzenleme ve yapılanmalar ile geçmişte yaşanan parlamenter sistemin aksayan yönleri de giderilerek güçlendirilmiş parlamenter sistemi ile ülkemiz kısa sürede düzlüğe çıkacaktır.