Tecrübeler ve araştırmalar, seçmenlerin bir doğal felaketle karşılaştıklarında, can ve mal kayıplarının yarattığı psikolojik sıkıntının etkisiyle tepkilerini ve kızgınlıklarını öncelikle iktidara yönelttiklerini göstermektedir. Bu, aslında mantıklı bir davranış şekli değildir. Bu davranış şekli felaketin meydana gelmesinde hiçbir rolü olmayan iktidarları bir tür “günah keçisi” haline getirmektedir. Bununla birlikte, iktidarlar bu felaketlere hızlı ve güçlü tepki verebilirlerse, etkilenen kitlelere bol miktarda ve etkili yardım sağlayabilirse politik kayıplarını azaltabilir, pozisyonlarını koruyabilir, hatta bu felaketin arkasından bir politik başarı elde edebilirler.

Pandemi bütün hızı ile devam ederken ve iktidarın pandemi ile nasıl mücadele ettiği mercek altındayken, salgının Türkiye’de ve İzmir’de önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimlerine nasıl etki edebileceği üzerinde bir değerlendirme yapmak istedim. Bunu yaparken dünyada ve Türkiye’de geçmişte yaşanan bazı felaketlerin seçim sonuçlarına nasıl etki ettiğine dair örnekleri burada paylaşmak istedim.   

Almanya: Eylül 2002, Sel Baskını Sonrası Genel Seçimler

Almanya’nın başkenti Berlin’de çalıştığım günlerde 22 Eylül 2002’de yapılacak olan parlamento seçimlerinin nasıl sonuçlanacağını merak ediyordum. Seçim yaklaştıkça, anketler ve tahminler iktidardaki Sosyal Demokrat Parti (SPD) ve Yeşiller koalisyonun oylarının düşeceğine işaret ediyordu. Bunun nedeni iktidarın ekonomi yönetiminde başarısız olmasıydı. Almanya’da ekonomi yavaşlıyor, işsizlik artıyordu. Halbuki, 1998 seçimlerinde Gerhard Schröder Alman halkına ekonominin çok daha iyi bir noktaya geleceği vaadinde bulunmuştu. Ama gelinen noktada bu söz tutulamamıştı ve halk durumun gayet farkındaydı.  Almanya bir durgunluk içindeydi ve bu durgunluktan çıkış yolu iktidar değişikliği olarak görülüyordu. Muhalefette bulunan Hristiyan Demokrat Birliği (CDU) ve Hristiyan Sosyal Birliği ittifakı ile Hür Demokrat Parti (FDP)’nin seçimleri kazanmasına kesin gözüyle bakılıyordu.

Beklenmedik bir felaket olayların akışını değiştirdi. Ağustos 2002 ortasında Almanya’nın doğusunda meydana gelen büyük sel felaketi Başbakan Gerhard Schröder için politik bir fırsata dönüştü. Başbakan, felaketten kısa bir süre sonra ayağında lastik botlarla felaketten etkilenen vatandaşlar ile konuşuyordu. Yine çok kısa bir süre sonra yardımlar bölgeye ulaştı. Aile başına 2 bin Euro’yu geçmemek üzere her vatandaş için 500 euro’luk yardım yapıldı. Etkilenen her şirkete 15 bin her çalışana ise 500 euro yardım yapıldı. Ertesi ay selden etkilenen bölgeler için oluşturulan 7.1 milyar euro’luk yeniden inşa yardımı Federal Meclis tarafından onaylandı.

22 Eylül 2002 tarihinde yapılan seçimde SPD -Yeşiller koalisyonu iktidarlarını korudurlar. Bir felaket karşısında çok hızlı, etkili ve empatik davranmaları kaybedeceklerine kesin gözüyle bakılan bir seçimi kazanmalarına yol açmıştı.

Türkiye: Kasım 2002, 1999 Depremi Sonrası Genel Seçimler

Birkaç ay sonra Türkiye’de Almanya’da yaşananların tam tersi oldu. Üzerinden üç seneden fazla bir süre geçmiş olan bir felaket iktidar için büyük bir siyasi felakete dönüştü. Gölcük’te ve Düzce’de 1999 yılında peş peşe gelen iki deprem ölüm, yıkım ve pek çok sıkıntıya yol açtı. Ayrıca, ülkeyi yönetenlerin çürük zeminler üzerine kötü inşaatların yapılmasına onay verdikleri de ortaya çıktı. Felaketin 2002 seçimlerine etkisi hakkında bulabildiğim tek bilimsel araştırmayı gerçekleştiren Illinoi Üniversitesi öğretim üyelerinden Ali T. Akarca ve Orta Doğu Teknik Üniversitesinden Aysit Tansel’e teşekkür borçlu olduğumuzu düşünüyorum. Araştırmacıların merkezi Bonn’da bulunan IZA (Institute of Labor Economics) (Çalışma Ekonomisi Enstitüsü) tarafından yayınlanan çalışması bu etki hakkında önemli değerlendirmeler sunuyor.

İki araştırmacının elde ettiği bulgular 2002 seçimlerinde seçmenin, depremin yarattığı can ve mal kaybı ile bu durumun meydana gelmesinin önünü açan yolsuzluklardan o dönem iş başında bulunan, Bülent Ecevit’in Başbakanlığını yaptığı Demokratik Sol Parti (DSP), Anavatan Partisi (ANAP) ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) koalisyonunu sorumlu tuttuğunu ortaya koymakta. Bu olumsuz değerlendirmeden, neredeyse son on yıl içinde hükümette yer alan tüm partiler de paylarını aldılar. Deprem arama ve kurtarma çalışmalarından sorumlu olan bakanlıkları ve depremden zarar gören bölgelerdeki belediyeleri uzun süredir ellerinde tutan partiler ağır eleştirilere maruz kaldılar. Bu partilerin kaybettiği oylar yeni kurulan Adalet ve Kalkınma Partisi ile Genç Parti’ye aktı.

Türkiye’nin yaşadığı bu büyük felaket sadece iktidarın el değiştirmesi sonucunu getirmekle kalmadı, Türkiye’de büyük bir siyasal kırılmaya neden oldu. Yirmi yılı bulan AKP iktidarının başlangıcına zemin oluşturdu.  

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) : Covid 19 ve Kasım 2020 Başkanlık Seçimleri

ABD’de 3 Kasım 2020 tarihinde gerçekleşen Başkanlık seçimi Cumhuriyetçi Donald Trump ile Demokrat Joe Biden arasında pandeminin zorlayıcı şartları altında kıran kırana bir mücadeleye sahne  oldu. Bu zorlu yarışı Donald Trump kaybetti ve Başkanlığı Joe Biden’a devretti.

McGill Üniversitesinden Leonardo Baccini, Ottowa Üniversitesinden Abel Brodeur ve Georgetown Üniversitesinden Stephen Weymouth’un bir araştırması yine merkezi Bonn’da bulunan Çalışma Ekonomisi Ensitüsü tarafından yayınlandı. Araştırma Covid19’un 2020 Başkanlık seçimlerine etkisini ele alıyor.

Araştırmacıların ana bulguları Covid 19 vakalarının Trump’ın seçimlerde aldığı oyları azalttığı yönünde. Araştırmaya göre eğer ABD’de Covid-19 vakaları yüzde 5 aşağıda olsaydı Trump bir kez daha başkan seçilebilecekti. Covid 19’un Trump’ın oylarına olumsuz etkisi özellikle 1) Trump’ın 2016’da seçimi kazandığı eyaletlerde 2) Demokrat ve Cumhuriyetçilerin oylarının birbirine yakın olduğu eyaletlerde 3) Kentleşmenin daha yoğun olduğu bölgelerde ön plana çıktı.

Trump’ın seçimi kaybetmesinde pandemi karşısında diğer gelişmiş ülkelerdeki liderlerin takındığı ciddiyeti göstermemesi ve hatta tuhaf davranması da etkili oldu. Diğer önemli faktör ise Biden’ın aday gösterdiği Demokrat Parti’nin zorlu pandemi ve ekonomi koşullarında daha yoğun sosyal destek sağlayacağının halk tarafından biliniyor olmasıydı.

Türkiye: Covid 19 Salgını ve Haziran 2023 Başkanlık Seçimleri

İktidarın bugünkü durumu DSP, ANAP ve MHP koalisyonunun 2002’de yaşadığı duruma çok benziyor. Hükümet bugün, söz konusu koalisyonun 2002’de yaşadığı çifte sorunla karşı karşıya. Hem ağır bir ekonomik kriz hem de bir pandemi var. Covid 19 bir deprem felaketi gibi davranmıyor. Deprem yıkıcılığını saniyeler içinde gerçekleştirirken pandemi yıkıcı etkilerini zamana yayıyor ve bu yıkıcı etkinin ne kadar süreceğinin tam olarak hesaplanabilmesi mümkün olmuyor.

İktidarın pandemi ile mücadelesi genel olarak başarısız görülmekte. Bunun dört temel nedeni var: 1) Vaka ve ölüm sayılarının kamuoyu ile şeffaf bir şekilde paylaşılmaması 2) Kapanma önlemlerinin ayırımcı bir şekilde uygulanması. (AKP kongrelerinin pandemi koşullarına uygun şekilde yapılmamasına, AKP’ye yakın kişilerin cenaze törenlerinin yoğun kalabalıklarla gerçekleşmesine, AKP’ye yakın grupların gösterilerine yetkililerce izin verilmesi ve politik bakımdan karşıt kesimlerin gösterilerinin yetkililerce engellenmesi) 3) İktidarın pandemiye elinde bir ihtiyat veya acil durum bütçesi olmadan yakalanması. İşsizlere, esnafa ve ihtiyaç sahiplerine yeterli destek verememesi. 4) Aşılamanın yavaş gitmesi ve bu konuda çelişkili açıklamalar yapılması.

Bugün bir seçim olursa iktidarın değişmesi olasılığı çok yüksek. Bu durum anketlerden de görülüyor. Zaman zaman erken seçim söylemi gündeme gelse de bu şartlarda iktidarın erken seçime gitmesi imkansız. Hem ekonomik krizin ağırlaşması, hem de pandeminin ölümcül etkilerinin devam ediyor olması iktidarın optimal bir seçim tarihi belirlemesini engelliyor. Bu durumda iktidar için yapılabilecek tek şey bugün ile 2023 Haziran arasında pandemi şartlarında ve ekonomik şartlarda mucizevi bir değişikliğin gerçekleşmesi.

İzmir: Covid 19, Deprem, Sel Felaketi Üçlemesi ve Seçimler

İzmir’i 30 Ekim 2020 ve 2 Şubat 2021 tarihleri arasında üç felaket birden vurdu. Covid 19 bütün hızı ile devam ederken 30 Ekim 2020’de Sisam depremi, 2 Şubat 2021’de ise sel felaketi İzmir’de can ve mal kayıplarına yol açtı. Seçmenler ekonomik kriz ve Covid 19’un olumsuz etkilerinden büyük ölçüde iktidarı sorumlu tutabilirler ama deprem ve sel felaketinin olumsuz sonuçlarını yerel yönetimlerle de ilişkilendirebilirler. Bu da Covid-19 nedeniyle yer değiştirebilecek oyların miktarını azaltabilir. Bununla birlikte, pandemi günlük binlerce vaka ve yüzlerce vefat ile yıkıcı etkisini sürdürmekte. Daha ne kadar zarar vereceğinin bilinmemesinin yarattığı belirsizlik ve endişe iktidar için büyük dezavantaj oluşturmakta.

Diğer yandan deprem ve sel felaketinin İzmir’de yarattığı yıkım tablosu daha net. Ayrıca, bu yıkımın yaralarının sarılabilmesi için seçimlere kadar zaman mevcut. Aynı zamanda bu felaketlerin yıkıcı etkilerinin belli bölgelerde gerçekleşmesi çalışabilmeyi kolaylaştırmaktadır. Yapılması gereken, bu konular üzerine sistemli, sürekli ve ciddi bir yaklaşımla eğilmek, vatandaşların yaralarını sarmak ve bu felaketlerin tekrarlanmaması için gerekli önlemleri almak.

Yazımı 1999 deprem felaketleri ve 2001 ekonomik krizinin birlikte etkilerinin İzmir’de seçimler üzerinde nasıl ciddi bir etki yarattığını hatırlatan bir tablo ile tamamlamak istiyorum.

                                    İzmir İli Genel Seçim Sonuçları Oy Yüzdeleri

          (18 Nisan 1999-3 Kasım 2002)

Partiler

AKP

CHP

ANAP

DSP

DYP

MHP

GP

Diğer

Toplam

18 Nisan 1999

-

9.8

15.8

40.3

9.6

11.1

-

13.4

100

3 Kasım 2002

17.2

29.1

4.2

1.6

9.3

7.8

17.5

13.3

100

                         Kaynak: Seçimler ve İzmir (Tanju Tosun, Orion Kitabevi,2009)

Tabloda görüldüğü gibi felaket ve ekonomik krizin ardından 3 Kasım 2002’de koalisyon ortaklarının oy oranlarının toplamı yüzde 67.2 den dramatik bir şekilde yüzde 13.6’ya düşüyor. Yani iktidar oylarının neredeyse yüzde 80’ini kaybetmiş oluyor. Diğer taraftan Türkiye’de ve İzmir’de seçimlere hiç katılmamış AKP ve Genç Parti İzmir’deki oyların üçte birinden fazlasını alıyor. Bunlar bir ülkenin siyasi tarihinde nadiren görülebilecek ve çok ciddi ders alınması gereken sonuçlar. Ekonomik krizle birlikte pandemi devam ederken, Kasım 2002’de alınan bu seçim dersini hatırlamakta büyük fayda var.