Tam 38 yıl sonra imza töreni için tesislere geldiğinde orada bulunan bir kaç gazeteciden biriydim. Tüm yönetim kadrosu oradaydı, saat 3’te yapılması gereken tören, trafiğin yoğunluğu dolayısıyla yaklaşık 1 saat kadar ertelenmişti. Nihayet vakit geldi ve aracıyla birlikte tesisten içeri girdi Büyük Mustafa, mutluluğu ve heyecanı ilk saniyeden gözlerinden okunuyordu Mustafa Denizli’nin. 71 yaşında olmasına rağmen formda görüntüsü ve sportif duruşuyla adeta gençlik günlerini andırıyordu.

Arabasından indiği anda tüm gazeteciler hep birlikte başladılar deklanşöre basmaya, işte o anda aslında benim için bütün olayı daha iyi anlamamı sağlayan bir kelime çıktı Denizli’nin ağzından. Gazetecilere dönerek ‘hoş geldiniz’ arkadaşlar dedi. 38 yıldır kulüpte görevi olmamasına rağmen, İzmir’de gazetecilik ve spor muhabirliği yapan çalışanlara hoş geldiniz demesi aslında Büyük Mustafa’nın bu kulüpten hiç gitmemiş olduğunun en büyük göstergesiydi. Kendisi İstanbul’dan imza atmaya gelmiş gibi değil, ev sahipliği yapar gibiydi daha çok. Bu hissiyatın hiçbir sporcuda kolay kolay oluşmasının mümkün olduğunu düşünmüyorum.

Bazı kesimler tarafından vefasız olarak adlandırılsa da kulübün zor zamanlardan geçtiği süreçlerde görev almamış olduğu iddia edilse de unutulan bir gerçek var. Mustafa Denizli 38 yıl önce bu kulübün kapısından çıktığı günden bu yana teknik direktörlük için hiç resmî bir teklifte bulunulmamıştı. İlk kez gerçekleşen bu ciddi teklife de hiç geciktirmeden yanıt verdi ve koşa koşa geri döndü yuvasına. Hem de para konuşmadan, Altay’la profesyonel bir sözleşme imzalamam mümkün olamaz diyerek geri döndü.

Sportif olarak başarılı olur veya olamaz bu konuda şu an bir yorum yapmak kolay değil fakat gerçek olan bir şey var ise o da bu sezon ülkemizde yaşanan en büyük spor olayı Mustafa Denizli’nin Altay’a geri dönüşü olduğudur.

Bence 38 yıl sonra gerçekleşen bu buluşmadaki bir diğer önemli ayrıntı ise Mustafa Denizli’nin Altay’ın kendisine teklif etmeyi düşündüğü ücretin Mehmetçik Vakfı ile Türkiye Gaziler ve Şehit Aileleri Vakfı’na bağışlanmasını rica ediyor olmasıydı. Aslında bu açıklamalar bir konuya daha açıklık getiriyordu. Bu sözler, Kuvâ-yi Milliye ruhuyla kurulmuş olan, milli mücadelede büyük görev ve rol üstlenmiş Altay Spor Kulübü’nün yetiştirdiği sporcuların ülkesi ve bayrağı için beslediği sevgiyi temsil ediyordu. Mustafa Denizli’yi gerçekten tebrik ediyorum ve bu vesile ile bir kez daha görmüş olduk ki Altaylı olmanın birinci şartı 1914 yılında ne ise 2021 yılında da hala aynı.

Cumartesi günü Altay’ın başındaki ilk karşılaşmasına çıktı Mustafa Denizli. Siyah-beyazlı ekip sahadan 1-0 galibiyetle ayrılarak Play-Off oynamayı ligin bitimine son bir maç kala garantilemeyi başarmış oldu. Büyük bir mucize olmadığı sürece yarı finalde rakip İstanbulspor. Normal sezonda İstanbul temsilcisinden puan almayı başaramayan Altay’ın galibiyetleri Play-off’a sakladığını ümit ediyorum. Zorlu bir Mayıs ayının ardından Play-off müsabakaları sonucunda Süper Lig’e çıkacak üçüncü takım belli olacak. Hiç şüphesiz Mustafa Denizli’nin yuvaya dönüşü, hem rakipler hem de hakemler üzerinde bir baskı yaratacaktır. Önümüzdeki sezon başında kullanıma açılması planlanan Altay Alsancak Stadyumu’nda oynanacak ilk karşılaşmanın Süper Lig’de olması tüm İzmirlilerin hayali ve tüm İzmir Mustafa Denizli’nin gelişiyle birlikte şimdi bu hayale biraz daha yakın.

O gün Gaziemir Vali Kutlu Aktaş tesislerinde bulunan basın mensuplarından bir tanesi olup tarihe tanıklık etme şansını yakaladığım için kendimi şanslı hissediyorum. İnanıyorum ki futbolculuk kariyerinde efsanesi olmayı başarmış olduğu kulüpte şimdi teknik patron olarak daha büyük işler başaracak tecrübeli teknik adam. Tüm Altaylılar ve İzmir spor kamuoyu kendisine güveniyor. Hikaye güzel başladı, umuyorum sonu da aynı güzellikte olacak. Evine hoş geldin Büyük Mustafa…