1980’li yıllarda rahmetli Orhan Boran’ın başlattığı ve Erkan Yolaç’ın başarıyla devam ettirdiği bir Evet-Hayır yarışması vardı: Pek severdik bu yarışmayı ve hala hafızalardan silinmeyen bir klasik bizim için.

Yarışmacılar Erkan Yolaç tarafından rastgele, samimiyetle seyircilerin arasından seçilir. Erkan Yolaç: “Yarışmamızın kurallarını biliyorsunuz, başınızı emmebasma tulumba gibi sallamayacaksınız, sorularıma makul ve mantıklı cevap vereceksiniz” der ve bir ding sesi ile yarışma başlar!

Tabi bu bir oyundur. Yarışmada kazanana da kazanmayana da programa gelen hediyeler arasından ödül mahiyetinde bir şeyler verilir. Mehter Marşı’yla gelen İzmir Marşı’yla yerine oturur. Herkes mutlu, herkes güleç…

Ancak bu vahim şartlarda günümüzde böyle bir oyun oynasak düşünsek ve şu soruları sorsak… Amma başı emmebasma tulumbası gibi sallamak yok ve Mehter Marşı’nı duyarak geliyoruz farz edin ve İzmir Marşı’yla da dönüyoruz. Duydunuz, zilin sesini, yarışma başladı:

-Başkanlık sistemini istiyor musunuz?

-Kesinlikle istemiyorum,

-Neden?

-Tek kişinin yönetimine girmenin demokrasi açısından tehlikeli olacağını düşünüyorum.

-Halkın meclisi bu başkanlık sistemiyle istenildiği zaman feshedilecekmiş, böyle bir şeyi duydunuz mu? İstenildiği zaman feshedilsin mi?

-Duydum, birkaç kanalda izledim ve birkaç gazetede okudum. Gazi Meclis, benim meclisim. Atatürk egemenliği kayıtsız, şartsız bize verdi! Kimse bu gücü bizden alamaz!

-Peki, meclis daha mı güçlenecek sizce?

-Bence güçlenmeyecek, seçtiğimiz milletvekillerinin artık söz hakkı olmayacak ki… Çünkü tek adam istediği zaman meclisi yok edecek. Oysa bizi mecliste temsil eden milletvekillerimiz var! Tek adam nereden bilsin bizim derdimizi. Söz hakkı olmayan milletvekilinin mecliste yeri ne gücü ne olur?

-Yasama, yürütme ve yargının gücü tek kişide olsun mu?

-Öyle şey olur mu? Hukuk sistemi batar… Ülkece mahvoluruz! Nerden bilelim başkanın her zaman akıllıca davranacağını?

-Meclis artık denetlenmeyecek, daha rahat olsun mu meclis?

-Meclis denetlenmeli, doğru bulmuyorum bunu!

Yarışmayı şimdilik tüm soruları sessizce olsa bile hayır diyerek kazandınız ve başınızı emme basma tulumba gibi sallamadınız! Tebrikler!  Gelelim başka yarışmacıya:

-Başkanlık sistemini istiyor musunuz?

-Evet.

-Hobaa, kaybettiniz! Sizi yerinize İzmir Marşı’la gönderiyoruz! “İzmir’in dağlarında çiçekler açar, yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa, adın yazılacak mücevher taşa…”

-Lütfen bir şans daha verin!

-Evet, dediğiniz için kaybettiniz efendim!

-Ama evet, dersek daha güçlü olacağız! Terör falan bitecek, zengin olacağız, işsizlik azalacak!

-Zaten 14 yıllık iktidarınızda FETÖ’yü başımıza siz musallat etmediniz mi, terör sizin zamanınızda daha çok artmadı mı, İslam burjuvazisini yaratan siz değil misiniz, eğitimin kalitesini siz düşürmediniz mi, işsizlik, tecavüz, kadına şiddet, sosyal adaletsizlik daha çok artmadı mı?

-Evet ama…

-İşte bu nedenle kaybettiniz!

Hem Atatürk’ün dediği gibi söz konusu vatansa gerisi teferruattır! Neler neler kaybetsek bile böyle sessizce değil, korkmadan bu başkanlık sistemine hayır, demeliyiz! Yani artık hiçbir şey oyun değil! Emmebasma tulumba gibi birileri basınca bir tarafımıza bilinçsizce hareket etmemeliyiz!

Hani 1919’da Atatürk de  Kuva-yi Milliye hareketini başlatmak için 19 Mayıs 1919’da köhne bir Bandırma vapuruyla, ama ışıl ışıl bir yürekle Samsun’a çıkarak bir nevi ‘padişahlığa hayır’ demişti ya!

Sonrasında elde edilen zafer neticesinde egemenliği kayıtsız şartsız çok sevdiği halkına vermişti. Bunca zorlu mücadelen sonra bu denli kolay olmamalı egemenliği tek kişiye vermek!

Hem de 23 Nisan öncesinde, TBMM’nin açılış yıldönümünden önce, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’ndan önce!

İşte bunun için meclisimizden bu saçma başkanlık sistemi düşüncesiyle alınmaya çalışılan itibarını iade etmeliyiz!

Gazi Meclis ebediyen var olacak!

Bu defa daha yüksek bir sesle ‘hayır’ diyerek sonunda bu oyunu biz kazanacağız! Rahmetli Erkan Yolaç’ın ‘Mehter Marşı’yla geldiniz, İzmir Marşı’yla dönüyorsunuz’ dediği gibi olacak her şey ve ‘Hayır’ diyerek kazanacağız!

Hayır’larla kalın!