İhsan Bayram’a

Kitapları okurken kendimi her zaman kahramanın yerine koymuşumdur. “Ben olsaydım ne yapardım?” sorusu/ soruları aklımı kurcalar, bir türlü işin içinden çıkamam. Sonunda yazarın, o kahraman/ kahramanlar için biçtiği, ön gördüğü hazin/ mutlu sonun kollarına bırakırım aklımı.

İhsan Bayram, ilk romanı, “Yedi Taşlı Yüzük”lebeni birkaç kez şaşırtmış, kafamda kurduğum sonun, aslında kendi sonum olduğunu görmüştüm.

İhsan Bayram’la tanışıp kafamdaki sorulara yanıt bulmak istiyordum. Gün geldi, bir arkadaşımın vasıtasıyla tanıştık.

Ben sordukça o bir filozof edasıyla, engin bilgisiyle kelimeler denizinde beni dibe daldırıyor. ardından bir fıskiye misali en tepelere çıkarıyordu. Kelimeler havada uçuşuyor, yakalayabildiğim isimleri, sözcükleri not almaya çalışıyordum. O, “Tolstoy, Dostoyevski, Yaşar Kemal…” diye saydığı sırada ağzından Yusuf Atılgan ismi döküldü avuçlarıma. Tüm saydığı isimleri unutup beynimde geriye sarıp her şeyi, Yusuf Atılgan’a getiriyorum konuyu:

“Yusuf abi,” diyor anlatırken İhsan Bayram, ben o an kendimi biraz daha yakın hissediyorum; ben de “İhsan abi,” derken buluyorum kendimi.

Yusuf Atılgan; “Aylak Adam”, “Anayurt Oteli”, “Canistan-Bütün Öyküleri”, “Ekmek Elden Süt Memeden” kitaplarının yazarı. Sanırım “Aylak Adam” kitabını okumayan, “Anayurt Oteli”ni okuyup filmini izlemeyen çok azdır.

Aylak Adam” ilkin 1959 yılında, Varlık Yayınlarından çıkmış. Bir ismin bile çok görüldüğü C.’nin bir yıl boyunca başından geçen olayları anlatan kitap, dörde ayrılmış olup her bölümde farklı mevsimlerde C.’nin yaşantısını ele almıştır.

Aylak Adam”, aradığı ve tek tutamak olarak gördüğü gerçek sevgiyi, o kadını ararken aslında sürekli ona teğet geçmektedir. Yolda, tramvayda ya da kumsalda çok yaklaşmakta fakat ona erişememektedir.

Yusuf Atılgan, “Aylak Adam” romanıyla 1957-1958 Yunus Nadi Roman Armağanında ikincilik ödülünü almış.

Yıldız Ecevit, bir kitabında, Yusuf Atılgan’la Oğuz Atay arasındaki bağı şöyle anlatmıştır:

“Oğuz Atay’ın ‘Tutunamayanlar kitabının altyapısının oluşmasında Yusuf Atılgan’ın ‘Aylak Adam’ romanının katkısı olduğunu, ana karakterin tutunamamak için elinden geleni ardına koymadığını görüyoruz. Bu romanın karakterinin Atay’ı, ‘tutunamayanlar’ sözcüğünü üretmeye yönlendirmiş olması bir olasılıktır.”

İhsan Bayram o gün, anlatmaya devam etti, çok şey anlattı.

Benim en çok ilgimi çekense Yusuf Atılgan’ın yaktığı romanıydı. Olayı İhsan abi, şöyle anlattı:

“Bir gün köye gittim. Yusuf abi beni çağırdı. Bir roman yazıyordu o zamanlar, ‘Eşek Sırtında Saksağan’ adında. Yanına gittiğimde onu ateş başında otururken buldum. Bana ateşi göstererek romanı yaktığını söyledi. Şoke oldum, deliye döndüm. ‘Neden?’ diye sorduğumda cevabı çok ilginçti. William Faulkner’ın ‘Döşeğimde Ölürken’ romanının yazım biçimine benzediğini, o romanı okuduktan sonra yakmaya karar verdiğini anlattı. Çok üzülmüştüm.”

İhsan Bayram, “Yedi Taşlı Yüzük” kitabını; abisi, dostu, arkadaşı Yusuf Atılgan’ın “Eşek Sırtında Saksağan” romanının yazım biçimiyle yazdı, yayımlattı.

İhsan Bayram’ı kendisi gibi güzel bir mayıs günü kaybettik. Biz kardeşlerin olarak seni, yazdıklarını ve yaptığın çikolataları asla unutmayacağız.

Ne güzel insanlar vardı. Yaşar Kemal’in dediği gibi “O iyi insanlar o güzel atlara binip çekip gittiler” Kalanlar mı? Onun takdirini size bırakıyorum…