TUĞÇE KAŞ/İZGAZETE - Yerel üreticiyi destekleyen, besinlerin üretim sürecinde zehirsiz, doğal ve atalık tohumla ürün almayı kendisine ilke edinmiş Güzel Gıda Topluluğu besinleri tarladan sofraya aracısız ulaştırıyor. Batı İzmir Topluluk Destekli Tarım (BİTOT) ile Gediz Ekoloji Topluluğu (GETO) üreticileri ve kurucularının desteği ile kurulan Güzel Gıda Topluluğu kendi hikâyesini gönüllüleriyle birlikte Güzelbahçe’de kurdu.

Güzel Gıda Topluluğu Koordinatörü Pınar Öztopçu Kangal ile topluluğun amaçlarını, yerel üreticiyle olan işbirliklerini, doğru gıdanın önemine dair keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

‘SOFRALARDA TEMİZ GIDA’

Pınar Öztopçu Kangal, Güzel Gıda Topluluğu’nun (GGT) oluşumun sürecinden şu şekilde bahsetti: “BİTOT gıda topluluğumuz var. Salgının başladığı dönemde gördük ki birçok insan sipariş vermek istiyor. Özellikle temiz gıdaya ulaşma isteği de arttı. Özellikle Güzelbahçe grubunda oturan arkadaşlarımız Urla’ya gelememeye başladı. Pandemi nedeniyle gelen kısıtlamalar nedeniyle de oldu. Biz de neden Güzelbahçe’de böyle bir şey yapmıyoruz diye konuştuk. BİTOT’un da dağıtımlarına baktığımız da kalabalık olmaya başlamıştı. Gıda Topluluklarında tercihimiz kalabalıklar oluşturmak değildir. Küçük gruplar olarak, insanların kaynaşması, topluluğun amacını anlaması, temiz gıda ve zehirsiz sofraların önemini anlamasını sağlamaktır. Hem salgın nedeniyle hem de Güzelbahçe’de bu oluşumu yaratmak amacıyla adım attık. Sonrasında inanılmaz bir şekilde talep çok oldu. Herkes istiyor ki sofrasına temiz ve doğru gıda gitsin. Salgının iyi yanı GGT oluşturmak oldu ve BİTOT’tan yeni bir yavru oluştu. Şuanda 180 üyemiz var.”

YEREL ÜRETİCİYE DESTEK

Gıda topluluğunun amacının küçük yerel üreticiyle tanışmak olduğunu söyleyen Kangal, “Gıda topluluklarının amacı küçük yerel üreticiyle tanışmaktır. Bizlerinde ilk hedefimiz yerel üreticiye destek vermektir. BİTOT’ta yer alan yerel üreticilerimiz, GGT’nin de üreticileri oldu. Onlar şuan ürünlerini dağıtmak için haftada bir getiriyorlar. Çevremizde bulunan üreticilerle de konuştuk. Hiç ilaç kullanmadan üretim yapan kişilerle iletişime geçiyoruz. Üreticiler dağıtım alanına ürünlerini kendileri getiriyor. Sipariş listesi açtıktan sonra herkes siparişini giriyor. Kapandıktan sonra üreticilerimizle iletişime geçiyoruz. Kendisi de bakabiliyor listeye ve bunları tedarik ediyorlar. Pandemi nedeniyle üreticilerimiz ürünlerini paketleyerek getiriyor. Yoksa orada tartımızla tartarak yapıyoruz. Operasyon ekibimiz var ve kimin ne kadar siparişi varsa isimlenerek veriliyor. Daha sonra listeye göre torbalar hazırlanıyor. Dağıtım alanında alıcıya teslim ediliyor. Bazen eksikte olabiliyor. Ürünün mevsime göre yetişmesine göre değişiyor.” dedi.

‘ORGANİK İLAÇ İSTEMİYORUZ’

Gıda topluluğu olarak kırmızı çizgileri olduklarını belirten Kangal, “Bizim topluluk olarak kırmızı çizgilerimiz var. İlki atalık tohumdan üretim yapılıyor olması. İkincisi de hiçbir şekilde pestisit kullanmamızdır. Organik ilacı kabul etmiyoruz. Organiğinde izin verdiği ilaçlar var. Bu konuda kullandığımız yöntemleri ekibimizle de paylaşıyoruz. Amacımız ilacın kullanılmaması. Eğer kullanılırsa bunun söylenmesini istiyoruz. Üreticiden bunu alma kararını ekipçe konuşarak karar veriyoruz.” açıklamasında bulundu.

‘KARŞILIKLI GÜVENE DAYALI’

Üreticilerle de sürekli irtibatta olduklarını ve sahada gözlemler yaptıklarını söyleyen Kangal, “GTT olarak herhangi yazılı bir kuralımız yok. Ama BİTOT’ta geçerli olan kurallar bizde de geçerli. Bunlar önemli kriterler. Hiç kimse Atalık tohumu olmayan bir ürünü almak istemez. Gıda topluluklarının amacı bu tohumların kullanılması, çoğaltılması ve üretim yapılmasıdır. Kendi içerimizde ziyaretler düzenliyoruz. Hem sahayı gözlemliyoruz, sıkıntılarımıza çözüm bulmaya çalışıyoruz. Üretim tarafında olan arkadaşlarımız sahada olduğumuz bir üründe ilaç var mı bunu çok anlayabiliyor. Bir de karşılıklı güvene dayalı bir sistem içerisindeyiz. Aksi takdirde işlerimizi yürütemeyiz. Gıda topluluklarında sertifika aramıyoruz. Organik pazara gittiğiniz de denetlenmiş bir ürün var karşınızda. Gıda topluluklarında ise bunu bir üst seviyeye taşıyor. Toplulukta, kendi bahçenizde aileniz ve kendiniz için özenle yetiştirdiğiniz ürünleri bulabiliyorsunuz. Bizler sertifika aramıyoruz. Küçük yerel çiftliklerle çalıştığımız için bu işlerle uğraşacak hem maddi hem de manevi zamanları olmuyor” dedi.

Editör: Haber Merkezi