TUGAY CAN / İZ GAZETE - Koronavirüs ülkemizde her geçen gün can almaya devam ediyor. 30 Mart Pazartesi akşamı açıklanan verilere göre; koronavirüs sebebiyle Türkiye’de toplam 168 kişi hayatını kaybetti. Ancak koronavirüs sadece can almakla da kalmadı. Tüm ezberleri de bir kenara attı. Salgından korunmak için mücadele eden insanların sosyla hayatı büyük oranda kısıtlandı. Ancak insanlık aynı zamanda yetersiz gıda tehdidi ile de karşı karşıya. Uzmanlar ise ülkelerin kendilerine yetebilecek üretimi yapabilmenin önemine değiniyorlar.

TMMOB’a bağlı Ziraat Mühendisleri Odası İzmir şubesinin 2. Başkanı Banu Erdal ise Türkiye’de mart ve nisan aylarının tarım açısından önemli bir dönem olduğuna işaret ediyor. Erdal, “Özellikle sebze tohumu ve fidesi ile pamuk, ayçiçeği mısır gibi ürünler için ekim, dikim, gübreleme ve ilaçlama zamanlarıdır. Mevsimlik meyvelerin de hasat zamanları yaklaşmaktadır. Bir aylık ekim sezonunu kaçırırsak, bir yıllık mahsulü kaybederiz” diyor ve ekliyor: “Dış alım normal zamanlarda da çözüm olmadığı gibi salgının olduğu bu dönemde de çözüm değildir. kendine yetebilen bir ülke olmamız önceliğimiz olmalıdır”

KITLIK TEHLİKESİ

Koronavirüs ile birlikte üretim konusunda yaşanması muhtemel sorunların önüne geçebilmek için çiftçilerin olanaklarının genişletilmesinin gerektiğini, tüketicilerin ise gıdalara sürdürülebilir biçimde uymasının önemine değinen Erdal, sosyal izolasyon neticesinde kitlesel üretimi hareketliliğinin kısmi olarak etkilemesinin bile çok ağır sonuçları olacağının altını çiziyor.Yakın bir gelecekte beş milyondan fazla tarım işçisi ile iki milyon çifçinin üretime başlayacağını hatırlatan Erdal, şunları söylüyor:

“İlan edilen veya edilebilecek sokağa çıkma yasakları, kısıtlar ve sosyal izolasyonların bu kitlesel üretim hareketliliğini yoğun veya kısmi bir şekilde etkilemesi, en iyi olasılıkla önümüzdeki aylar ve yıllarda tarım ürünlerinde yetersizlikleri, yüksek gıda fiyatlarını ve hatta kıtlıkları tetikleyebilecektir. Tarım üretimi tüm bu ve başka nedenlerle mutlaka devam etmesi gereken yaşamsal öneme sahip bir sektördür. Öncelikle üreticilerin ve tüm tarım işçilerinin koronavirüs ve diğer tüm iş sağlığı ve güvenliği konularında yoğun olarak bilgilendirilmeleri ve gerekli donanımlara sahip olmaları sağlanmalıdır”

UYDU: ‘BİR TANE BİLE ZİRAAT MÜHENDİSİ YOK’

Erdal, ayrıca; Ziraat Mühendisleri Odası’nın 26 Mart tarihinde gerçekleştirdiği basın açıklamasında Tarım ve Orman Bakanlığı’nın öncülüğünde kamu, üniversite, meslek odaları, meslek kuruluşları, ilgili özel sektör ve STK’ların temsil edildiği “koronovirüs tarım bilim kurulu” kurulmasını önerdiğini; ancak Bakanlığın bünyesinde kurulan komisyonda bir tane bile ziraat mühendisinin bulunmadığını söylüyor.

‘SIKINTIYA SOKACAKTIR’

Sokağa çıkma yasağının önemli olduğunu ancak bu konuda bilinçli hareket etmenin önemli olduğuna vurguda bulunan Erdal, olası bir yasağın tarım sektörünü sıkıntıya sokacağını kaydediyor. “Gerekli önlemler alınarak üretim sürdürülmelidir” diyen Erdal, tarım nüfusunun fazla olduğu yerlerde ise 65 yaş üstü vatandaşlara getirilen sokağa çıkma yasağının konrollü olarak kaldırılmasında yana. Erdal, ayrıca ÇKS (Çiftçi Kayıt Sistemi) ile kayıtlı çiftçilere izin belgesi verilerek üretim bölgesine ulaşma olanağı sağlanması gerektiğini savunuyor.

ÜRETİMDE DEVAMLILIK

İthalata dayalı sistemden vazgeçilerek küçük üreticinin desteklenmesi gerektiğini ifade eden Erdal, sürdürülebilir tarım modeline geçiş yapmanın önemine değiniyor. Bu kapsamda köylerden şehirlere yapılan göçün engellenmesi gerektiğini söyleyen Banu Erdal, “Bu modelde işçi sağlığı ve iş güvenliği ana kriterlerden biridir. Desteklenmeler üretimin devamına yönelik olmalı pansuman tedbirlerle geçiştirilmemelidir. Ayrıca kooperatifçilik modeli güçlendirmesi gerekmekterdir” ifadelerini kullanıyor.

Editör: Haber Merkezi