İZ GAZETE - Aynı zamanda ekonomist olan Böke paylaşımda, "Tüm üretici güçler, çiftçi, KOBİ, çalışanlar, hep birlikte fakirleşiyoruz." ifadelerini kullandı. Çalışanların her 4 TL'sinin 1 TL'si 'yıkım enflasyonu' sebebiyle eridiğini söyleyen Böke, "Saray, çalışanların cebinden %25 çalıyor" dedi. 

İşte Selin Sayek Böke'nin 'yıkım enflasyonu' paylaşımları:

"1-Yıkım enflasyonu yaşıyoruz. Rantla, talanla ekonomi yıkımının, Saray’la, keyfilikle hukukun ve Cumhuriyet rejiminin yıkımının sonucunda ağır bir ‘’yıkım enflasyonu’’ omuzlarımıza yüklendi.

2-Tüketici enflasyonu yüzde 24,5! Öğretmenin, mühendisin, bankacının, işcinin, tasarımcının, mimarın, doktorun, hemşirenin, tüm ücretli çalışanların artık her 4 TL’lik gelirinin 1 TL’si Saray’ın yıkım enflasyonuyla eriyor. Saray, çalışanların cebinden yüzde 25’i çalıyor!

3-Yüzde 99’un enflasyonu bundan da yüksek. Zorunlu harcamalarımızın enflasyonu daha da yıkıcı! Gıdada enflasyon %27,7, ev eşyasında 37,3, ulaştırmada 36,6. Yüzde 1’le zenginleşen Saray’ın yıkımını, en ağır haliyle yüzde 99 hissediyor!

4-Üretici fiyatları ile tüketici fiyatları arasındaki makas da açılmaya devam ediyor. Yıkım enflasyonunun kalıcı olacağının habercisi. Bakan diyor ki, en kötüsü geride kaldı. Oysa veriler ve gerçekler haykırıyor: maalesef henüz en kötüsü yeni başlıyor!

5-Tek adamın keyfiliği ve kuralsızlığı öngörülebilirliği öldürdü. Artık ekonomik aktörler beklentilerini dahi sağlıklı oluşturamıyor. Beklentiler bozulunca tekrar bunu düzeltmek çok zor. Yarın ne olacağını bilemeyenler, bugün dururlar. Yatırım yapmazlar, istihdam yaratmazlar.

6-Bu öngörülemezliğin kaynağı Saray. Sarayın, kurumların yerine şahısları, kuralların yerine keyfiliği, hukukun yerine hukuksuzluğu koymuş olmasından kaynaklı. Sarayın ülkenin yüzde 1’ini yüzde 99’undan daha kıymetlı görmesinden kaynaklı.

7-İşte bu yüzden yeni bir siyasete ihtiyacımız var! Kurumlara, kurallara, hukuka dayanacak, yüzde 99’u içine alacak, üretimi dönüştürecek yeni bir siyasete...

8-Tüm üretimi ithal girdilere bağımlı kılmanın maliyetleri bunlar. Sarayın üreten güçlere değil rantçı sermayeye sırtını dayamasının maliyeti. TL’nin her değer kaybında üretici için maliyet artıyor, üretim daha pahalanıyor.

9-Sadece son 3 ayda sanayici için elektriğe, doğalgaza gelen yüzde 45’in üzerindeki zamlar henüz bu rakamlara yansımamışken üstelik! Tüm üretici güçler, çiftçi, KOBİ, çalışanlar, hep birlikte fakirleşiyoruz.

10-Zabıtayla, muhbirlikle, zorbalıkla yıkımı durduracağını sananlar, yıkımı hızlandırıyorlar!

11-Kısa vadede karşımızda duran soru şu: yıkımın faturasını kim ödeyecek? Bizim tercihimiz açık: Yıkımın maliyetini yüzde 99 değil yıkımın ortağı yüzde 1 ödemeli!

12-Rantçı sermayeyi değil, üretici tüm kesimleri koruyacak acil düzenlemeler gerekli. Sarayın rantçıya verdiği dolar ve euro Hazine garantilerinde TL’ye dönülmeli.

13-Asgari ücret başta olmak üzere tüm ücretler yıkımdan korunmalı, küçük üretici ve KOBİ’ler için önlem alınmalı.Asgari ücret yıl sonu beklenmeden derhal yeniden belirlenmeli. Özel sektörün fiyat artışlarına katkıda bulunan kamu mal ve hizmet fiyatlarındaki artış sonlandırılmalı

14-Hafiyelikle değil, yüzde 99’un siyasetiyle...Zorbalıkla değil, yüzde 99’un katılımıyla...Baskıyla değil özgürlükle... Rantın değil, halkın ekonomisini yerel yönetimlerden kurmaya başlayarak. Başkasının siyasi diliyle değil kendi dilimiz ve değerlerimizle...Bize düşen görev bu!"

Editör: Haber Merkezi