Gizem TABAN/İZ GAZETE- AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz hafta açıkladığı; konut kredi paketi tartışmalara neden oldu. Hükümetin dar gelirli ailelere müjde olarak duyurduğu konut kredi paketine göre; İlk kez konut alacaklara, 2 milyon liraya kadar değere sahip birinci el satın almaları için, 10 yıla kadar vadeli ve aylık yüzde 0,99 faizle kredi verilecek. Yüzde 0,99 faizli 2 milyon TL kredinin anapara ve faiz maliyeti 3 milyon 500 bin liraya dayanırken, her ay 28 bin 500 lira ödenmesi gerekiyor. İkinci paket ise birinci ve ikinci el konutları kapsıyor. Konut değerinin en az yarısı 1 Nisan’dan önce açılmış döviz tevdiat hesaplarının bozdurulması veya fiziki altınların Merkez Bankası’na satılarak karşılanması şartıyla alınacak konutlarda bu paketten yararlanılacak. Bu paket 10 yıla kadar vadeli ve aylık yüzde 0,89 faizli konut kredisi içeriyor. Üçüncü paket ise, inşaat sektörüne yönelik. Mayıs itibarıyla asgari yüzde 50’si satılmamış inşaat projeleri için 20 milyar liralık bir kaynak ayrıldı. Dar gelirlilere müjde olarak sunulan konut kredi paketi, hâlihazırda devam eden konut krizinde tansiyonu daha da yükseltti. İnşaat maliyetlerinin yükselmesinden dolayı konut üretiminde sıkıntı yaşanırken mevcut konutların elden çıkarılması için açıklanan konut kredi paketi kapsamında dar gelirli bir vatandaşın ev alması hayal oldu. Öte yandan ekonomik krizin etkisiyle zaten kritik oranda artan kira fiyatları, konut kredin paketinin açıklanmasıyla daha da katlandı. Yaşanan konut krizine ilişkin; Ekonomist Ayhan Bülent Toptaş, İzmir Emlak Komisyoncuları Odası (İZEKO) Başkanı Mesut Güleroğlu ve Şehir Plancıları Odası (ŞPO) İzmir Şube Yönetim Kurulu adına Zafer Mutluer, İz Gazete’ye değerlendirmelerde bulundu.

‘DENGELERİ BOZUYOR’

Hükümetin uzun zamandır ekonomiyi inşaat sektörüne yönlendirmeye çalıştığını belirten Ekonomist Ayhan Bülent Toptaş, doğru yapılmayan müdahalelerin ekonominin dengesini alt üst ettiğini ifade etti. Toptaş, şunları söyledi: “İhracatçıların dövizlerinin yüzde 40’ını Merkez Bankası’na devretmesi, kur korumalı mevduat uygulaması veya gelirlerin inşaat sektörüne kaydırılması, bunlar hepsi müdahale… Doğru yapılmayan bu müdahaleler ekonominin dengelerini bozuyor ve sonuçlarını tahmin edemiyorsunuz. Bu da insanları piyasa dengelerinin dışında davranmaya yönlendiriyor ve öngörülemez sonuçlar yaratıyor. Siz hükümet olarak insanların ev sahibi olmasını istiyor gibi gözüküyorsunuz ama sonuçları; konut fiyatlarından yükselme olarak karşımıza çıktı. Piyasaya yapılan müdahalelerden biri bu… Sonuçlarını da görüyoruz. O yüzden bu tür müdahalelerden vazgeçilmesi ve piyasanın normal dengelerine dönmesinin sağlanması gerekiyor.”

‘DAR GELİRLİYİ KAPSAMIYOR’

Açıklanan konut kredi paketinin dar gelirliye hitap etmediğini söyleyen İZEKO Başkanı Mesut Güleroğlu ise paketin açıklanmasının ardından konut fiyatları ve kiraların ciddi oranda yükseldiğini dile getirdi. Güleroğlu, “Dar gelirli bir vatandaşın 2 milyonluk kredi çekip ayda 30 bin lira kredi ödemesi çok mümkün gözükmüyor. Buradaki konsept daha çok ciddi konut stoku olan sıfır dairelerin eritilmesi… Bu miktarları ödeyebilecek olan yatırımcılar var, bu durum onlar için avantaj sağlıyor. Vatandaşlık için 250 bin dolar olan konut alım fiyatı şu an 400 bin dolara çıkarıldı. Dolayısıyla 250 bin dolar olan konutlar 350-400 bin dolara çıktı. Konutların değerlerinin artışının da bir sebebi bu… Şu an yabancılardan bu yönde aşırı bir talep var. Bu da kiraların ve fiyatların aşırı derecede yükselmesine sebebiyet verdi. Bu da sabit gelirlinin, dar gelirlinin o bölgede oturacak daire bulamayacağı anlamına geliyor. Fiyatların daha da artacağını düşünüyorum” diye konuştu.

‘TALEBİ KARŞILAMAZ’

ŞPO İzmir Yönetim Kurulu adına açıklamalarda bulunan Zafer Mutluer de konut ve kira fiyatlarının yüksek olmasının nedeninin konut üretim sürecinin piyasa koşullarına teslim edilmesi olduğunu ifade ederek, “Barınma ihtiyacını temel bir insani hak temeli ile değil, bir yatırım ve kar aracı olarak ele alan yanlış konut üretim politikaları, bir yanda maddi olarak karşılanabilir ve başını sokabilecekleri bir konut bulamayan milyonlar, bir yanda da mülkiyetinde birden çok konutu bulunduran bir azınlık yaratmıştır. Piyasanın doğası gereği ‘yatırım’ olarak edinilen bir konuttan “yatırımcısı” kira veya satış bedeli olarak daha fazlasını ister. Bu tabloyu tersine döndürmeyen bir müdahalenin Türkiye’de barınma sorununa yanıt üretmesi mümkün değildir. Belirlenen yeni kredi faiz oranları da günümüz koşullarında ihtiyacı olan kesimlere yönelik konut talebinin karşılayamayacaktır. Kooperatifleşme bu süreç için iyi denetimli bir sürece tabi olur ve sosyal desteklerle beslenebilirse ancak faydalı olabilir. Bu paketle özellikle devlet eli ile büyükşehirlerde kentsel politikalardan bağımsız olarak üretilen fazlaca konut stokunun da eritilmesini amaçlamaktadır” dedi.

Editör: Haber Merkezi