İzmir genelinde konut fiyatları son bir yılda yüzde 33,4 oranında artış gösterdi. Nisan ayında İzmir’de 5.505 konut satışı gerçekleşirken bunun 1.530 adedi sıfır konut satışlarından geldi. 2021’in ilk dört ayında İzmir satılık daire fiyatlarının en çok artış gösterdiği illerimiz arasında yer aldı.

Nisan ayı konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 124,1 oranında artış kaydederek 95 bin 863 oldu. Yükselen vaka sayıları nedeniyle kapanma tedbirlerinin alındığı bir dönemde gerçekleşen bu artış, büyük oranda baz etkisinden kaynaklanıyor. Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi ilan edilmesiyle birlikte 2020 Mart ayı ortalarında yürürlüğe koyulan kısıtlamaların sonucu olarak geçen yılın Nisan ayında konut satışları dip seviyeleri görmüştü. Geçtiğimiz günlerde açıklanan Nisan ayı konut satış rakamları, Mart ayına göre ise yüzde 18,8 oranında bir azalmaya işaret ediyor. Yılın ilk dört ayında gerçekleşen toplam konut satışları, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 6,5 oranında düşüş sergileyerek 358 bin 913 adede gerilemiş durumda. Aynı dönemde sıfır konut satışları ise bir önceki yıla göre yüzde 10,4 oranında azalarak 109 bin 582 oldu. Tedarikte yaşanan problemler nedeniyle aşılama hızının yavaş seyretmesi ve vaka sayılarının hızlı bir şekilde artış göstermesiyle birlikte yeni kısıtlama tedbirlerinin uygulamaya koyulması tüm sektörlerde olduğu gibi inşaat sektöründe de görünümü negatif şekilde etkiledi. Diğer taraftan döviz kurlarında yaşanan yükseliş nedeniyle Türkiye konut piyasası yabancılar için yeniden cazip hale gelmeye başladı. Yabancı uyruklulara yapılan konut satışları Nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 416,1 artış göstererek 4 bin 077 adede ulaştı. Konut fiyatları maliyet enflasyonunun güçlü etkisi ile artışını sürdürüyor. TUİK inşaat maliyet endeksi Mart ayı rakamlarına göre inşaat maliyetleri bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 31,97 oranında artış gösterdi.

İzmir konut fiyatları

İzmir’de konut fiyatları yıllık olarak yüzde 33,4 oranında artış sergiledi. Nisan ayında İzmir’de 5 bin 505 konut satılırken, yılın ilk dört ayında satılan toplam konut sayısı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 15,0 oranında azalarak 20 bin 863 adede geriledi. Sıfır konut satışlarındaki düşüş yüzde 21,4’ü buldu. Emlak arama motoru Flatfy, büyük kentlerimizdeki bölgesel konut fiyatlarına ilişkin olarak hazırladığı raporu yayınladı. İzmir’de yüzde 55,2’lik oranla konut fiyatlarının yıllık bazda en çok artış gösterdiği ilçe Urla oldu. İzmir’in en çok konut satılan ilçesi olan Buca’da satılık daire fiyatları son bir yılda yüzde 26,8 oranında artış gösterdi. Buca ilçesinde 3+1 dairelerin Nisan ayı ortalama satış fiyatı 480.000 TL seviyelerinde gerçekleşti. İzmir’in güzide ilçesi Karşıyaka’da satılık daire fiyatları geçtiğimiz yıla göre yüzde 34,1 artış sağlarken 3+1 daireler için Nisan ayı ortalama satış fiyatı 655.000 TL düzeyinde seyretti. Çiğli bölgesinde konut fiyatları son bir yıllık süreçte yüzde 36,8 oranında artış kaydetti. Çiğli’de 3+1 dairelerin Nisan ayı fiyatları ortalama 448.250 TL şeklinde oluştu. Karabağlar’da apartman dairesi fiyatları son bir yıl içerisinde yüzde 31,2 artış gösterirken 3+1 dairelerin Nisan ayı ortalama satış fiyatı 412.500 TL seviyelerinde gerçekleşti.

İzmir genel ortalamasına göre kiralık ev fiyatları son bir yılda yüzde 16,8 oranında artış sağladı. Kiraların en çok artış gösterdiği ilçe konut fiyatlarında olduğu gibi yine Urla oldu. Urla’da kiralık ev fiyatları bir yıllık dönemde yüzde 42,0 oranında artış kaydetti. Buca’daki kiralık evlerin fiyatları son bir yılda ortalama yüzde 14,8 oranında artış gösterirken Çiğli’de kiralık evlerin fiyatlarındaki yıllık artış oranı yüzde 30,9’u seviyelerine ulaştı. Karabağlar kiralık ev fiyatları geçen seneye göre yüzde 16,2 düzeyinde artış sergiledi.

Salgın konut tercihlerini nasıl etkiledi?

Aniden hayatımıza giren koronavirüs salgını neredeyse tüm yaşam alanımız üzerinde köklü değişikliklere sebep oldu. Virüsün hızlı bir şekilde bulaşması ve dışardaki temasın tehlikeleri göz önünde bulundurulunca herkesin evlerine çekilmesi krizi yönetmenin en kolay adımı olarak ön plana çıktı. Tüm bu süreçte elbette virüs öncesi pek çok alışkanlığımızı bırakmak ya da farklı şekillere adapte etmek durumunda kaldık. Koronavirüs eğitim, sağlık ve ekonomi gibi pek çok alanı derinden etkiledi. Elbette herkesin evlerinde kalması gereken bu dönemde yaşam mekanı olarak konutların önemi son derece arttı.

Pandemi başlangıcına kadar büyük kentlerde toplu yaşam alanlarına yaşamak oldukça uygun ve tercih edilen bir seçenekti. Apartman daireleri, aileler ve çalışanlar tarafından sıklıkla tercih ediliyordu. Ancak virüsün yarattığı zorlu koşullar kalabalık yerlerin artık pek de işe yarar olmayacağını bizlere gösterdi. Solunum yolu ile bulaşması sebebiyle virüsten kaçınmanın en iyi yolunun sosyal teması en aza indirgemek olarak belirtiliyor. Ancak bu zamana kadar iş ve eğitim yaşamı evin dışında yürüdüğünden, bu alanları eve adapte etmek herkes için kolay olmadı. Daha önceleri iş yerlerinde ve eğitim kurumlarında yürütülen çalışmaların tamamı ev yaşamına adapte edilerek uzaktan çalışma ve uzaktan eğitim olarak şekillendirildi. Ancak normal dönemde yalnızca iş ve okul sonrası kullanıma uygun olarak dizayn edilen evler bu süreçte yetersiz kalmaya başladı. Çocuklu aileler göz önüne alındığında aynı anda hem çocukların eğitimi hem de ebeveynlerin işlerini aynı ortamda yürütebilmeleri gibi bir gereklilik ortaya çıktı. Ancak evlerde bu duruma uygun ve yeterli alanların bulunmaması ve uzun süre aynı ortamda çalışmanın zorluğu gibi durumlar konut tercihlerinde değişimler oluşmasına neden oldu. Çocuklar ve ebeveynler için özel alanların gereksinimi, ailelerin daha geniş ve işlevsel konutları tercih etmelerinde belirleyici oldu.

Pandemi sürecinde herkesin kendi ailesi için sağlıklı bir yaşam ortamı sunabilen müstakil konutlar ön plana çıktı. Özellikle kent yaşamının yoğun temposundan olumsuz etkilenen aileler şehir içerisinde yer almayan ancak kent merkezlerine yakın yerleri tercih etmeye başladılar. Kısıtlama tedbirlerinin herkesi evinde kalmaya zorlaması nedeniyle çalışma saatlerinin düşmesi, hane halkı alım gücünü de önemli ölçüde etkiledi. Pek çok iş yerinin kapatılması ve eleman sayılarının azaltılması çok fazla insanın işsiz kalmasına neden oldu. Bunun yanı sıra tüm ekonomik faaliyetler bu süreçten olumsuz etkilendi. Böyle bir dönemde yeni ev almayı düşünmek epey maliyetli hale geldi. Ancak, salgın süreci içerisinde ve sonrasında emlak sektörü artık daha çok bahçeli ev konseptine ağırlık verecek. Bu zorlu süreç, insanların tercihleri konusunda da yeni bir bakış açısı ortaya çıkardı. Kendi kendine yeten, sakin bir yaşam fikri zihinlerde daha çok yer bulmaya başladı. Tıpkı eskiden olduğu gibi insanlar kendi yiyeceklerini kendileri yetiştirmeye ve doğada vakit geçirmeye ellerinden geldiğince daha fazla zaman ayırmaya başladılar. Aynı zamanda virüs tehlikesinden uzak, evdeyken bile doğa ile iç içe olabilmeye imkan tanıyan bahçeli ev seçenekleri rağbet görür hale geldi. Bunların yanı sıra yine sakin ve açık alanda bulunan daha az katlı konut tipleri tercih edilmeye başlandı. Bu süreç aslında kendimize içimize dönmemiz ve kendimize zamana ayırmamız gerektiğini bizlere hatırlatarak yaşam alanı seçimlerimizi de önemli ölçüde etkiledi. Konutların bahçeli ve müstakil olmalarının yanı sıra evde eğitim gören ve çalışan herkes için yeterli alana sahip olması elbette son derece büyük önem arz ediyor. Özellikle ilerleyen zamanlarda da benzerleriyle karşılaşılacağı düşünülen salgın süreci, tüm çalışma ve eğitim faaliyetlerinin gerektiğinde evde gerçekleştirilebilmesi gerektiği anlamına geliyor.

Global emlak arama motoru Flatfy, kiralık veya satılık ev arayışında olan kişilere oldukça geniş bir seçenek havuzu sunmasının yanında periyodik olarak emlak sektöründeki fiyat değişimlerine ilişkin raporlar yayımlıyor. Flatfy tarafından sunulan bu raporlar dönemsel dalgalanmaları, trend analizlerini içeriyor ve ev arayışında olan kişiler için yol gösterici bir nitelik taşıyor.

Editör: Haber Merkezi