Elfin Tataroğlu - 16 Nisan’da gerçekleşecek Başkanlık Sistemi halk oylaması için, önerilen sistemin maddeleri üzerine nice yazılar yazıldı, tartışmalar yapıldı. Daha da yapılacak… Yasama, yürütme ve yargı erklerini tek elde, hatta tek parti şemsiyesi altında toplayacak olan bu öneri demokrasinin bırakın kendisini, kırıntısını dahi taşımıyor.

Başkanlık konusunda ısrarcı olan “Evet” cephesinin böyle bir tekçi yapıyı getirmesine gerekçe olarak sunduğu ise beka sorunu, daha güçlü bir ekonomi, koalisyonlardan kurtulma olarak karşımıza çıkıyor. Bu kadar çok yetkiyi tek elde toplama gayreti ancak şöyle açıklanabilir: “Bu güne kadar tek parti iktidarıyla ülkeyi ekonomik, sosyal ve siyasal açıdan şaha kaldırdık, şimdi çok daha iyisini başarmak için daha daha daha fazla yetki istiyoruz.”

Gerçekten öyle mi? Tek parti iktidarı, ekonomik istikrar açısından önemli bir unsur mu? Bu bağlamda CHP İstanbul Milletvekili Sayın İlhan Kesici’nin 2003-2016 arası AKP dönemi temel ekonomik göstergeleri derlediği “Nereden Nereye” raporundan bazı verileri sizinle paylaşmak istiyorum.

  1. En temel ekonomik gösterge; Ortalama yıllık büyüme hızları. Bu noktada 3 dönemin verisini paylaşmak yerinde olacaktır. 1923-1938 büyüme hızı %7,3. İktidarın çok kötü olarak tanımladığı koalisyonlar, ekonomik krizler dönemi 1946-2002 büyüme hızı %5,1. Peki gelelim AKP iktidarı dönemine yani 2003-2015 arası büyüme hızı %4,6. Yani o çok kötü koalisyonlar döneminden daha düşük. Hadi bir adım daha ileri gidelim, Ahmet Necdet Sezer’in Cumhurbaşkanı olduğu dönemi de çıkaralım ve Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakan dahil olmak üzere tüm üst düzey yöneticilerin AKP’li olduğu döneme bakalım yıllık ortalama büyüme hızı 3,3. Sadece bu gösterge bile devletin üst yönetiminin tek partiden olmasının ekonomik istikrarla bir ilişkisi olmadığını ortaya koyuyor.
  2. Yıllık büyüme hızlarına çok partili dönemi göz önünde bulundurarak parti bazında bakacak olursak; Demokrat Parti(DP) dönemi büyüme hızı %6,3, Adalet Partisi(AP) dönemi büyüme hızı %5,9, Anavatan Partisi(ANAP) dönemi büyüme hızı %4,9, Adalet ve Kalkınma Partisi(AKP)  dönemi büyüme hızı 4,6. 1946’dan yani çok partili döneme geçtikten 2016’ya kadar 57 yılın ortalama büyüme hızı ise %5,1. Yani AKP dönemi büyüme hızı 57 yılın ortalamasından bile düşük olduğu görünüyor.
  3. Bir diğer önemli veri ülkenin cari işlemler açığı. Bu veri her türlü döviz geliriyle döviz giderinin arasındaki fark. 2003-2016 arası 511 Milyar Dolar.      Bu çok yüksek bir rakam. Dış ticaret açığı ise 773 milyar Dolar. Yani 2002-2016 arası 2.285 milyar Dolar ithalat yapmışız, 1.612 milyar Dolar ihracat yapmışız. Açık büyük…
  4. Ülkemizi dış kaynaklara bağımlı hale getiren borç durumundan bahsedelim biraz… 2002 Yılı iç ve dış toplam kamu borcu 154 milyar Dolar iken bu rakam 2016 Ekim’inde 291 milyar Dolar’a çıkmış. Özel sektörün borcu ise 2002 yılında 43 milyar Dolar iken 2016’da 299 milyar Dolar’a çıkmış. Yani neredeyse 7 katı artmış. Toplam borçluluk durumu ise 2002’de 201 milyar Dolar iken 2016 Ekim’inde 733 milyar Dolar olmuş.
  5. Gelelim işsizlik tablosuna; 2002 yılında 2 milyon 664 bin işsiz varken bu rakam 2016’da 3 milyon 493’e çıkmış. Yani neredeyse 1 milyon kişi daha AKP iktidarında işsiz kalmış.
  6. Gelelim uluslar arası bir göstergeye The Capital-Freeze Index yani dış sermaye akımında bir aksama olursa en çok sıkıntıya düşecek ülkeler endeksine. The Ekonomist’in yayınladığı veriye göre Türkiye çok açık arayla birinci sırada. Ardından Kolombiya, Güney Afrika, Arjantin ve Brezilya geliyor. Bu tablo ortaya koyuyor ki Türkiye ekonomisi dış sermayeye bağımlı hale gelmiş.

Sadece bu 6 temel ekonomik gösterge bile tek parti iktidarının istikrar için tek gösterge olmadığını ortaya koyuyor. Şimdi hal böyleyken bunun çok daha fazlasını yani tüm erklerin tek elde toplandığı bir yapıyı talep etmek yanlıştır. Yanlıştır çünkü ekonominin de dolaylı olarak ülkenin de önünün açılması daha fazla demokratikleşmekten geçer. Bunun yolu da “tekçilik” değildir. Aksine yetkilerin dağıtılmasıdır. İşte tüm bu gerekçelerle 16 Nisan’da HAYIR diyorum.


İZ DERGİ'YE İZMİR'DEN YA DA ŞEHİR DIŞINDAN NASIL ABONE OLUNUR? TIKLAYIN

MART SAYISI SUNU YAZISI İÇİN TIKLAYIN

Editör: Haber Merkezi