Milyonlarca yurttaş açlık sınırının altındaki asgari ücrete mahkûm edilirken iktidar sahiplerinin ödeneklerindeki artışlar pes dedirtiyor. TBMM’ye sunulan 2022 bütçesinde; Saray’a 4,9 milyar TL, Diyanet’e ise 20.7 milyar TL ayrılması ise halkı artık şaşırtmıyor. Dolaylı vergilerin vatandaşın sırtında yarattığı kambura ise çözüm aranmıyor. Dövizdeki durdurulamayan artışa ve her gün gıdadan elektriğe, ulaşımdan doğal gaza yaşanan zam yağmuruna ise artık söyleyecek söz bulunamıyor! Yargı, siyaset ve iş dünyasının temsilcilerinden de ekonomik krize karşı; demokrasi, güven, huzur, liyakat, laiklik ve adalet sesleri yükseliyor. Muhalefet partilerinin öngörüleri ve özellikle CHP’nin “Kara kış kapıda” söylemleri, krizin büyüyeceğine işaret ediyor. Halk ise bu adaletsiz ‘oyuna’ son vermek için bir an önce sandığa gitmek istiyor. Gazetemiz muhabiri Duygu Kaya da 'Kara Kış' yaklaşırken Ekonomist Dr. Ayhan Bülent Toptaş'a, DİSK Genel İş İzmir 2 Nolu Şube Başkanı Arif Yıldız'a, DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı'ya, Ege Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ESİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Karabağlı'ya, Ege Genç İş İnsanları Derneği (EGİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Alp Avni Yelkenbiçer'e ve CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan'a ekonomik krizin boyutlarını, çözümü için neler yapılabileceğini ve siyasal iktidarın geleceğini sordu. 

Türkiye’de ekonomik kriz gün geçtikçe kendini hissettiriyor. İşsizlik giderek artarken, üst üste gelen zamlar vatandaşın belini büküyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKP iktidarına ‘kara kış fonu’ kurulması için üst üste çağrıda bulundu. Kur artışı durdurulamıyor, vatandaş ise Merkez Bankası’na olan güvenini yitirmiş durumda.

Geçtiğimiz günlerde yapılan Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplandı. TÜSİAD’ın 50. Yılı projesi olarak hazırladığı, “Yeni Bir Anlayışla Geleceği İnşa: İnsan, Bilim, Kurumlar” başlıklı raporda “İnsani gelişme ve yetkinleşme”, “Bilim, teknoloji ve inovasyon” ile “Siyasal, ekonomik, toplumsal kurumlar ve kurallar” başlıklı öneriler yer aldı. Raporda hukukun üstünlüğünden eğitime, bölgesel kalkınmadan iş gücü piyasasına kadar çeşitli konularda tespit ve önerilere değinildi.

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan, jeopolitik, iklimsel, sosyo-kültürel ve ekonomik risk ve tehditlere işaret ederek "Mahşerin dört atlısı üzerimize geliyor" dedi. Başta Merkez Bankası olmak üzere düzenleyici kurumların bağımsızlığının tartışma dışı olması gerektiğini vurgulayan Özilhan, "Düşen sadece TL'nin değeri değil" açıklamasında bulundu.

‘TEDİRGİNLİK NORMAL’

Ekonomist Dr. Ayhan Bülent Toptaş, TÜSİAD’ın bu çıkışı ve Türkiye ekonomisini gazetemize değerlendirdi.

Toptaş, “İş dünyasının bu gelişmelerden tedirgin olması normal çünkü elimizde geleceği görebileceğimiz, istikrarlı, güvenilir bir ekonomi politikası yok. Her şey günübirlik yaşanıyor, ekonomi yönetimindeki uygulamalar genel kabul görmüş ekonomi teorisi ve politikalarıyla uyumlu değil. Çok özgün, değişik fikirler ortaya çıkıyor. Normalde Merkez Bankası’nın bağımsızlığı ve para politikasında güveni sağlayan kurumsal bir çerçeve olması gerektiği genel bir prensip ama buna uyulmadığı ve yapılan hataların tekrar edildiğini görüyoruz. Genel ekonomik politikalarına uygun davranışlar sergilenmiyor. Böyle bir aşamada iş insanların, özellikle İstanbul sermayesini temsil eden iş insanlarının bu tür tepkiler göstermesi doğal” dedi.

‘İHTİYATSIZ POLİTİKA’

Toptaş, “Pandemi başlamadan önce Türkiye ekonomisinde sanki pandemi varmış gibi ihtiyatsız ve popülist bir politika izlendi. Kredi genişlemeleri yaşandı, ihtiyat akçeleri kullanıldı. O dönem de özellikle yerel seçimler için cephanemizin büyük bir kısmını kullandık. Karşılaşabileceğimiz bir kriz durumunda kullanabileceğimiz ihtiyat cephanesini tükettik ve krize hazırlıksız yakalandık. Pandemide bütün dünya ekonomisini zorlayan bir durumla karşılaştık. Ama bunun üstüne biz zaten hazırlıksız yakalandığımız için krizi tolere edebilecek bir ekonomik duruma sahip değildik. Hala da bunun sıkıntılarını yaşamaya devam ediyoruz. Dünyada bir enflasyon var, Türkiye'de ise zaten dünyada kabul edilenden fazla bir enflasyon vardı. Bunun üzerine gelişen enflasyon binince bu iş katmerlendi ve zamların art arda gelmesi kaçınılmaz hale geldi” diye konuştu.

‘FONDAN ŞÜPHELİYİM’

Kılıçdaroğlu’nun ‘Kara kış fonu’ çağrısını değerlendiren Toptaş, “Elbette, bu bir siyasi tercih. Ama hükümetin bu sıkışıklıkta bir fon oluşturup bunu gerçekleştirebileceği konusunda şüpheliyim, kaldı ki buna yönelik bir cevap da duymadım. Sonuçta pandemi döneminde dar gelirli yurttaşa ve esnafa en az destek olan ülkelerden birisiyiz. Kışın zor geçeceği konusunda çok yaygın bir kanaat var, ben de böyle düşünüyorum, umarım tahmin ettiğimizden daha az zor geçer” dedi.

ASGARİ ÜCRETE ZAM

Geçtiğimiz günlerde DİSK Genel İş İzmir 2 Nolu Şubesi, vergide adalet için alana indi. DİSK Genel İş İzmir 2 Nolu Şube Başkanı Arif Yıldız, örgütlü olduklarını işyerlerinde üyeleri ziyaret ederek, asgari ücretin vergiden muaf tutulması ve vergi adaletsizliğinin giderilmesi için bilgilendirme toplantıları yaptıklarını belirtti.

“Asgari ücretliler için vergi ve SSK primleri ortadan kaldırılarak asgari ücretin yükselmesi gerektiğini ifade ediyoruz” diye konuşan DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı ise, “Açlık ve yoksulluk sınırı 3 bin 166 TL olarak belirlenmişken asgari ücret 2 bin 825 TL. Bu sebeple yılbaşını beklemeden asgari ücrete seyyanen 750 TL zam yapılarak, asgari ücretli çalışanların maaşlarına bir rahatlama getirilmesi gerekiyor” dedi.

Sarı, “Özellikle önümüzdeki süreçte asgari ücret gerçekten yaşanılabilir bir hale getirilmeli çünkü çalışanların yüzde 60'i asgari ücret düzeyinde çalışıyor yani Türkiye asgari ücretin ortalama ücret olduğu bir ülke haline geldi. İspanya, Arjantin, Şili gibi daha önce tecrübesi yaşanan tek adam rejimlerinde yoksulluk, işçilere, emekçilere, emeklilere vuruyor. 750 TL zammın ardından gelecek yıl asgari ücretinin belirlenmesi için bir asgari ücret komisyonunun kurulması gerekiyor” açıklamasında bulundu.

‘ÇANAK TUTULUYOR’

TÜİK tarafından açıklanan her verinin tartışmalara yol açtığını ifade eden Memiş Sarı, “Enflasyon rakamları düşük tutularak yoksulluğa itilen emekçilerin, bir avuç çetenin vergilerini sıfırlayarak yaşamlarını çıkılmaz hale getiriyorlar. TÜİK, açlık ve yoksulluk sınırını düşük açıklayarak asgari ücrete gelen zammın az olması için hükümete çanak tutuyor. Biz milli gelirden ve büyümeden pay istiyoruz. Asgari ücretliler büyümeden pay alır ve vergiden muaf olursa rahat nefes alacak duruma gelebilir” dedi.

“Geçtiğimiz günlerde TÜİK yine saçma sapan bir veri açıklayarak işsizliği 12.1 olarak tuttu” diyen Sarı, “Geçen sefer açıkladığı rakamla bu dönem açıkladığı rakam aynı, yani işsizliği sabitledi. Sokaktan geçen 100 vatandaşa sorun iktidar yanlısı da olsa TÜİK'in verilerini inanmadığını ifade edecektir. Bu ülkede geniş tanımlı işsizlik 7.5 milyona ulaştı. Özellikle mevsimlik işçilerin yazın bitmesiyle birlikte işsizler tanımına dâhil edildiğini de düşünürsek, önümüzdeki kara kışın gerçekten çok zorlu geçeceğini, insanların fakirleştiğini hep birlikte göreceğiz. Yılbaşına kadar yaklaşık 1,5 milyon insanın da işsizler ordusuna katılacağı aşikâr. Bu konuda çok acil önlemler alınmasını istiyoruz. Ana muhalefet ve iktidar partisi ile demokratik tüm sivil toplum kuruluşlarının bir araya geleceği bir yuvarlak masa toplantısında sorunların tartışılıp çözüme ulaştırılacağına inanıyoruz” ifadelerini kullandı.

Sarı ayrıca, “İşsizlik ve istihdam sorununu aşabilmek için, 45 saatlik uzun çalışma saatlerinin 37.5 saate düşürülmesi, EYT sorununun çözülmesi, 3 bin 600 ek göstergenin çıkarılması ve bunu bekleyen 1,5 milyon memurun emekli edilerek yeni istihdam alanları yaratılması gerekir. Bu çözümler ülkede 3,5 milyonun işbaşı yapacağı anlamına gelir yoksa bu ülke artık beyin göçüyle tamamen vasıfsız bir hale dönüşerek derin yoksulluğun içine sürüklenecektir” diye konuştu.

İZMİR İŞ DÜNYASI’NDAN DEĞERLENDİRME

Ege Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ESİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Karabağlı, TÜSİAD’ın “geleceği inşa” çağrısını, “ESİAD olarak, sivil toplum kuruluşlarının ülkemizde katılımcı demokrasinin güçlenmesinde ve sosyo-ekonomik gelişiminde önemli rol ve sorumluluk üstlenmeleri gerektiği inancıyla, Türkiye’nin çağdaş normlara uyum amacıyla reformlara devam etmesi gerektiğini savunuyoruz. Bu bağlamda, Avrupa Komisyonu 2021 Türkiye Raporuyla aynı gün açıklanan TÜSİAD’ın “Geleceği İnşa” çağrısını önemli ve anlamlı buluyoruz” dedi.

“TÜSİAD’ın çağrısında yer alan insani gelişme, bilim, teknoloji ve inovasyon, siyasal, ekonomik, toplumsal kurumlar ve kurallar, Türkiye’nin geleceği bakımından önem arz eden unsurların çok iyi bir özetini oluşturmaktadır” ifadelerini kullanan Ege Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ESİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Karabağlı, “AB’ye uyum perspektifinden ayrılmadan, demokrasi, hukukun üstünlüğü, temel haklar ve yargının bağımsızlığı konusunda AB normlarına uygun şekilde atılacak her adımın esas itibarıyla vatandaşlarımızın yaşam standartlarının yükselteceğine, ülkemizin uluslararası rekabet gücünü ve güvenilirliğini arttıracağına inanıyoruz. Bu bağlamda, küresel rekabet düzeni içinde yer alabilmek için bilime, teknolojiye ve inovasyona dayalı bir büyüme modeline topyekûn geçilmesini olmazsa olmaz olarak kabul ediyoruz. Bu noktada, ESİAD olarak, nitelikli insan gücünü, sürdürülebilir kalkınmanın ve kapsayıcı büyümenin en önemli unsuru olarak görüyoruz” diye konuştu.

Ege Genç İş İnsanları Derneği (EGİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Alp Avni Yelkenbiçer ise, “Atamızın ilkeleri ve laiklik, demokrasi, adalet, gençlik, eşitlik ve sürdürülebilirlik bizim kırmızı çizgimizdir. Türk toplumunun gelişimi ve atağı bu çizgi üzerinde ilerlemelidir” dedi.

‘İHTİYAÇLAR KARŞILAYAMIYOR’

CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, ülke ekonomisine yönelik, “2021 Türkiye’sinde insanlar, barınma ve beslenme gibi en temel hak ve ihtiyaçların dahi karşılayamaz noktaya geldi. Ev kiralarındaki aşırı artış, her ay faturalara yansıyan zamlar, gıdadaki fahiş fiyatlar, her gün yeniden Cumhuriyet tarihinin rekorunu kıran döviz kurları… Eline ‘iş, aş’ yazıp intihar eden babalar, Valilik önünde bedenini ateşe veren işçiler, market alışverişini dahi yapamayan emekliler, barınamadığı için parkta yatan öğrenciler, yurtdışına gitmek için her şeyi göze alan gelecekten hiç umudu kalmamış okumuş işsiz gençler… Her gün değer kaybeden paramız, gelir dağılımında derinleşen adaletsizlik, işsiz, aşsız kalmış hayatını idame ettiremeyen yurttaşlar… Bir yandan her gün milletin sırtına binen zamları ‘mini mini’ olarak gören, akaryakıtlara zam gelmeden önce yakıt almak için istasyonların önünde oluşan kuyrukları ‘bereket yoğunluğu’ olarak algılayan, ‘midesine kuru ekmek giriyorsa aç değil demek’ diyebilen pişkinler… Diğer taraftan etrafına yuvalanmış bir avuç mutlu yandaş azınlığın daha da zenginleşmesi için devletin bütçesini ayaklarına yorgan eden, devlerin kurumlarını ise nüfuz kullanma alanı haline getiren şaşırmışlar… Bir yandan ekonomik çöküş diğer yandan ahlaki çürüme…” ifadeleriyle tepki gösterdi.

‘ÇOK AZ KALDI’

Bakan ayrıca, “Ekonomik kriz ortamında adalet ve kalkınma iddiasıyla iktidar olan AKP, yaklaşık 20 yıl tek başına iktidarında; siyasette totaliter, adalette otoriter, ekonomide yağmacı talancı, kültürde gerici yobaz hegemonya kurdu. Geriye bıraktığı; yoksul bir ülke, yozlaşmış kurumlar, mutsuz ve umutsuz bir halk… Çok az kaldı. Biraz daha sabredeceğiz. Önümüzdeki ilk seçimde bunları göndereceğiz ve önce nefes alacağız. Sonrası hiç kolay olmayacak, biliyoruz. Bu yağma ve sömürü düzenini değiştirmek, birlikte üretip adil bölüştüğümüz o düzeni kurabilmek için hep birlikte var gücümüzle mücadele etmek zorundayız. Çünkü kurtuluş yok tek başına” diye konuştu.

SQUİD GAME NEDEN GÜNDEM OLDU?

Netflix’in Güney Kore yapımı ‘Squid Game’ isimli dizisi, tüm dünyada yüz milyonlarca kez izlenen en popüler dizilerden biri oldu. Dizide temel olarak; borç batağındaki insanların, ucunda ölüm cezası olan oyunlara katılması anlatılıyor. Dizide bulunan kare, üçgen, daire maskeli silahlı korumalar oynanan bir oyunu temsil ediyor. Oyuncuların bu ölümcül oyunu sonlandırabilmesi için tek kural ise çoğunluğun sağlanabilmesi. 
Haftalık mizah ve karikatür dergisi Uykusuz da Türkiye’de gündem olan bu diziyi geçtiğimiz haftaki kapağında ironik şekilde kullanmış ve “Dilerseniz oy çokluğuyla oyunu sonlandırabilirsiniz” karikatürüyle 1 doların 9 TL’yi aşmasına gönderme yapmıştı. Söz konusu kapak siyasetteki ‘erken seçim’ çağrılarına gönderme olarak da algılanmıştı.

Editör: Haber Merkezi