Bu yıl sözleşmeli model tarım uygulaması nedeniyle, üreticilerle sözleşme imzalayan fabrikaların çeşitli gerekçelerle mal alımını durdurması Bakırçay Havzası domates üreticisini isyan ettirdi. Kınıklı üreticiler ise domatesini tarladan toplamama kararı aldı.

Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) İzmir Şubesi tarafından Kınık’ın Dündarlı köyünde, köy muhtarı Ahmet Kanat’ın domates tarlası önünde yapılan basın açıklamasına CHP İzmir Milletvekili Mahir Polat, Yüksek Ziraat Mühendisi Ferdan Çiftçi, CHP Bergama ve Kınık İlçe Başkanları, Bergama Belediyesi’nin CHP’li meclis üyeleri, İzmir Büyükşehir Belediyesi Bakırçay Yerel Hizmetler Müdürü ve üreticiler katıldı. 

BİR KİLO DOMATES BİR TANE POŞET ALMIYOR

Basın açıklaması öncesi domates üreticileri adına konuşan ve domateslerini tarladan toplamama kararı aldıklarını belirten Dündarlı Muhtarı Ahmet Kanat; “Domates geçen hafta neredeyse 30 kuruştu. Bunun 15 kuruşu toplama maliyeti, geri kalan 15 kuruşu da çiftçiye kalacaktı. Ben şimdiye kadar bu tarlaya 40 bin liraya yakın masraf ettim. Maliyete bakınca işin içinden çıkamadım. Bu sebeple toplamama kararı aldım. Şöyle bir durum var; bugün markete gidiyorsunuz ve size 25 kuruşa poşet satıyorlar, ancak bizim bir kilo domatesimiz bir tane poşet almıyor. İki ton domates sattığımızda bir tane çeyrek altın alamaz hale geldik. Çiftçiyi bu duruma düşürmek kimsenin hakkı da değil, haddi de değil” dedi.

FİYATLAR 30 -35 KURUŞA KADAR DÜŞTÜ

Yapılan basın açıklamasında konuşan ZMO İzmir Şube Başkanı Tevfik Türk ise sözleşmeli tarım modelinin yeterince tartışılmadığını, neredeyse tarımın ve üreticinin tek kurtuluş reçetesi olarak sunulduğunu belirtti. Tevfik Türk konuşmasında, “Son günlerde domateste üretici eline geçen fiyatların, dönem öncesi sözleşmeyle belirlenen fiyatların ve maliyetlerin altına düşmesi ilişkinin hiç de bir kazan-kazan ilişkisi olmadığını göstermiştir. Üretim maliyetlerinin ortalama 45 kuruş olduğu, dönem öncesinde 55 kuruştan sözleşmelerin yapıldığı ortamda üretici eline geçen fiyatların 30 -35 kuruşa kadar düştüğü dile getirilmektedir” dedi.

ÇİFTÇİ KENDİ TARLASINDA HER TÜRLÜ GÜVENCEDEN YOKSUN İŞÇİYE DÖNÜŞTÜ

Türk ayrıca; “Geçmiş yıllara göre kamu eliyle fiyat müdahaleleri ve destekleme alımları büyük oranda azaldı. Buna bağlı olarak piyasaya bağlı belirsizliklerin arttığı bir ortamda, kendi ürününü işleme ve pazarlama imkânı bulamayan çiftçiler için sözleşmeli tarım modeliyle üretim yapmak söz konusu belirsizlikleri en aza indirmek adına bir seçenek haline gelmiştir. Bu yönüyle sözleşmeli tarım tabiri yerindeyse çiftçilere ölümü gösterip sıtmaya razı etmenin bir aracı haline dönüşmüştü. Günümüzde sözleşmeli tarım; sanayici açısından istediği zamanda, istediği kalitede, istediği fiyattan hammaddeye ulaşmanın en etkili yolu olarak görülürken; çiftçi açısından pazarı garantilemenin ve kimi zaman girdi temin etmenin en kolay yolu olarak tarif edilmekte ve bir kazan-kazan ilişkisine vurgu yapılmaktadır. Böylesi eşitsiz bir yapıda gerçekleştirilen sözleşmeli tarım; firmaların arazi için herhangi bir ödeme yapmadan, işçi istihdam etmeden, doğa kaynaklı risk ve belirsizlikler ile iş kazalarını doğuracaktır. Sorumluluğu çiftçiye transfer ederek, düşük maliyetlerle istediği en iyi hammaddeye ulaşmaya çalıştığı; çiftçinin ise bir anlamda kendi tarlasında her türlü güvenceden yoksun işçiye dönüştüğü bir hal almıştır" sözlerine yer verdi.

ÜRETEN VE TARIM KESİMİNİN KALKINDIĞI BİR TÜRKİYE ÖZLEMİMİZ VAR

Domates üretimindeki sorunların dile getirildiği eylemde konuşan CHP İzmir İl Milletvekili Mahir Polat ise "Virüs vuruyor, pandemi vuruyor, hastalık vuruyor. Sözleşmeli üretim yapan firmalar vuruyor. Üstüne üstük çiftçiyi birde AKP politikaları vuruyor. Bundan hep birlikte kurtulmamız gerekiyor. Üreten ve tarım kesiminin kalkındığı bir Türkiye özlemimiz var. Çiftçi kalkınmadan Türkiye’nin kalkınamayacağını söylemek zorundayız” dedi.

KAYNAK: AJANS BAKIRÇAY

Editör: Haber Merkezi