Hayvan kesimlerinin ardından sektörde süt yetmezliği yaşanacağına vurgu yapan Eskiyörük şunları söyledi;

“Böyle giderse yakın gelecekte sütün litresi 3 TL bile olsa sanayici süt bulamayacak. Bu kısır döngü uzun yıllardır birçok kez yaşanıyor. En ağırı 2008 yılında yaşanmıştı. Sütün litresi 40 kuruş, yemin kilogramı 58 kuruş olunca yüz binlerce ineğimiz kesime gitmişti. Seyirci kalınmasının sonucu açığın ithalatla kapatılmak zorunda kalınarak Milli Ekonominin 3 Milyar dolar kaybına neden olmuştu.

Çözüm olarak şunu iyi bilmeliyiz ki; üreticiyi kurtarmadan tüketiciyi kurtaramayız. Şuan tablo iyi değil. Bu şartlarda üreticinin üretimi devam ettirmesi mümkün değil. Üreticiye süt primleri hemen ödenerek bir can suyu verilip yaşaması sağlanmalıdır. Seyirci kalınırsa yarın geç olacaktır”

Maliyet artışlarının üreticiyi zor duruma düşürdüğünü ifade eden Eskiyörük; “2020’de yaşanan talihsizliklerin bedelini üreticiye ödettirmek büyük haksızlıktır. Döviz artışının yansıması olarak girdi maliyetlerinin yüzde 40 dolayında artmasına ve ürün fiyatının sabit kalmasına seyirci kalamayız. Üretimin devamlılığı için olması gereken 1,3 süt-yem paritesinin sağlanmasında sütün litresinde 45 kuruşluk bir açık oluştu. Bu fark fiyat artışıyla sağlanması yerine destekleme primi olarak verilmesi en doğru seçenektir. Bakanlığımız bu konuda doğru bir karar aldı. Üreticilerin tek istediği bu primlerin hemen ödenmesidir. Çünkü üretici ineklerine yem alamaz duruma gelmiştir.

Yaşanan bu olumsuzlukların uzun vadeli çözümü ise ithalat politikasından vaz geçip yerli üretime önem vermektir. Yurt dışından aldığımız buğday ile insanlarımızı, yine yurtdışından aldığımız soya ile hayvanlarımızı doyurmanın kayıplarını ve riskini görmemiz gerekiyor. Elimizde insanlarımızı ve tüm canlılarımızı doyuracak boyutta Anadolu toprakları varken dışa bağımlılık Türkiye’ye yakışmıyor. Yarın çok geç olmadan derhal önlem almalıyız” dedi.

Editör: Haber Merkezi