Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde CHP Parti Meclisi Üyesi ve  İzmir Milletvekili Doç. Dr. Selin Sayek Böke, “OVP’ye göre bu yılki bütçe açığının 61 milyar TL’ye ulaşacağı öngörülüyor. Bu açığı karşılayacak olan Hazine borçlanma tutarının, yukarıda ifade edilen bu makroekonomik öngörülerle uyum olması beklenirken, Hazine nakit gerçekleşme rakamları, ilginç ve pek sık rastlanmayan bir durumu ortaya çıkarıyor. Hazine’nin 9 aylık nakit açığı 40 milyar TL olmasına rağmen, yaptığı net borçlanma bunun çok üzerine çıkarak, 67 milyar TL’ye ulaşmış durumda. Bu borçlanma miktarı nakit açığın 1.5 katından fazla. Hazine’nin kasasında yani Merkez Bankası’ndaki mevduat hesabında, Ekim itibariyle fazladan tam 45 milyar TL nakit birikti. Özetle Hazine, ekonomide, faiz yükü başta olmak üzere yaratılacak bir çok maliyeti göze alarak, ihtiyaç olmamasına rağmen, fazladan borçlanmayla nakit fazlası oluşturup, Merkez Bankası’nda hesabında bekletmektedir” dedi.  

Öte yandan, aynı süreçte Merkez Bankası’nın da uzun yıllardır sürdürdüğü rezerv politikasını Mayıs 2017 tarihinden itibaren aniden ve sesiz sedasız değiştirdiğine dikkat çeken Böke, “TCMB rezervleri içindeki altın rezervlerinin payını birden bire artırmaya başlamıştır. Mayıs ayından bu yana, büyük bölümü dolar olan döviz cinsi rezervlerini altına çevirmiştir. Son rakamlara göre TCMB net döviz varlıkları içinde altının payı yüzde 14’ten yüzde 20’ye çıkmış durumdadır” dedi.

Aynı süreçte yaşanan her iki gelişme birlikte düşünüldüğünde çok kritik soruların gündeme geldiğini belirten Böke, “Hazine Müsteşarlığı, neden ekonomik gereklilikler açısından ihtiyaç duyulanın çok üstünde bir borçlanma yapmaya gerek duymuş ve fazladan borçlanmanın maliyetlerini de üstlenerek, nakit fazlası oluşturmuştur?” diye sordu. TCMB rezervlerinin de bir yandan, “MB mülkiyetindeki altına” çevrilmesinin gerekçesini de soran Böke, “Uzun yıllardır süren rezerv politikasının ani bir kararla ve sessiz sedasız değiştirilmesine ve altın rezervlerinin Mayıs ayından itibaren birden bire artırılmaya başlamasına neden gerek duyulmuştur?” dedi.

“Yakın vadede, enflasyonun, Türkiye ülke risk priminin veya faizlerin ani ve çok yüksek bir oranla artmasını mı bekliyorsunuz?” diye soran Böke, “İki gelişme bir arada izlendiğinde, Hükümet olarak, kimsenin bilmediği olağanüstü bir olumsuz gelişmeye dair bir beklentiniz ve endişeniz mi var? Kimsenin bilmediği neyi biliyorsunuz? Türkiye ekonomisinin başına geleceğini öngördüğünüz bir soruna karşı hazırlık mı yapıyorsunuz?” dedi.

Editör: Haber Merkezi