NİL KAHRAMANOĞLU/ İZ GAZETE- Ekonominin yıllardır kötü yönetildiğini söyleyen Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı ve Yüksek Ziraat Mühendisi Ferdan Çiftçi, dolar ve eurodaki durdurulamaz artış her alanı olduğu gibi gıda ve tarımsal üretimi de etkilediğini ifade etti.

Çiftçi, “Ekonomik hayatımız felç olmuş durumda. Şu an yaşamış olduklarımız da ülkenin kötü yönetiminin getirmiş olduğu sonuçlarını yaşıyoruz.  Kesintisiz bir iktidar var ve bu iktidarın uyguladığı politikaların sonucudur bu. Olaya bütün olarak bakmak gerekiyor. Geldiğimiz süreçte tüm uyarılara rağmen demokratik açıdan da zorda. Bunun yansıması olan ekonomik açıdan da çok günlerden geçiyoruz. Üstüne bir de pandemi koşulları ve küresel iklim değişikliğinin getirdiği etkilerle beraber daha fazla etkilendik” dedi.

‘DEMOKRASİ YOKSA…’

Hukuk ve demokraside yaşanan sıkıntıların hayatın her alanını etkilediğini dile getiren Çiftçi, “Çünkü bir ülkede demokrasi, hukuk yoksa orada ne ekonomik hayatın gelişmesinden ne insan haklarından ne de hak mücadelelerinden bahsedebiliriz. Ekmeğin fiyatını da talep etmekte zorlanırız. Ücretimizin yükseltilmesi için mücadele ederken de zorlanırız. Bu koşullar olmadığı için aynı zamanda ülkede yatırım ortamı da iyi değil demektir. Bu durumdan en fazla dar gelirliler, yoksulun en alt kesimleri etkileniyor. Aynı zamanda yatırımcılar da etkileniyor. Bu etkileşim tabandan yukarıya doğru büyüdü” açıklamasında bulundu.

‘ÇİFTÇİ 20 YILDIR ÜRETEMİYOR’

Çiftçinin üretim yapamaz hâle geleceğini belirten Çiftçi, “Dolar, euro, altın fiyatları yani ekonominin göstergeleri ayrıca hayatımızın her alanını etkileyen akaryakıt ve enerji fiyatlarını bir arada düşündüğümüzde üretmek, yatırım yapmak zorlaşıyor. Üretim yapmak dediğinizde akla tabii ki gıda üretimi, tarımsal üretim geliyor. Çiftçi zaten 20 yıldır üretmekte zorlanıyor. Çiftçi, 3 milyon 200 bin hektar alanda üretmekten vazgeçmiş. Bıçak kemiğe dayanmış durumda. Duvara toslamak üzereyiz.  Çiftçi iyice üretim yapamaz hâle gelecek, bu da toplumun diğer kesimlerine gıda fiyatlarında durdurulamaz bir yükseliş olarak dönecek. Bu da mutfaktaki yangını daha da büyütecek” şeklinde konuştu.

ÖNERİLERİ SIRALADI

“Kurtuluş yolu var mı?” diye sorduğumuzda acil çözüm önerilerini sıralayan Çiftçi, şöyle konuştu:

“Acilen yapmamız gereken çiftçinin üzerindeki girdi maliyetlerini düşürmek. Bu yükü azaltmamamız gerekiyor. KDV’leri azaltırken ciddi oranda destekleme de yapmak gerekiyor. Hem miktar hem de nitelik olarak arttırılmalı. Akaryakıt fiyatları 8 buçuk lirayı buldu. Gübre fiyatları bir yılda yüzde 280 artış gösterdi. Dap gübresinin fiyatı 8 bin 500 liraları buldum durumda. Bitkisel üretimdeki yükselişe bağlı olarak hayvansal üretim de etkileniyor. Çünkü orada da yem fiyatları ve kaba yem maliyetlerinin artması nedeniyle hayvan yetiştiricileri çok zor durumda. Süt fiyatlarında ne yazık ki gerekli düzenlemeler yapılmıyor. Üreticileri bir kısmı hayvanlarını kesim gönderiyor, bir kısmı da göndermemek için zorlanıyor. Üretici sütü azaltma pahasına hayvanın yemini azaltarak üretimi sürdürmeye çalıyor. O nedenle durum aslında çok ciddi. İthalata dayalı politikalardan vazgeçilmeli. Tarım alanlarımızı, meralarımızı gözümüz gibi korumamız gerekiyor. Sulama yatırımları da çok önemli. Çünkü tüm bu koşulların yanında küresel iklim değişikliğine bağlı nedenler yüzünden su sorunumuz var. Bunun yanında zamansız aşırı yağış, don gibi etkenlerle zarar görüyorlar. Bunların tazminlerindeki sorunları da gidermeli. Ödemelerin, desteklerin arttırılması gerekiyor. Daha birçok şeyi sıralayabiliriz ama acilen yapılması gerekenler bunlar. Tohumumuza, havyan ırklarımıza sahip çıkmak, ıslahlarını gerçekleştirmek, bunların hepsini bütüncül bir politikayla gerçekleştirirsek bir çıkış bulabiliriz. Yoksa günü kurtaracak önlemlerle bunu yapamayız. Ayrıca üreticinin tarlasıyla tüketicinin sofrası arasındaki mesafenin kısaltılması gerekiyor. Kooperatiflerin üretim ve tüketim kooperatiflerinin yer alması gerekiyor. Demokratik kooperatifçiliğin de desteklenmesi gerektiğinin altını çizmek istiyorum.”

MENEMEN YEMEK BİLE LÜKS OLDU

Menemen yaz yemeği, şu an domatesin zamanı değil ama baktığımızda en ulaşılabilir, her evde olan gıda maddelerinden yapılan bir yemek olduğu için akla ilk gelenlerden. Hem kolay hem de ekonomik olmasıyla bilinen menemeni yapmak da artık neredeyse imkânsız hâle geldi. Gıda fiyatlarındaki artış cep yakıyor. Ferdan Çiftçi de mutfaktaki yangını menemen tarifi vererek anlattı.

Hem yoksul hem zengin hem de öğrenci sofralarının vazgeçilmez yemeği olan menemenin bile bütçeleri zorladığını söyleyen Çiftçi, tarım ürünlerinin tarladan başlayan ve sofraya kadar katlanarak artan yolculuğunun çok ciddi rakamlara ulaştığını kalem kalem anlattı ve şunları söyledi:

“Menemen için neye ihtiyacımız var; domates, yumurta, yeşil biber ve soğan. Kimi soğanlı kimi soğansız sever ama biz o konuya hiç girmeyelim. Dört kişilik ailenin bir öğününü düşündüğümüzde; kişi başı 2 yumurtadan 8 yumurta gerekir. 1 liradan 8 lira eder. Domates de 6 ila 12 lira arasında satılıyor. Bir kilo domates için ortalama 7 lira gerekli. 200 gram yeşil biber de ortalama 4 lira eder. Soğanın kilosu da neredeyse 3 liradan satılıyor. 1 lira da soğan için ayırmamız gerekiyor. Yağı ve yakıtını da eklediğimizde 22-23 liralık bir maliyet çıkıyor. Bu saydığımız rakamlar pazar fiyatları yani en uygun halkın ulaşabileceği rakamlar. Markete geldiğimizde bu fiyatları iki ile çarpmak gerekiyor. Yoksul halk için ciddi bir ücret. Çünkü sadece bir öğünün maliyeti bu. 3 öğünle çarptığımızda aylık en az 2 bin liralık mutfak masrafı çıkıyor.”

Editör: Haber Merkezi