Gizem TABAN/İZ GAZETE- Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını insan yaşamını sağlık, ekonomi, psikolojik ve sosyal açıdan olumsuz yönde etkilerken eğitim ve öğretimde de enkaz yarattı. Salgın kapsamında alınan tedbirler doğrultusunda okulların kapatılması ve uzaktan eğitim sürecine geçilmesi birçok sorunu da beraberinde getirdi. Öğrenci Veli Derneği (Veli-Der) İzmir Şube Başkanı Öğretmen Turan Özüçelik, okulların kapatılmasının ve uzaktan eğitimin yarattığı olumsuz etkileri İz Gazete’ye anlattı. Bu süreçte öğrencilerin internet ve cihaz sıkıntısından dolayı uzaktan eğitime erişimde sorun yaşadığını belirten Veli-Der İzmir Şube Başkanı Özüçelik, okulların kapatılmasını öğrencilerde telafisi mümkün olmayan tahribatlar yarattığını söyledi. Okulların salgın koşullarını uyumlu hale getirilerek ivedilikle açılması gerektiğinin altını çizen Özüçelik, okulların kapatılmasının erken yaş evliliklerini tetiklediğini de söyledi. Öğrencilerin ciddi bir eğitim kaybına uğradığını ifade eden Özüçelik, sınavların da ertelenerek proje odaklı bir sistem uygulanması gerektiğini kaydetti.

‘SOSYAL ENKAZ YARATTI’
Okulların kapatılmasının toplumda sosyal bir enkaz yarattığını dile getiren Veli-Der İzmir Şube Başkanı Turan Özüçelik, “Okulların ve eğitimin toplumda çok ciddi bir sosyal rol oynadığı gözden uzak tutuluyor. Okullar, hem çocuğun çok ciddi bir şekilde zamanının geçirdiği sosyal bir mekan olarak görülüyordu hem de çocuğun akran grubuyla iletişimini sağlaması ve bireysel psikolojisinde olumlu etkileri kazandığı bir mekan olarak işlev görüyordu. Tüm bunların ortadan kalkması gibi bir süreç yaşandı. Bu bir sosyal enkaz yarattı. Gelinen aşamada tüm dünyada pandemi koşullarında olsa dahi okulların kapatılması en son düşünülmesi gereken şey olması gerekirken maalesef ilk önce okullar kapandı” dedi.

‘TAHRİBATA NEDEN OLDU’
Pandeminin hem sağlık sorunu hem de eğitim hakkı sorunu haline geldiğini söyleyen Özüçelik, “Bu küresel salgın birçok alanda yıkımlar yarattı. Sadece sağlık açısından değil eğitim açısından da telafisi mümkün olmayan birtakım zarar ve tahribat yarattı. Eğitimde aslolan yüz yüze eğitimdir. Çünkü okulda yüz yüze yapılan eğitimde sadece bir müfredatın öğretmenler tarafından çocuklara aktarılması yaşanmaz, aynı zamanda çok ciddi bir sosyalleşme ortamıdır. Şu an görüyoruz ki; çocuklarımız, nasıl telafi edileceğini öngöremediğimiz ağır sosyo-psikolojik problemler yaşıyor” ifadelerini kullandı. 

‘ERKEN YAŞTA EVLİLİĞE ZORLANIYOR’
Birçok çocuğun okuldan ve eğitimden kalıcı bir kopuş sürecine girdiğinin altını çizen Özüçelik, “Bir kısmı ebeveynlerinin işsiz kalması nedeniyle aile ekonomisine katkı sağlamak amacıyla çalışma sürecine dahil oldu. Bir kısmı tamamen okuldan alındı, uzaklaştırıldı. Özellikle bu süreçte ortaöğretim ve lise çağındaki çocukların nasılsa okullar kapalı denilerek okuldan alınıp çok erken yaşta evlilik yaşantısına zorlandığına tanık oluyoruz.  Ayrıca bu dönemde aile içi sorunların ve şiddetin artığını da görüyoruz” diye konuştu. 

‘OKULLAR AÇILSIN’
Okulların salgın koşullarına uygun hale getirilerek ivedilikle açılması gerektiğinin altını çizen Özüçelik, bu konuda gereken düzenlemelerin yapılmadığını belirtti. Özüçelik, “Türk Tabipler Birliği geçtiğimiz günlerde bir rapor yayımladı ve özellikle okul öncesi, ilkokul ve öğrenme güçlüğü yaşayan çocuklarımızın eğitim-öğretim gördüğü kurumların acilen açılması -gerektiğine yönelik bir öneri sundu. Biz de bu öneriyi destekliyoruz. Baştan beri söylüyoruz; okulların pandemi koşullarına hazır hale getirilmesi gerekiyor. Ama okullar açık iken, yüz yüze eğitim yapılıyorken hangi konular, hangi üniteler hangi yoğunlukta işleniyorsa uzaktan eğitim de hiçbir değişiklik yapılmadan aynı müfredat uygulandı. Salgın, eğitim açısından sadece ‘okullara gidilmemesi’ olarak değerlendirildi. Oysa salgın koşullarında yeni bir organizasyon ve düzenleme gerekiyordu ama bunlar yapılmadı. Okulların olası bir açılma durumunda öğretmenler açısından ek kontenjan, öğrenci kontenjanlarının seyreltilmesi, müfredatın seyreltilmesi, eğitime ek bütçe açılması gibi şeyler yapılmadı. Sanki eğitim hakkı ve sağlık hakkı birbirinin yerine ikame edebilecek olgularmış gibi gündeme getirildi. Şu an Türkiye’de yaklaşık 20 milyon ilk ve ortaöğretim öğrencisi var, yüksek öğretimi de sayınca yaklaşık 27 milyon öğrenci var.  Bu çocukların her birinin annesi ve babası olduğunu da varsayarsak yaklaşık 60 küsur milyon insanı ilgilendiren kurumsal bir organizasyondan söz ediyoruz. Eğitim ailesi bu ülkenin nüfus açısından en kalabalık ailesidir.  Bu kadar insanın mağdur edileceği göz önünde bulundurulmadı. Bir an önce okulların salgın koşullarına hazır hale getirilerek açılması, ek öğretmenlerin atanması, eğitime ek bütçe ayrılması ve müfredatın seyreltilmesi gerekiyor.” açıklamalarında bulunmadı. 

AŞI VURGUSU
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, ‘Turistin görebileceği herkesi aşılayacağız’ açıklamasını hatırlatan Özüçelik, “Aylardır öğretmenlerin aşılanmada öncelikli gruba alınmasını talep ediyoruz. Turistin görebileceği herkesin aşılanacağına yönelik bir söylem var. Biz, öğrencinin göreceği her eğitim çalışanının aşılanmasına yönelik bir söylem beklerdik. Ama öyle anlaşılıyor ki; ülkenin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar gibi bir gerekçeye sığınılarak sosyal yönden önem taşıyan bütün öncelikli gruplar adeta görmezden geliniyor” dedi.

‘SINAVLAR ERTELENMELİ’
Öğrencilerin ciddi bir eğitim kaybına uğradığını belirten Özüçelik, “Bir de sınav konusu var. Eğitim uzaktan yapılıyor, sınavlar yüz yüze yapılıyor. Bu süreçte çocukların neredeyse 3’te 1’i uzaktan eğitime erişemediler. İnternet alt yapısının yetersizliği ve yokluğu, internete bağlanacak tablet, bilgisayar gibi cihazların eksikliği ya da yoksunluğu nedeniyle çocukların çok önemli bir kısmı uzaktan eğitime katılamadı. Bu süreçte hem öğrencilere hem öğretmenlere cihaz ve ücretsiz internet desteği sağlanması gerekiyordu. Bu destekler gereken etkinlikte yapılmadı. Çocuklarımız ciddi bir eğitim kaybına uğradı. Bu dönem sınavlar ertelenmeli. Sınavlar tamamen proje odaklı ölçme ve değerlendirme sistemiyle olmalı” diye konuştu.

Editör: Haber Merkezi