GÜLSEN CANDEMİR / İZ GAZETE -Türkiye’de eğitim öğretim dönemi yine sorunlarla başladı. Okulsuz köyler, öğrencisiz devasa imam hatip okulları, kütüphanesiz okullar, kütüphane görevlisi olmayan kütüphaneler, eğitimdeki sorunlardan sadece bir kaçı. Eğitim kalitesinin düştüğü, öğrencilerin okuduğunu anlamadığının ortaya çıktığı bu günlerde, okullardaki kütüphaneleri Okul Kütüphanecileri Derneği Başkanı Aydın İleri ile konuştuk. Türk Kütüphaneciler Derneği Genel Başkan Yardımcısı ve aynı zamanda Bergama Belediyesi’nde Bergama Araştırmaları Kütüphanesi Kütüphane Sorumlusu olan İleri, eğitimde kitabın ve kütüphanelerin önemine değinirken Milli Eğitim Bakanlığı’nın görevlerini de hatırlattı.

Bu hafta okullar yeniden açıldı, okullardaki kütüphaneler ne durumda, çocuklar istedikleri zaman kitaba erişebiliyor mu?

Türkiye’de okul kütüphanelerinin sayısı, niteliği ve görevli çalıştırılmaması eğitim sistemimizin önemli sorunlarından ne yazık ki. Okul öncesinden yüksek öğretime kadar geçen sürede belki de milyonlarca öğrenci kütüphane hizmetinden yararlanamadan eğitim hayatını bitiriyor. Bunu verilerle anlatırsak belki daha iyi anlaşılır. Millî Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) 2017-18 eğitim öğretim yılı verilerine göre Türkiye’de okul öncesinden üniversiteye kadar 65 bin 568 okul bulunuyor. TÜİK’in 2018 yılı verine göre ise örgün ve yaygın eğitimde kütüphanelerin sayısı 29 bin 690. Bu verilere göre Türkiye’deki eğitim kurumlarının yüzde 55’inde kütüphane yok.

Peki, var olan kütüphanelerin durumu nasıl?

Kütüphanelerin taşıması gereken standartlara ve donanıma göre bakacak olursak bu oranın daha da düşebileceğini söylemek mümkün. Bakanlığın personel kadrosunda “kütüphaneci” sayısı hala ‘sıfır’. MEB’in ‘öğrencilerin okullarda bilgiyi sevme, öğrenme ve dinlenme etkinliklerine imkân veren sosyal etkinlik alanı’ olarak tanımladığı Z-Kütüphanelerin sayısı da bin 480. Z-Kütüphanelerde bile kütüphaneci veya kütüphane görevlisi yok. Bir oda, kitaplar, raf, masa, sandalyeler ve bilgisayarlar tek başına bir anlam ifade etmiyor. Bütün organizasyonu yapan bu alana ruh ve anlam katan kütüphanecidir. Okullarda kütüphane fiziksel mekânları yetersiz, kitap ve kitap dışı koleksiyon nitelik sorunu var, kütüphaneler kütüphanecisiz. Kütüphaneler, bilimsel ilkelerden uzak, plansız, kuruldukları için verimli ve sürdürülebilir olmuyorlar. Çocuk hakları beyannamelerinde, sözleşmelerinde geçen; çocuğun bilimsel ve edebi bilgiye ücretsiz erişim hakkı da engellenmiş oluyor.

Kütüphaneye ulaşamayan çocukların daha donanımsız olması tesadüf değil o zaman

Eğitimde kütüphane hizmetiyle tanışan çocukların estetik, sanatsal, edebi ve bilimsel bilgi dünyasının pozitif yönde etkilendiği, ders ve sınav başarısının arttığı yapılan birçok bilimsel çalışma ile kanıtlanmıştır. Okullarında kütüphane ve kitapla eğitim yaşamını sürdüren çocuklarla, hiç kütüphane kullanmayan, okuma ve araştırma kültüründen mahrum olan çocukların kişisel gelişimi ve okul başarısı aynı olmuyor elbette. Millî Eğitim Bakanlığı bu eşitsizliği ortadan kaldırmakla yükümlüdür ancak rakamlar ortada ne yazık ki.

Kitapsız büyütülen bir nesil yetişiyor diyebilir miyiz?

Öğrencilerin fen, matematik ve okuma alanında becerilerini ölçen PISA 2015’e (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) göre, Türkiye’den katılan öğrencilerin neredeyse yarısı okuma alanında okuduğunu anlamakta zorluk çekiyor. Okumayan, okumayı alışkanlığa ve kültüre dönüştürmeyen çocukların okuduğunu anlamaması normal. Test kitapları kadar edebiyat eserlerine de çocukları yönlendirmeliyiz. Bunun temel başlangıcı da nitelikli okul kütüphanelerinden geçiyor. Eğitim müfredatını destekleyen, öğrencinin, öğretmenin edebi ve bilimsel kaynaklara basılı ve dijital olarak eşit ve parasız erişebilecekleri, uzman kütüphaneci personelin hizmet sunduğu kütüphaneler, bilgi ve belge merkezleri tüm öğrencilerin, eğitimcilerin hakkı. Öğrenciler kadar eğitimciler içinde önemli olan okul kütüphaneleri, onların mesleki gelişimlerini destekleyerek eğitimin kalitesini de artıracaktır.

“Eğer çocuk kitap okumuyorsa emin olun LGS'de de başarısız olacak. Şimdiki LGS'nin en büyük ölçütü kitap okuyup, okumamaktır.” Diyen Bakan Selçuk’un açıklaması için ne dersiniz?

Kitabın ve okumanın önemine değinen bakan, Milli Eğitim Bakanlığının en yetkilisi olarak neden çocukları kitapla ve kütüphanelerle buluşturacak okul kütüphanelerini kurmuyor. Okul Kütüphanecilerini işe almıyor. Binlerce kütüphaneci/Bilgi ve Belge Yönetim Bölümü mezunu işsiz, iş arıyor. Milli Eğitim Bakanlığında ‘Kütüphaneci’ kadrosu bile yok. Kütüphaneci ünvanı ile çalışan sayısı sıfır.

Editör: Haber Merkezi