Cihan Başakçıoğlu -İzmir'de 1997 yılında gözaltına alınan ve 20 gün sonra Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi tuvaletinde asılı halde bulunan Ali Serkan Eroğlu cinayeti halen aydınlatılmadı. Türkiye'nin karanlık yılları olan 1990'lı yıllardan bu güne binlerce faili meçhul cinayet yaşandı. Failleri bilinse de yakalanmayan, yakalansa da cezalandırılmayan bu cinayetlerin en dikkat çekici olanlarından biri de, 19 yaşında bir üniversite öğrencisi olan Ali Serkan Eroğlu'nun cinayeti. 23 Mayıs 1978’te İzmir’in Tire ilçesinde dünyaya gelen ve ilk ve orta öğretimin ardından Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümünü kazanan Eroğlu, tiyatro ve müzik gibi sanat dallarıyla ilgileniyordu. Okulda Duvara Karşı Tiyatro Topluluğu'nda yer alan Eroğlu, diğer yandan da Kaldıraç Dergisi okuruydu.

'BAŞIMA BİRŞEY GELİRSE SORUMLUSU TEM POLİSLERİDİR'

Eroğlu, Gazetecilik Bölümü 2. Sınıf öğrencisiyken 27 Kasım 1997 tarihinde Karşıyaka Vapur iskelesi önünde sivil polislerce gözaltına alınarak İzmir Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne götürüldü. Burada işkenceye maruz kalan, polislerce ajanlık ve muhbirlik teklif edilen Eroğlu, tüm baskı ve tehditlere rağmen polisin bu teklifini reddetti. Serbest bırakıldıktan sonra İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na dilekçe veren Eroğlu, kaçırılarak işkenceye maruz kaldığını ve tehdit edildiğini belirterek, “Başıma bir şey gelirse, sorumlusu Terörle Mücadele Şubesi’ne bağlı polislerdir” diye suç duyurusunda bulunuyor.

OKUL TUVALETİNDE ASILI HALDE BULUNDU

Serbest bırakıldıktan 20 gün sonra 23 Aralık 1997 günü dersten çıktıktan sonra Eroğlu'nu bir daha gören olmadı. 24 Aralık günü ise Eroğlu'nun Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi tuvaletinde temizlik görevlileri tarafından asılı halde cesedi bulundu. İlk tespitler Eroğlu'nun 24 saat önce yaşamını yitirdiğine işaret ederken, Eroğlu'na yapılan ilk otopside “Kesici ve delici alet yarası yoktur. Ası sonucu asfiksiden (oksijen yetersizliği nedeniyle boğulma) öldüğü anlaşılmıştır” denildi.

İKİNCİ OTOPSİ RAPORU CİNAYETİ ORTAYA ÇIKARDI

Abla Dr. Aylin Eroğlu’nun soruşturmayı yürüten savcıya ısrarı üzerine Eroğlu'ndan alınan kan örnekleri İstanbul Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. Alınan kan örneğini inceleyen İstanbul Adli Tıp Kurumu'nun 20 Mart 1998 tarihli raporuna göre kanında bir insanı bayıltacak miktar olan 7 mg/dl'nin üzerinde kloroform ve etanol bulunmuştu. Rapora göre asılma olayı, kloroform koklatılarak bayıltılmasından sonra gerçekleşmişti.

24 SAAT BOYUNCA TUVALETTE ASILI ANCAK GÖREN YOK!

Diğer yandan 24 saat boyunca tuvalette asılı kaldığı iddia edilen Eroğlu'nun cenazesinin bir gün boyunca kimse tarafından görülmemesi, akşam saatlerinde temizlik görevlileri tarafından bulunmuş olması da dikkat çekiyor. Bornova Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan "Olay Yeri Keşif ve Ölü Muayene Tutanağı"na göre ise asılı halde bulunan Eroğlu'nun bir ayağı klozet kapağı üzerinde basılı halde. Yine raporda Eroğlu'nun kesici aletle kesilen çantasının kol askısı ile kendini astığı belirtilirken, cesedin üzerinde herhangi bir kesici alete rastlanmaması dikkat çekiyor.

Raporda, "4 numarının bulunduğu tuvaletin giriş kaısından sonra kapı arkasında maktüle ait olduğu belirtilen bezden yapılma bir adet sırt çantası ile haki renkte bir montunun bulunduğu tuvalet girişine göre sağ tarafta lavobolardan sonra 3 tane tuvaletin bulunduğu, maktulün ikinci tuvalette tuvat üzerinden geçen su borusuna bağlanan muhtemelen sırt çantasından ayrılan kolluk kısmı ile su borusuna bağlı vaziyette ve maktülün yüzü tuvalet girişine doğru dönük, sol ayağı tuvalet kapağı üzerinde sağ ayağı klozet kapağı yanında sarkık vaziyette sol ayağı klozet kapağına basılmış vaziyette bulunduğu klozet yüksekliğinin klozet kapağına basılmış vaziyette bulunduğu" deniliyor.

DOSYAYI KAPATAN EMNİYET MÜDÜRÜ NESİM MALKİ CİNAYETİNDE SANIK!

Eroğlu'nun katledilmesinin ardından ölü bulunduğu tuvalette Savcı İskender Kutlu tarafından herhangi bir parmak izi incelemesi yaptırılmazken, dönemin İzmir Emniyet Müdürü Ahmet Demir daha soruşturma sonuçlanmadan ve deliller tam anlamıyla toplanmadan "intihar" diyerek dosyayı kapattı. Emniyet müdürü Demir, olaydan 1 yıl sonra 1998 yılında Musevi işadamı Nesim Malki cinayetinde olayı örtbas ettiği ve mafya lideri Alattin Çakıcı'nın Fransa'da tutuklanmasının ardından katil zanlısı Erol Evcil'e yardım ettiği gerekçesiyle açığa alındı.

ZAMAN AŞIMINA 1 YIL KALDI

Raporların ve çarpık delillerin ardından Eroğlu ailesi diğer tüm faili meçhullerin aileleri gibi Cumhuriyet Savcılığı'na başvurdu. Cinayeti kanıtlayan raporlar da dava dosyasında yer alırken, savcılık “tanık bulunamadığı” gerekçesiyle dosyayı kolluk birimlerine geri gönderdi. Dosyanın zaman aşımına uğramasına ise 1 yıl gibi kısa bir zaman kalırken, soruşturma sonuçlanmadığı takdirde tüm faili meçhul cinayetlerde olduğu gibi Ali Serkan Eroğlu cinayeti de Türkiye tarihinde bir cezasızlık örneği olarak yerini alacak.

'SERKAN HAYATTAN KORKAKÇA KOPARILDI'

O dönem Duvara Karşı Tiyatro Topluluğu'ndan arkadaşı Cihan Taylan Aktan, Eroğlu'nu şu sözlerle anlattı; "Çok çalışan bir insan olarak çok okur, çok sorar ve çok merak ederdi. Çok yönlü bir insandı. Müziğe hayrandı, gitar çalardı, oyun okur oyun oynardı. Şiir yazardı. Serkan bence önemli bir yazar adayıydı. Ortalama değerlerin hakim olduğu bu dünyada ortalamanın üstünde değerleri arayan oluşturmaya çalışan üreten insanların engellenmesi yok edilmeye çalışılması da ortalamanın hakimiyetinin devamı için gerekli kılındı ve Serkan'ın hayatı, hikayesi korkakça koparıldı..."

Dihaber

Editör: Haber Merkezi