İKÇÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Malas, İzmir genelinde yaptırdıkları 'Beden bağışı(kadavra) farkındalığı' anketinin çarpıcı sonuçlarını da kamuoyuyla paylaştı. Farklı yaş, cinsiyet, öğrenim durumu, medeni hali ve mesleklerden oluşan kişilere bağış ile ilgili sorular yönelttiklerini aktaran Prof. Dr. Malas, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, "Kadavra bağışı dinen caizdir, hiçbir sakıncası yoktur" fetvasına karşı yüzde 11'lik kesimin dini açıdan uygun görmediğini, yüzde 45'inin ise bağış konusunda kararsız kaldığını vurguladı.

Ankete katılanların hiçbirinin bağışta bulunmadığını öldükten sonra da bedenini kadavra olarak bağışlamak istemeyenlerin oranının yüzde 54 olduğunu söyleyen Prof. Dr. Malas, "Ailenizden birisi kadavra bağışı yapsa tepkiniz ne olurdu' sorusuna; yüzde 33 oranında 'karşı çıkarım' cevabını aldıklarını belirtti. 'Kadavrasız tıp eğitiminin mümkün olabildiğini düşünüyor musunuz' sorusuna, yüzde 70 'hayır, mümkün değil' denmesine rağmen; bu tespitin bağış noktasında çeliştiğini kaydeden Prof.Dr.Malas, şunları söyledi: "Bu yüzden maalesef ithal kadavraya muhtacız. Organların nerede olduğunu sadece maket ve resimlerden görmüş bir hekim yeterli hizmeti verebilir mi? 10 öğrenciye bir kadavra düşmesi gerekirken; ülkemizdeki tıp fakültelerinin dörtte üçünün kadavrası yok. Kadavra bağışlanmadığı için kadavra fazlası olan ABD'den ve Avrupa ülkelerinden ithal edilmektedir. Bir kadavranın transfer ve ilaçlama masrafının 20 bin doları bulduğu düşünülürse, milyonlarca doların ithal kadavraya gitmesi gerek. Fakültelerimizin bütçesi de kısıtlı. Bu yüzden kimsesiz ve sahipsiz ölülerin bedenlerinin fakültelere gönderilmesiyle eğitimlere devam ediyoruz. Bu gelenler de iki elin parmağını geçmiyor."

Prof. Dr. Malas, kadavranın eğitimde en fazla bir yıl kullanıldığını, bir yılın sonunda bağışçının dini tercihine göre veya vasiyetine göre gömülme işleminin fakültenin sorumluluğunda tamamlandığı bilgisini de verdi.

Editör: Haber Merkezi