Otizm Farkındalık Günü (2 Nisan) kapsamında düzenlenen etkinlikler Nisan ayı boyunca devam ediyor. Özellikle bu etkinlikler kapsamında verilen konserler ve müziğin insanı iyileştiren gücü tartışılmaz. İzmir Otizm Orkestrası ve Korosu’nun verdiği konserlerde hayata katılan otistik öğrencilerin nasıl daha mutlu insanlar olduklarını görüyoruz. Hayat kaliteleri gözle görülür biçimde artan ve diğer insanlara ilham kaynağı olan ‘İZOT İzmir Otizm Orkestrası ve Korosu’nun çalışmalarını kurucusu Orçun Berrakçay ile konuştuk.

‘GÖNÜL BAĞI OLUŞTU’

Otizmli bireylere destek vererek büyük bir farkındalık yaratıyorsunuz. İlk kez ne zaman Otizmle karşılaştınız?

İzmir’de 2005 yılında özel bir eğitim kurumunda, farklı engelli grupların bir arada bulunduğu sınıfta haftada bir gün müzik çalışmaları yapıyordum. Yeni mezun müzik öğretmeni olarak, özel eğitim konusunda hiçbir bilgi ve deneyimim yoktu. İlk derslerin birinde gitar çalıp şarkı söylerken etrafımdaki birkaç öğrenci sallanarak müziğe eşlik ediyordu. Ahmet isimli bir öğrenci ise sınıfın bir köşesinde ders boyunca sırtını bana dönerek sessiz bir şekilde oturmuştu. Beni ya da müziği sevmediğini düşünmüştüm. Dersin sonunda gitarımı toplayıp sınıftan çıkarken ders boyunca söylemiş olduğum şarkıları tekrar etmesi beni çok şaşırtmıştı. Öğretmenlerine bunu nasıl yaptığını sorduğumda, otizmli olduğunu söylediler. Otizm hakkında araştırmalar yapmaya başladım. Yüksek lisans ders aşamasında yaptığım bir ödev çalışması bitirme tezine dönüştü. Bu süreç içinde birçok otizmli çocukla çalışma olanağı buldum, çocuklarla aramda bir gönül bağı oluştu. 2008 yılında mezun olduktan sonra bireysel olarak otizmli çocuklarla müzik çalışmaları devam etti.

‘4 ÖĞRENCİYLE BAŞLADIK’

İzmir Otizm Orkestrası ve Korosu’nu yönetiyorsunuz. Böyle bir orkestra ve koro kurma fikri nasıl oluştu?

Çocuklar müzik çalışmalarından büyük keyif alıyorlardı, aynı zamanda çok yeteneklilerdi fakat bireysel çalışmamız bittiğinde yine eski hayatlarına geri dönüp yalnız kalıyorlardı. Dolayısıyla sosyalleşmeleri yönünde bir adım atamıyordum. Nisan 2013’te bireysel olarak müzik alanında yetenekli çocukları bir araya getirmek ve müziği paylaşarak sosyalleşmelerine katkı sağlamak amacıyla bir koro kurmaya karar verdim. Web sitem www.müzikveotizm.com ve sosyal medya üzerinden de duyuru yaptım. ODER Otizm Derneği’nin manevi destekleri ve provalar için TOBAV’ın bize çalışma salonu vermesiyle birlikte 4 otizmli öğrenci ile gönüllü olarak çalışmalara başladık. Zaman içinde sayı 40 katılımcıya çıktı. 2017’de İZOT MİNİ küçük grubumuzun da kurulmasıyla toplamda 60 katılımcıya ulaştık.

Orkestrada ve koroda yer alan katılımcıların yaş aralığı nedir?

Büyük grupta 13 yaşından 36 yaşına kadar katılımcımız var. Yaş ortalamamız 22. Küçük grubumuz ise okul öncesi ve ilkokul çağındaki katılımcılardan oluşuyor. Orkestrada yer alan arkadaşlarımız piyano, çello, gitar, basgitar, flüt, asma davul ve bateri çalıyorlar.

Orkestra ve koroda yer alabilmek için hangi şartlar gerekiyor?

Şarkı söylemeyi seven, herhangi bir çalgı çalabilen ve otizm tanısı almış olan bireyler bize başvurabiliyor. Eğitimcilerimizin ön değerlendirmesinden sonra İZOT’a alınıyor. Yeni katılmak isteyen katılımcılar için oryantasyon sürecini tamamlamaları için ayrı bir grup oluşturma düşüncesi var, bunu ileri süreçte hayata geçireceğiz.

‘DAVET ALIYORLAR’

Koroda ve orkestrada yer alan bireylerin sizlerle çalışmaya başladıktan sonra hayatları nasıl değişti?

Otizmli ailelerin sosyal hayattan dışlandıklarını hissetmeleri, zihinsel engelli olan çocuklarının kalıplarında yaşamak zorunda kalmaları, onları kapalı bir hayatın içinde yaşamaya zorluyordu. İZOT sayesinde öğrenciler, bir toplulukta aidiyet duygusu yaşamaya başladılar ve yalnız olmadıklarını gördüler. Otizmli oldukları için doğum günlerine, sinema, tiyatro gibi etkinliklere davet edilmeyen bu çocuklar, şimdi İZOT bünyesinde çeşitli konserler veriyorlar. Müziklerini icra etmeleri için ulusal ve uluslararası birçok organizasyondan davet alıyor. Onlara gösterilen bu ilgi kendilerini değerli ve önemli hissetmelerini sağlıyor, özgüvenlerini artıyor. Bu organizasyonlarla birlikte otizm hakkında ulusal ve uluslararası organizasyonlarda bilinçlendirme faaliyetleri gerçekleştiriyoruz.

‘184 KONSER VERDİK’

Ne zamandan beri konserler veriyorsunuz? Yurt içinde ve dışında nerelerde konserler verdiniz?

Kurulduktan 8 ay sonra, 2014 yılından bu yana sahne alıyoruz. Ulusal ve uluslararası olmak üzere 184 konser verdik. Yurt içinde, İzmir ve ilçelerinde, İstanbul, Ankara, Adana, Antalya, Alanya, Aydın, Ayvalık, Balıkesir, Bursa, Edirne, Gaziantep, Kayseri, Karabük, Konya, Manavgat ve Manisa’da sahne aldık. Yurt dışında Vancouver (Kanada), Bakü (Azerbaycan), Budapeşte (Macaristan), Viyana (Avusturya), Obzor (Bulgaristan), Girne (KKTC), Nur-Sultan (Kazakistan) ve Alexandroupolis (Yunanistan)’da konserler verdik. Farklı etkinliklerde; Mustafa Ceceli, Nil Karaibrahimgil, Selda Bağcan, Behzat Uygur, Yiğit Özşener, Mansur Ark, Hakan Küfündür, Leman Sam, Koray Avcı, Metin Özülkü, Hüsnü Şenlendirici, Mehmet Erdem, Aslı Güngör ve Cengiz Bozkurt gibi sanatçılarla birlikte sahne aldık.

Dinleyicilerin tepkisi nasıl oluyor? Ne tür geri dönüşler yaşıyorsunuz?

Bizi ilk defa dinleyen seyircilerimiz, beklentilerinin çok üstünde bir performansla karşılaştıklarını ve otizmli gençlerin sahnedeki duruşlarına hayran kaldıklarını dile getiriyorlar. Her konserimiz bir sonraki konserlerimiz için referans oluyor ve yeni davetler alıyoruz.

‘İYİ BİR GİRİŞİMDİ’

Bu konuda unutamadığınız bir anınız var mı?

Öğrencilerimizin uzun zamandır hayali olan ‘O Ses Türkiye’ yarışma programına 11 Şubat 2020 tarihinde konuk olduk. Hepimiz için çok heyecanlı, güzel ve unutulmaz bir deneyim oldu. Toplumsal farkındalık oluşturmak adına da iyi bir girişimdi.

Orkestra ve koro için repertuar belirlerken hangi müzik türlerine öncelik veriyorsunuz?

Ağırlıklı olarak popüler müzik ve halk müziğinden sevilen şarkılardan oluşan bir program hazırlıyoruz. Provalar sırasında farklı şarkılar deneyerek öğrencilerimizin daha iyi performans sergiledikleri parçaları seçerek repertuara alıyoruz. Vereceğimiz konserin içeriğine göre, ortalama 80 şarkının içinden uygun olan şarkıları seçiyoruz.

Konservatuar kökenli öğrencilerinizin müzikal beğenileri ağırlıklı olarak hangi yönde?

Akademik eğitim alan öğrencilerimiz geniş bir repertuara sahipler. Ağırlıklı olarak Barok, Klasik ve Romantik Dönem eserlerini icra ediyorlar.

‘KOLAY EZBERLİYORDU’

Eminim bütün öğrencileriniz çok özeldir ama içlerinde sizi en çok etkileyen bir öğrenciniz oldu mu?

Öğrencim Eren Sayın bizim için çok özeldi. Maalesef kendisini bir ay önce kaybettik. Eren 35 yaşındaydı ve korodaydı. En büyük ikinci öğrencimdi. Eren şeker hastasıydı. Yüksek şeker ve kalp problemi vardı. Ne yazık ki kendisini yoğun bakımda kaybettik. Eren, Ekim 1986’da İzmir’de doğdu. Otizm tanısı yaklaşık 3,5 – 4 yaşlarında konuldu. Annesinin dediğine göre, 7 yaşına kadar pek konuşmayan Eren’in bildiği kelimeler 15 veya 20’yi geçmiyormuş. 7 yaşında özel eğitime başlayan Eren 15 yıl özel eğitime gitti. 9 yaşında ilkokula başladı, özel alt sınıfta 8 yıl okudu ve mezun oldu. Müzik dinlemeyi ve gezmeyi çok seviyordu. En çok sevdiği sanatçılar Sezen Aksu, Ferhat Göçer, Mustafa Ceceli, İlhan İrem ve Barış Manço’ydu. Konuşma sırasında cümleleri tam düzgün olarak kuramamasına rağmen ezberi çok kuvvetliydi ve şarkıları kolaylıkla ezberleyip söyleyebiliyordu.

‘SEVGİ DOLUYDU’

Eren’in en göze çarpan özellikleri nelerdi?

Kavgalı ortamlardan çok korkar ve rahatsız olurdu. Sevgi doluydu, sevgisini o kişiye sarılıp öperek gösterirdi. Utangaç olduğu için benim dışımdaki kişilerle göz teması kurmaktan kaçınırdı. Yüksek seslerden rahatsız olmasına rağmen İZOT’a başladığından bu yana bu problemi farkında olmadan kendiliğinden yenebildiği için çok mutluydu. Eren, 2015 yılından bu yana İZOT İzmir Otizm Orkestrası ve Korosu’nda korist olarak yer alıyordu.

‘KONUŞMASI DÜZELDİ’

Eren’de ne gibi gelişmeler oldu?

Annesi Selma Sayın’ın aktardığına göre Eren, koroda söylemeye başladıktan sonra, konuşması düzelmeye başladı. Daha düzgün ve rahat konuşmaya başladı. Tekrarları azaldı. Şarkı söyledikçe kendine olan özgüveni arttığı için yavaş yavaş problemleri ortadan kalktı. Daha mutlu ve uyumluydu. Eren’in de söylediği gibi ‘Hayat sevince güzel’.

‘GÖNÜLLÜ EĞİTİMCİLER’

Destek aldığınız müzisyenler, hocalar, müzik eleştirmenleri var mı?

İZOT tamamı gönüllü eğitimcilerden oluşuyor. Ritim grubumuzu emekli müzik öğretmenimiz Şefika Yurga çalıştırıyor. Yine emekli müzik öğretmenlerimiz Mazlum Cihangir ve Oğuz Takmak ise mandolinleriyle orkestramıza destek sağlıyorlar. Küçük grubumuz ise Büşra Aybacak ile birlikte dans çalışmalarını sürdürüyor. Ayrıca diğer gönüllü eğitimcilerimiz ve üniversite öğrencilerinin destekleriyle de eğitimci ve eğitmen kadromuz genişliyor.

‘AİLELERE UMUT OLUYOR’

Bu öğrencilerin gelişimi üzerine neler söylenebilir?

İZOT bünyesinde 6 öğrencimiz İzmir ve Manisa’daki üniversitelerin müzik bölümlerinde lisans öğrencisi olarak, 4 öğrencimiz ise Güzel Sanatlar Liseleri’nde eğitimlerine devam ediyor. Çocuklar yetenek sınavlarını kazanıp, üniversiteye başladıkça bu durum diğer otizmli bireylerin ailelerine de umut oluyor. Bu motivasyon, üniversiteli olabilmek için dışarıdan liseye başlayan öğrencilerimizin sayısının artmasını sağlıyor. Bu süreçte bireysel olarak yetenek sınavlarına hazırlanmaları için destek veriyoruz. Aynı zamanda, üniversiteli öğrencilerin hocalarıyla iletişim haline geçerek onların derslerine ve sınav hazırlıklarına destek oluyoruz.

Editör: Haber Merkezi