GÜLSEN CANDEMİR- Eğitim-İş Sendikası Genel Merkezi, Milli Eğitim Bakanlığı’nın dini cemaat ve vakıflarla imzaladığı protokollere karşı üyelerine yaptığı duyuruda, bu kurumların etkinliklerine katılmama kararı aldı. Kararı sendikanın İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Adem Yıldırım İz Gazete’ye değerlendirdi.

HİÇ BİR AŞAMASINDA…

Eğitim ve Bilim İşgörenleri  Sendİkası Genel Başkanı Orhan Yıldırım’ın da imzası bulunan kararda “Bazı dernek, vakıf...vb” kuruluşlar tarafından Bakanlık ya da Milli Eğitim Müdürlükleri ile yapılan protokoller ve protokol dışı, okullarda yardım adı altında paralar toplandığı, öğretmenlerin bu yardımların toplanması için zorlandığı anlaşıldığından, sendikamız üyelerinin bu tür faaliyetlerin hiçbir aşamasında istekleri dışında görev almamaları; Talim ve Terbiye Kurulu onayı olmayan kitap okutturma faaliyetlerine istekleri dışında katılmamaları; seminer ve gezi gibi etkinliklerde veli muvaffaktı ve okul idaresinin yazılı emri-oluru halinde derslerinden öğrenci alınmasına aksi durumda bu etkinliklere destek vermemeleri yönünde karar alınmıştır” deniliyor.

DEVLET GÜCÜ SUİSTİMALİ VAR

Kararı gazetemize değerlendiren Eğitim-İş İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Adem Yıldırım, laik eğitime karşı bayrak açan Milli Eğitim Bakanlığı’nın imam hatipleştirmediği az sayıda okula da laboratuar muamelesi yaparak, ne olduğu belirsiz yapılara okul kapılarını sonuna dek açtığını ifade etti. Aksi yöndeki yargı kararlarına rağmen etkinlik ve uygulamaların devam ettirildiğini hatırlatan Eğitim-İş Başkanı  “Hiç kimsenin, hiçbir kurumun, zorunlu eğitim nedeniyle devlete emanet edilen çocukları devlet gücü suistimali ile istismar etme hakkı yoktur. Bakanlık, müfredatına aykırı hiçbir uygulamayı okullara sokamaz. MEB müfredatında yer alan dini eğitim sisteminin dahi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdinde Türkiye Cumhuriyeti’nin mahkûm edilmesine yol açtığı dikkate alındığında, tek bir mezhebin dayatıldığı uygulamaların içerdiği ağır görev kusurunun boyutları ortaya çıkacaktır.

SONLANDIRIN!

Çocuklarımıza baskıyla dayatılan bilim ve pedagojiden uzak bu tür uygulamalar, onların kişisel ve sosyal gelişimi açısından son derece sakıncalıdır. Eğitim-İş olarak siyasi iktidarı, eğitim alanı ile inanç alanını birbirine karıştırmaktan, kendi ideolojik hedeflerine ulaşmak için çocuklarımız üzerinden dini ve eğitimi kullanmaktan vazgeçmeye çağırıyoruz. İktidarın asli, görevi olan eğitimi Vakıf ve Deneklere hatta ve hatta son dönemde artan Diyanete havale etmesi uygulamalarını sonlandırmasını bekliyoruz.

Editör: Haber Merkezi