…Kazdağları’na yürüyüşümüz başlayacak. Oldukça önemli bir direniş; bilinçlendirici, aydınlatıcı, birleştirici ve etkin…

İzmir’den gidiliyorsa, elbette Efemçukuru’ndan başlanmalıydı. İzmir’in güneyindeki tek yüzeysel içme suyu kaynağını tehlikeli atığı ağır metallerle; diğer yüzeysel ve yeraltı sularını kirlettiği gibi, ölümcül hâle getiren altın madenine tepki konmalıydı; bunun ve basın açıklamasının gerçekleştirilecek olması umut verici.

Siyanür liçi yöntemi; siyanürle altının sıyırılması işlemi, burada uygulanmıyorsa, nasıl oluyor da sular ve topraklarımız kirletiliyor? Çünkü, burada yapılan fiziksel işlemlerden kayaçların pudra hâline kadar öğütülmesiyle, sonsuz bir yüzeysel büyüklüğe ulaşan ağır metaller, sularımıza, toprağımıza karışarak ölümcül hastalıklara ve ciddi rahatsızlıklara neden olmaktadırlar. Oysa bu ağır metaller kayaçtayken doğal halleriyle ve zararsız şekildedirler; ama yüzey sonsuz büyüklüğe ulaştırılınca…

Ayrıca, elde edilmek istenen altının zenginleştirilebilmesi için de flatasyon (yüzdürme) işlemi yapılmaktadır. İşte bu flatasyon sıvısının ne olduğunu bilmiyoruz ve bilemiyoruz. Ticarî sırmış! Bizim yaşamımızı, tüm canlı yaşamı ölümcül bir şekilde etkileyen sıvı atıkların incelenmesine, numune alınmasına, nasıl bir kimyasal yapısı olduğunun anlaşılmasına hangi güce dayanarak engel olabiliyorlar? Bizim halk olarak yaşamımızı bu kadar yakından ilgilendiren bir konu hakkında nasıl bilgi sahibi olma hakkımız engellenebilir ki? Ne mahkemelerimiz; hâkimler, bilirkişiler, ne de yasal görevini yerine getirmek isteyen İZSU görevlileri ve yetkilileri, burada sömürge tipi madencilik yapan şirket tarafından alana sokulmamaktadırlar. Bu şirket, nasıl oluyor da bizim egemenliğimizde olan topraklarımıza devlet görevlilerini ve yasal sorumluları alana sokmuyor? Bu gücü nereden alıyorlar? Bu ülke sömürge mi? Sömürgeleştiremeyeceklerini, yapamayacaklarını İzmirlilerin desteğiyle mutlaka kanıtlamalıyız!

İşte işe buradan başlanacak ve Kazdağları’na kadar en az 22 böylesi sorunlu alana da uğranarak, Kazdağları için 13 Ekim 2019’da yapılacak nöbete ve mitinge destek olmak için yola çıkacağız. Bakalım oralarda nelerle karşılaşacağız? Ama şunu biliyoruz ki, kazanacağız, mutlaka kazanacağız!