DERLEYEN: MİHRİCAN CANDEMİR- İZ Televizyonu’nda Murat Şahin’in sunduğu ‘Murat Şahin İle Kitapçı’ programının konuğu edebiyat öğretmeni ve aynı zamanda Palto Kitapevi’nin sahibi Batıgün Sarıkaya oldu. Çocukluk hayâllerinden ve Palto Kitapevi’ni açma serüveninden bahseden Sarıkaya, “Öğretmenliği bırakalı beş yıl oldu. Uzun yıllar özel okullarda öğretmenlik yaptım. Yazmak için boş zaman ve alan yaratamayınca mutsuz olmaya başladım. Bundan dolayı özel bir durum olmadıkça öğretmenliğe geri dönmeyi düşünmüyorum. Zamanla öykü, roman ve denemeler üretmek beni alıp götüren bir şeye dönüştü ve öğretmenliği bırakarak Palto Kitapevi’ ni açtım. İsmini de Gogol’un Palto öyküsünden esinlendim. Bu arada aslında benim asıl tutkum ve hayalim sinemaydı. Bu hayalim hala devam ediyor. Sinemayı, edebiyatın beslediğini düşünüyorum” şeklinde konuştu.

PROJELERİNİ ANLATTI

Çalışmalarından ve sinema tutkusundan bahseden Sarıkaya, “Edebiyatla sinemayı beraber götürmeye çalışıyorum ve aynı zamanda da senaryolar yazmaya ya da bazı projeleri senaryoya dönüştürmeye çalışıyorum. İzmir Sinema Ofisi’ndeki arkadaşlarımdan destek alıyorum. Zaman zaman da etkinlikler oluyor ve moderatörlüğünü üstleniyorum. Bir yandan da İz Gazete’ de her cuma Sinema Gezgini özel sayfasının editörlüğünü yapıyorum. Çocukluğumdan beri sinemayla ilgili yerli, yabancı kitapları satın alıyorum. Bu kitaplardan bir kütüphane kurmak ve bunları insanlarla paylaşmak istiyorum” dedi.

BİR YIĞIN ÇÖP

Okuyucuların ilgisinden dolayı satılan niteliksiz kitaplar için ‘bir yığın çöp’ ifadesini kullanan Sarıkaya, “Bir dolu kitap basılıyor ama çoğu işimize yaramıyor. Sırf okuyucular ilgi gösteriyor ve satılıyor diye basılan bir yığın çöple karşı karşıyayız. Nitelikli, bilgi içeren, güçlü, derinlikli yapıların çoğalması, alan açılması ve biraz da talep oluşturulması aynı zamanda da devletin destek vermesi gerektiğini düşünüyorum. Bir yandan da yayıncıların cesur adımlar atması gerekiyor” açıklamasında bulundu.

SİNEMA KÜLTÜRÜMÜ İZMİR'DE GELİŞTİRDİM

Sinema kültüründen bahseden Sarıkaya, “Çocukken Uşak’ta yaşıyordum ve Uşak’ta çok sinema kültürü yoktu. Sadece birkaç ufak sinemalar vardı ve ben gidemiyordum. O yüzden sinema kültürümü İzmir’de geliştirdim. O zamanki Şans, Konak, Çınar sineması benim için çok besleyiciydi. Fırsat buldukça gitmeye çalışıyordum. İzmir’deki sinema kültürünü Yeşilyurt’u yazmadan önce bütün bu güncellikle beraber yazabilir miyim diye düşünmüştüm ve araştırmaya başlamıştım” şeklinde konuştu.

Editör: Haber Merkezi