Uşak’ın Ebem köftesini lezzeti bir yana hikayesi ve muhteviyatı ile 8 Mart’a yakıştırıyorum. Masallar gibi… Bunun da içinde hayatla ilgili dersler var.

Tarifin tarihçesini bilmem ama Uşak’ta develerle kervanların yollara dizildiği yıllardan olsa gerek. Zira tarifin aslı deve eti ile yapılıyor. Uşak’ta büyük anneye de ebe deniyor. Kıyma aynı oranda un ile yoğurulup hamur gibi açıldıktan sonra saçta pişiriliyor. Ardından içine taze soğan, maydanoz gibi yeşillikler eklenip dürüm yapılarak yeniliyor. Hazırlanırken eklenen un miktarının fazlalığını hayretle izledikten sonra köfteyi hazırlayan Uşaklı ablama sebebini sordum. “Yokluk dönemlerinde evin büyüğü olan ebe bayramda gelen misafirini, torunlarını doyurabilmek ve kimseyi aç göndermemek için unu bol kullanırmış. Biz de hala böyle pişiriyoruz” dedi.

Anadolu mutfağına, sandıklara ve kadının elinin değdiği pek çok alana bakınca beni çok etkileyen iki konu var. İlki kadınların müthiş doğa gözlemcisi olduğu ikincisi ise azı bol etme becerisi.

Kadınları kutsayıp erkekleri yerin dibine sokmak gibi bir derdim yok. Kadın ve erkeğin birbirini tamamlayan renkler olduğunu düşünüyorum. Güçlünün güçsüzü ezmesine meydan sağlayan toplumsal cinsiyet rolleri ile derdim…

Ebem köftesine dönelim. İçinde un vardı. O un, buğdayın taş değirmende öğütülmesiyle elde edildi. Buğdayı nasıl üretildi? Avcı toplayıcı yani doğanın ve kadının doğum üzerinden kutsal sayıldığı anaerkil toplumların son günlerinde, tarımın keşfi ile üretildi. Arkasından toprağın sahiplenilmesi ve mülk kavramı geldi. Bir de yanında bitkilerin birbirini döllediği fark edildi.Bu farkındalık,kadının doğurganlığının erkeğe bağlı olduğu fikrini beraberinde getirip ataerkil topluma geçişin adımı oldu.

Sonrasının özeti; güçlünün ezen güçsüzün ezilen olması…

***

8 Mart’ın denizde, madende, tarlada kayıt dışı ya da düşük ücretle çalışan kadınların, tecavüzcüsünün katlettiği Şule Çet’in, Münevver Karabulut’un ve haksızlığa uğrayan nice kadınının sesi olduğumuzkadınlı erkekli tuttuğumuz yasın günü olması gerekmez mi? Biz yine neyi kutladık?