Dünyanın herhangi bir yerinde, bir deprem olsa ve hasarlı binalardan üç beş tane eşyasını çıkartmaya çalışan insanlar taşıma bedelini kendi ceplerinden ödemek zorunda kalsa, dünyanın geri kalanı ne düşünmelidir?

Dünyanın herhangi bir yerinde, enkaz altında kalan insanlara yardım eli uzatmak için işlerinden atılmış madenciler gelse ve yardımları sonrasında haklarını almak için yürüyüşlerine devam ederlerken gözaltına alınsalar, dünyanın geri kalanı ne düşünmelidir?

Dünyanın herhangi bir yerinde, içi dert küpü olmuş bir adamın kendine uzatılan mikrofonda muhalefetten daha fazla ses çıkartıp da tutuklanmasından sonra muhalefetten tek ses çıkmasa, dünyanın geri kalanı ne düşünmelidir?

Dünyanın herhangi bir yerinde, büroları hasar görmüş avukatlar için meslek birliğinin başındaki kişinin ağzını bile açmamış olması konusunda dünyanın geri kalanı ne düşünmelidir?

Dünyanın herhangi bir yerinde, bir salgın hastalığın bilinmezliğinin pençesinde kıvranan insanları kurtarmak için çalışan hekimlerin aynı salgında ölmelerine rağmen, salgının yasa koyucular tarafından bir meslek hastalığı kabul edilmemesi konusundaki ısrarına ilişkin dünyanın geri kalanı ne düşünmelidir?

Dünyanın herhangi bir yerinde bir bakanın istifasını duyurmak için onay bekleyen bir basın hakkında, dünyanın geri kalanı ne düşünmelidir?

Dünyanın herhangi bir yerinde, üç beş gün içinde bütün bu olanlar ve daha fazlasının yerini daha inanılmaz olanların alacağı bir yerde yaşayanlar, ne düşünür ve ne düşünmelidir?

***

İnanılmaz hızlı gündem deliliğinin içinde, yaşananları tek tek analiz etme fırsatı olmaksızın bir olaydan başka bir olaya geçen bir hayatın film karelerine yetişemez hale gelindiği ortada.

Olayları kendi özgün koşullarında değerlendirme yapmadan tüm gündemi, tüm yaşananları toplu bir değerlendirme ve sonuca odaklamış olmak da, yetersizliği, umutsuzluğu ve hatta sığlığı beraberinde getiriyor.

Toplu bir delirme de yok; bireysel aklın sınırları zorlandığında bireysel aklı hapsetmekten başka çare de.

Tüm farklılıklar kendini ‘ama’ ile başlayan cümlelerde terbiye etmek zorunda, farklılık, iç ve dış politikanın yörüngesine uygun hareket etmek zorunda, iç politikada farklı olan, dış politikada çıkarları korumak zorunda.

Ortak bir aklın değil, başka bir aklın değil, akılla bağlantısı olmayan ama deliliğe varmamış arafta kalmış bir yaşamın filmi oynuyor sinemalarda ve bileti olmayanlara zorla izletiliyor fragman.

***

Günümüzde insanların büyük çoğunluğu sorumluluğu yönetime bırakmaktan memnundur - belki çok tembel olduklarından, belki iktidara sahip olanlar tarafından büyüklendiklerinden; belki de, aynı zamanda, kendilerine olan güvenleri güçlüler tarafından zayıflatıldığından...’ der Efendisiz Halklar kitabında Harold Barclay. (Efendisiz Halklar, Harold Barclay, Versus Yayınları, 2010) Ve devam eder; ‘Eğer kendimizi olanın eline teslim edersek, yaşamanın anlamı kalmaz.’

***

Belki de, alışılmışın dışında yeni bir bakış açısına ihtiyaç vardır, dünyanın herhangi bir yerinde.