“Vicdanımı, bu yılın modasına uygun kesip biçemem…” Lilian Helman Amerikalı tiyatro yazarı ve senarist; 19 Mayıs 1952 tarihinde sol görüşlü aydınları, düşünürleri, yazarları tasfiye etmek için “cadı avına” çıkan “Amerikan Karşıtı Faaliyetleri Araştırma Komisyonu”na yazdığı mektuptan…

***

Dünya tarihinde adaletsizliğe, köleliğe, ırkçılığa karşı savaşan ve kitleleri ardından sürükleyen liderler görüldü ama belli bir lider olmadan insanların birbirinde bağımsız olarak bir araya geldiği ve sokağa çıktığı durumlar ender görülür. Şu anda Amerika’da yaşanan durum bu. Birbirini tanımayan yüz binlerce sıradan insan adaletsizliğe karşı bir araya gelerek yürüyor. Bu tek bir olaya karşı değil, yıllardan beri süre gelen ırkçılığa, sömürüye, köleliğe karşı bir başkaldırış. Yıldızı parlatılan Amerikan Rüyası bitti artık, uyanış başladı. Biz şimdi bu sözde rüyanın, uyanış noktasını görüyoruz.

***

Amerikalı oyun yazarı Sam Bobrick yıllar önce ‘Halktan Biri’ oyununu kaleme aldığında maalesef bu oyunu Amerika ve Avrupa’da sahneletmeyi başaramadı. Sözde uygarlığın beşiği olan ve her fırsatta bize insan hakları konusunda ders vermeye kalkanlar sıradan vatandaş Travis Pine’ın öyküsünü sahnelemeye cesaret edemediler. Bütün dünyada ilk defa Türkiye’de, İzmir Devlet Tiyatrosu Melek Ökte Sahnesi’nde sergilenen ‘Halktan Biri’ sıradan vatandaş Travis Pine’ın uyanışını mizahi bir dille anlatıyor. Travis Pine ‘Amerikan Rüyası’ndan uyanıp bağıran kişilerden birini simgeliyor. Olayın dışına çıkıp filmi görünce, kimlere oy verdiklerini, kimleri seçtiklerini görünce isyan ediyor. Peki, bu noktaya gelene kadar toplumu uyandırması gereken aydın ya da sanatçılar nerede? Bu kesimin büyük bir kısmının yönetimle iyi geçinme derdinde olduğu düşünülürse, bireysel sorumluluğun önemi daha çok ortaya çıkıyor. Sam Bobrick oyunda; ‘Bir insan tek başına sistemi değiştirebilir mi?’ , ‘Diktatörlüğe karşı durarak bir fark yaratabilir mi?’ düşüncesinden yola çıkıyor. Mesela, bu kişi orta sınıftan biri olsun. Hayatta kaybedecek hiçbir şeyi kalmamış sıradan bir vatandaş ‘Halktan Biri’. Başkana mektuplar yazsın. Şöyle okuyanı yerinden zıplatan, silkeleyen mektuplar. Acaba ne olurdu? Oyunda olaylar öylesine gelişiyor ki ‘böyle bir sisteme karşı çıkmak, toplumdaki her bireyin tek tek kendi sorumluluğudur ve bireyler uyanarak sorumluluk yüklenmelidir’ sonucu ortaya çıkıyor.

***

Sam Bobrick’in hayalini kurduğu ve sıradan vatandaş Travis Pine aracılığıyla dillendirdiği umutları bugünlerde gerçeğe dönüşüyor. Yüz binlerce sıradan vatandaş ‘artık yeter!’ diyerek adaletsizliği, ırkçılığı ve kapitalist sistemi protesto ederek Amerikan sokaklarında yürüyor. Sam Bobrick’e göre, “sistem sizi terör yaratarak, düşünsel ve fiziksel anlamda bir ‘korku imparatorluğu’ yaratarak üstünüze gelir. Onu hafife aldığınızda, onun yarattığı korku sıfırlanır. Onun yarattığı korkuya gülebildiğiniz ve kendi korkunuza gülebildiğiniz anda korkunun kendisi ortadan kalkıyor. Bu insana özgü bir güçtür. Ve bu insanın kullanması gereken bir güçtür. Bu gücü kullanan insanlar ayakta kalır”. Oyunundaki Travis Pine şimdilerde sokağa indi ve yürümeye başladı. Özgürlüğün ve insanca yaşamanın gücünü, Amerikan polisi tarafından katledilen George Floyd için yürüyen bütün inançlı Travis Pine’larda görüyoruz.