Dünyada çatışmalar ve savaşlar sürüp gidiyor; ne için? Tabii ki silah satmak için!

Silah satılmasa ne olur?  Barış isteyenler için dünya insanlığı için olmazsa olmaz bir adım atılmış olur. Silaha harcanacak parayı ülkeler insanlarının refahı için harcarlar, çocuklarını daha iyi eğitirler, daha iyi beslerler… Çevre korunur ve insanlar mutlu yaşarlar.

Ancak siyaset ile para kazanma hırsı bir araya gelince durum değişiyor. Silahlara verilen paralarla silah alınan ülkenin siyasi desteği alınıyor, silahlar da komşu ülkelerle savaş için değil kendi yurttaşını sindirmek için kullanılıyor. Politikacılar iktidara gelmek için barış nutukları atarken, iktidara gelince hayali düşman yaratıp, savaş naraları atıyorlar. Milli birlik sloganı ile halkın desteğini almaya çalışıyorlar. Yoksul hatta aç insanlar milliyetçi sözlerin arkasında savaşın destekçileri durumuna getiriliyor. Örnekleri çok…

2013 yılı verilerine göre dünyada 1 trilyon 747 milyar dolarlık silah satın alındı. Bu alımda Amerika Birleşik Devletleri 800 milyar ABD doları ile başı çekiyor, Çin 188 milyar dolar harcama ile ikinci sırada. Bu ülkeleri sırasıyla Rusya, Suudi Arabistan, Fransa, Birleşik Krallık, Almanya, Japonya, Hindistan ve Güney Kore takip ediyor. Rusya 90 milyara yakın harcarken diğerleri 67 ile 33 milyar dolar arasında sıralanıyor.

Silah satan ülkelerin başında ABD, Rusya, Fransa, Çin ve İtalya geliyor. Başlıca müşteriler ise Suudi Arabistan, Hindistan, Birleşik Arap Emirlikleri, İsrail, Endonezya, Çin ve Tayvan

Stockholm Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü raporuna göre, 2018 yılına geldiğimizde durum daha da vahim duruma geliyor: Silah alımı 1 trilyon 822 milyar dolara yükseliyor.

NATO üyelerinin harcaması toplam harcamanın yüzde 53’üne karşılık gelen 963 milyar dolar oluyor. Rusya ise 2018’de silah harcamalarını bir önceki yıla göre yüzde 3 buçuk kısıyor

Daha önce raporlarda rastlamadığımız Türkiye’yi, 2018 yılının silah alımındaki ilk 15 arasına girmiş görüyoruz. Rapora göre, Türkiye birdenbire 19 milyar dolarlık silah alımı ile listede 15’inci sıraya yükseliyor. Bu da Türkiye’nin 2009-2018 yılları arasındaki harcamasına göre yüzde 65 daha fazla silaha yatırım yapmış olması demek... 

Komşularımızla barışıyor olsak, bu paralar halkımıza harcanacak.

Barış isteyenlerin hayallerinden daha da uzaklaşılmış. 

Bu kadar silah harcaması ne için?

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) 2015-2019 yıllarını kapsayan raporuna göre, Türkiye'nin küresel silah ticaretindeki payı yüzde 0,5'ten yüzde 0,8'e yükseldi. İhracatımızın yüzde 25’i Türkmenistan’a,  yüzde 12’si Umman’a, yüzde 12’si de Pakistan’a yapılıyor. İthalatımızın yüzde 28’i Amerika’dan, İtalya’dan yüzde 24, İspanya’dan yüzde 19. Batı’dan alıp, Doğu’ya satıyoruz desek yeridir.

Güçlü olmak iyidir, ancak bir ölçüsü de olmalı mı?  Tabii ki evet.

Silah üreten devletlerin deneme tahtasına ihtiyacı var. Deneme tahtası da uluslararası terör ve iç savaşlar. Örneği Afganistan.

Dikkatli olmak ve deneme tahtası olacak ülkelerin arasına girmemek gerek.  Bu yanlışa düşülürse gelecekte onulmaz yaralar açılır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta barış, dünyada barış” hedefini yüz yıl sonra terk edip, Saddam’ın devrilişinin ardından Kuzey Irak petrollerine göz dikmek, Suriye’de rejim değişikliği savaşına girişenlerin arkasında durmak,  komşularımızı tehdit ederek siyaseten karşımıza almak bize ne kazandırır?

Büyük Ortadoğu projesinin eşbaşkanı olmak hayali öyle kolay gerçekleşecek bir hayal değildi. Saddam Hüseyin’i de Amerikan büyükelçisi “Sizin Kuveyt topraklarındaki petrolde hakkınız var” diyerek gaza getirmiş ve Saddam Kuveyt’e saldırmıştı. Sonra ne oldu? Üzerine yıllarca bomba yağdı, üstelik 36. paralelin üzerine de geçemezsin diyerek o hayattayken kuzeyde fiilen etnik bir devlet kurdular.

Silah yerine sanayi makineleri, teknoloji üretsek halkımıza daha fazla güven ve refah sağlarız.