Son günlerde, döviz ve altında yaşanan yukarı yönlü sert hareketler, şu Ayasofya meselesi ile ciddi ivme kazandı. Zaten ibadete açık olan Ayasofya’yı, içinde bulunan resim ve figürleri kapatarak yeniden ibate açtık. Açarken de açılıştan çok çok daha büyük reklam ve algı yarattık. Rusya ve Yunanistan başta olmak üzere sayıca hayli fazla ülkeden, hatta ülke içinden ciddi tepkiler geldi. Rusya’nın tepkisi aşağıdaki gerekçelerle biraz daha hafif oldu...

Rusya kim; Avrupa’nın iki katı fiyatına doğalgaz aldığımız, Akkuyu santrali üzerinden milyarlarca dolar kazanarak ülkesine götürecek, müttefiki ve üyesi olduğumuz NATO’nun savunma sistemi dışında, depolarda tuttuğumuz, 2,5 milyar dolara bize S-400 satan, bizim gönderdiğimiz domatesleri beğenmeyen ülke.

Bu satırları yazarken kulağım bir taraftan da, söyledikleri ile yaptıkları arasında büyük uyumsuzluk olan Damat ismi ile özdeşleştiren ekonomi bakanını dinliyorum. CNN Türk’te canlı programda Ahmet Hakan’ın çuval ve yalaka durumunda sorular sormayarak damadı her durumda teyit eden özgür basın görüntüsü rezaleti ile…

Bir de demez mi maaşınızı dolarla mı alıyorsunuz, dolarla ne işiniz var…

Döviz ödeyerek aldığımız ürünlerden doğalgaz ve petrol, ithalatımız içerisinde en yüksek orana sahip, enerjide dışa bağımlılık oranımız % 77 civarındadır. Dövizde yaşanacak her artış başta ulaşım ve lojistik sektörü olmak üzere ithalata dayalı üretim ürünlerini fiyatlarını etkileyecektir. Bakanda biliyor her vatandaşın dövizden fazlası ile etkileneceğini ama vatandaş ile dalga geçerek “Dolarla ne işiniz var” diyor, yalaka medya da bakana katılarak teyit ediyor.

Damat Bakan biliyor doğrusunu ama uygulamıyor,

Tarih vermeden 1950’li yıllardan bahsediyor,

Siz üretmeyin biz size daha ucuza verelim, süt tozu ve traktör fabrikasından bahsediyor.

Şeker fabrikalarını kapattın Konya artık pancar üretmiyor,

Saman ithal ediyorsun, milli halk, niye buğday üretelim diyor,

Tohumunu verdiğimiz, Kanada’dan mercimek ithal ediyoruz.

Başka örnek var mı? Çoook …

MİLYONLARCA GERÇEK DAMAT VAR

Ekonomi; sınırlı ve kıt kaynaklarla sınırsız ihtiyaçların karşılanması sanatı… bilimi. Yani asgari ücretle 2-3 çocukla ev kirası ulaşım karın tokluğu..  Daha da doğrusu hayatta kalabilme sanatı, kısaca milyonlarca survivör kahramanı var güzel ülkemizde, her biri ekonomi bakanı olabilecek yetenekte asgari ücretli…

Tasarruf mu… akıllarından bile geçemiyor.

İşte ekonomiyi, ekonomilerini yönetebilecek gerçek damatlar bunlar, yani halkın kendisi…

24 Temmuz 2020 Ayasofya’yı ibadete açıkken yeniden ibadete açtık. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ayasofya'da kıldığı Cuma namazı sonrası ilk kez kur artışını yorumladı. Erdoğan, "TL'nin yerli yerine oturacağına inanıyorum. Dövizin de altının da yerini bulacağına inanıyorum. Bunlar geçici, bu dalgalanmalar her zaman olur onu görmemiz lazım" dedi.

Bunları damadı ile birlikte defalarca söyledi, ama 500 dolar bozdurana tıraş bedava diyen başta berberler olmak üzere birçok esnaf ve sayısızca siyasi ve bürokratlar 3-3,50 lira arasında döviz bozdurarak cumhur damadın kayığına su taşıdılar ama fayda etmedi. Zarar eden halkın kendisi oldu.

Cumhurbaşkanı 24 Temmuzda bu açıklamayı yaptığı anda, dolar 6,89 TL, altın ise gramı baz alalım 411 TL idi, hatırlarsınız dolar 6,85 civarında yaklaşık 40-45 gün makinaya bağlanarak bitkisel hayat yaşayan dolar, daha öncesinde de 7 rakamı ile 7 psikolojisi savaşı verdi. Savaşın bu tarafında merkez bankası ve kamu bankaları 7 lirayı aşmaması için çok büyük efor sarf etti. 

Ayasofya sonrası, dolar 6,89 liradan hareket ederek 7,36 liraya, altın 411 TL’den  488 TL’ye çıktı.  

DÖVİZDE VE ALTINDA SON VAGONA BİNMEYİN

Sokakta, dövizle ve altınla hiçbir ilişkisi olmayan herkes kime rastlarsa, yılların ekonomisti gibi fikir beyan ederken bir taraftan da kafasındaki soruların cevabını almaya çalışmaktadır.

Yani; sorar ilk rastladığında… altın alayım mı, kredi çekip döviz alacağım, sen ne dersin gibi birçok soruları her önüne gelene her ortamda sormaktadır.

İki-üç konu vatandaş açısından çok önemliydi. İlki, enflasyon ve faizin üzerinde daha fazla kazanma isteği ve iştahı, ikincisi, döviz artışının yaratacağı enflasyon ile alım gücünün düşeceği, üçüncüsü ise aldığı döviz borçlarının geri ödemesinde oluşan kaygılar.

Haziran 2020 başında 1700 dolarlı seviyelerde bulunan ons altın 2075 dolar seviyesine kadar önemli bir yükseliş kaydetti ve tarihi zirvelerini yeniledi. Ancak önceki gün Rusya Devlet Başkanı Putin’in, Rusya’nın ilk korona virüs aşısının onaylandığını, hatta kızına uyguladığını ve aşının etkili olduğu açıklaması, sert yükselişlerin yaşandığı ons altında düşüşe etkili oldu.

1990 lı yıllarda altının pul olduğu, kuyumcuların taksitle altın sattığı dönemleri gördük. Daha yakın tarihlere gelirsek 2011 ve 2015’teki en yüksek seviyelerindeki sert düşüşler de bunun kanıtı. Zirveye ulaşmasından üç yıl sonra, onsu 800 dolardan fazla düşmüş ve Aralık 2015’te ons başına 1.050 dolara kadar gerilemişti. 2017 sonunda ons başına 1.300 dolara çıkmıştı. Altından bahsederken ons üzerinden konuşmakta yarar var.

Global piyasalarda bunun üzerinden değerlendirmeler yapılıyor. Bir ons altın yaklaşık 31,10 gramdır. 13 Ağustos 2020 itibarı ile değeri 1.930 dolar yani, 14.200 TL civarındadır. Bu rakamı 31,10 grama böldüğümüzde 456 lira gibi bugün gram altının TL piyasasındaki değerine ulaşılır. Bu yüzden Global piyasalardaki altını ons üzerinden takip etmekte yarar var.

Beş yıl önce onsu 1.050 dolara inen altının yarın ne olacağını kestirmek zor, kısa sürede 2.075 i görüp 1.860 dolara gerileyen altında, altın yükselecek diyerek 488 TL den gram altın alanlar kısa sürede 50-52 TL (488 Liradan 436 Liraya Gerilemişti) zarar ederek son vagona binmiş gibi gözüküyor.

ALTIN ALALIM MI?

Kısa vadeli yatırımcılar için ons bazlı grafiklere baktığımızda takip edilmesi gereken teknik açıdan direnç ve destek noktalarını söyleyebilirim. Fakat bu yalnız başına yeterli değildir. Dövizde, gümüşte, borsada, petrolde de aynı şeyler geçerlidir.

Direnç veya destek nedir diye sorarsak; bugünkü fiyatlardan çeşitli gerekçelerle yukarı doğru hareket eden fiyatın ilk karşılaştığı ve çok güçlü bir gerekçe olmadıkça aşmakta zorlanacağı fiyat veya nokta direnç noktasıdır. Tam tersi olumsuz bir ortamda bugünkü fiyatlardan aşağı doğru gelirken düşmekte zorlanacağı ilk nokta veya noktalar destek noktasıdır.

Kısa vadeli işlem yapmak isteyenler için önereceğim, ons altında düşüş devam ederse 1.880-1.857 dolar ve 1818 dolar seviyeleri kısa vadeli destek noktaları, yukarı yönlü hareketlerde ise bugünkü fiyatı 1.930 dolar, kısa vadeli ilk direnç noktası olup, bu seviye üzerinde 1.970 dolar ve 2.030 dolar seviyeleri direnç noktalarıdır. Geri çekilmelerde 1.800 dolar teknik ve psikolojik destek açısından oldukça önemlidir.

Gram altın tarihi zirvesini 7 Ağustos 2020 tarihinde görmüş ve 488 liraya yükselmişti. Takip eden 3 işlem gününde ise gram altındaki kayıp 55 lira oldu.

Piyasalarda altın arzının çoğu mücevher yapımında kullanılıyor. Bu oran yüzde 78 seviyesinde. Elektronik, tıp ve dişçilik dahil olmak üzere diğer endüstriler için de yaklaşık yüzde 12’lik bir kullanım var. Geri kalan sadece yüzde 10’luk kısmı finansal işlemler için kullanılıyor.

Merkez Bankasının rezervinin hemen hemen yarısı altın, 2019 yılında 452 ton olan altın rezervi olan merkez bankası, rezervini 2020 yılı ilk çeyreğinde 583 tona yükselmiştir.  Vatandaşın yastık altında tabiri ile tuttuğu 2.200 ton altını var.

Devlet altın alıyor, rezerv artışından da açıkça anlaşılıyor. Vatandaş güvenli liman diye altın alıyor, yaratılan talep ister istemez altın fiyatlarını yukarı taşıyor. Ya bu davranışlarından vazgeçerlerse

Döviz, faiz ve hisse senedi piyasasında olduğu gibi altın piyasası da belirsizliği sevmez. Yukarıda değindiğim gibi korono virüs aşısının Rusya tarafından uygulamaya geçildiği haberleri altını süratle aşağı çekti. Arkasından Oxford ve Hindistan’ın aşı ile belirleyici açıklamaları belirsizliği zayıflama ihtimallerini güçlendirdi.

Altın fiyat artışları bakımından son on yılın şahı, padişahi oldu. Yukarıdaki tabloya baktığımızda 2009 yılında 42 TL olan gram altın bugün 456 civarında işlem yapmaktadır. Altın fiyatının yaklaşık 10,85 kat arttığı görülmektedir. Yani % 1100 gibi bir oranda getiri sağlamıştır.

Şu bilgiyi aktarırsam daha açıklayıcı olacaktır. 2019 Ağustos ayında gram altın 240-250 liradan işlem görüyordu. Tam bir yıl sonra 488 lirayı gördü ve şu an 460 lirada. Kısaca, geçen yıl 100.000 TL tutarında gram altın alanın parası bugün 184.000 liraya ulaşırken parası % 84 getiri sağladı.

Aynı süre içerisinde aynı tutarı TL Mevduat faizinde değerlendirmiş olsaydı, 100.000 lirası en fazla 110.000 lira olacaktı.

DÖVİZDE DE AYNI MANZARA

Ayasofya sonrası Döviz kurlarında yaşanan hızlı dalgalanmalarda birlikte dolar fiyatını 7 liranın üzerine attı. İki yıl önce, yani Ağustos 2018’de 7 lira ve üzerinden dolar alan vatandaşlar 2 yıl boyunca nominal olarak anaparasını kurtaramadı. Reel olarak da doların 2020 yılında korona virüse bağlı yükselişi öncesi yüzde 40 zarar eden vatandaş, kur yeniden 7 lirayı aştığında bile yüzde 25-30’a yakın zarar pozisyonundalar. Hesaplamalara göre iki yıl önce 7 liraya denk gelen kur bugün, 9 lirayı geçseydi dolar alan kâr edebilecekti.

Merkez bankası aklı ve bilimi kullanmadan, kamu bankaları üzerinden doları 6,85’te daha önce de 7 lirada tutmak için bayağı çaba sarf ettiler. Ciddi boyutlarda döviz rezervini erittiler. Ellerinde oldukça fazla enstrüman varken “Bir kenarında bir bidon benzin ve bir eli ile yangın çıkarıp diğer elinde bir bardak su ile yangını söndürme çabası gösteren ekonomi politikaları ile çözüm üretmeye çalıştılar.

Enflasyon-döviz-faiz koordinasyonunu talimatlarla düzeltmeye çalıştılar. Talimatla faiz indirilir mi? Virüs nedeni ile para basıldı, piyasaya sürekli para sürüldü. Bollaşan paranın enflasyon yaratması kaçınılmaz, bakmayın siz açıklanan makyajlı enflasyon rakamlarına, döviz borcu olan şirketler, TL’ye güvenmeyen vatandaşlar aldıkları kredilerle döviz aldılar, son zamanlarda dövize dayalı mevduat iki katına çıkarak % 52’lere ulaştı.

Talimatla düşürülen faiz enflasyonun çok gerisinde kaldı. Biz TUİK rakamlarının gerçek değerlerini bilmiyoruz, Her ay enflasyon rakamları açıklanıyor ama makyajlı, doğrusunu sokakta yaşayan vatandaş harcadıkça mutfağındaki çıkan yangının şiddetine göre hissediyor. Devlet % 11-12 enflasyon açıklıyor. Vatandaş bizim enflasyonumuz % 30-40 diyor. İthalata dayalı üretim ekonomisini büyüttüğümüz sürece artan döviz fiyatları enflasyonu daha da tetikleyecektir.

Devletin, Merkez Bankasının, Yani Para piyasaları kurulunun her ay açıkladığı faiz kararını Haziran ve 23 Temmuz 2020 tarihlerinde değiştirmeyerek 8,25’te tuttu. Altın ve dövizde yaşanan dalgalanmalar nedeni ile bu ay alacağı faiz kararı merakla bekleniyor. Bugünden itibaren (17 Ağustos 2020) üç gün boyunca piyasalar 20 Ağustos 2020 Tarihli Para Piyasaları Kurulunun Ağustos toplantı karanının yönünde hareketli birkaç gün geçirecektir.

Piyasa kurucu ve düzenleyicilerin çoğunun beklentisi faizin temmuz ayında olduğu gibi sabit tutulacağı beklentisi olsa da bir kısmı da 50-175 baz puan civarında bir artış yapmasını beklemektedir. PPK ters köşe yapıp daha yukarılarda bir rakam açıklaması, TL yönünde oldukça olumlu gelişmelere yol açacaktır.

ANORMALLİK BİZDE

Amerika, korona virüs nedeni ile açıkladığı paketlerle ekonomisini düzeltmeye çalışırken açıkladığı trilyon dolarlık paketlerle piyasalarını likidite etti. Daha fazlasını da bilmiyoruz. Her ülkede olduğu gibi ABD’de para basarak bu paketleri karşıladı.

Doların güçlü rezerv para olması nedeni ile Çin ve Rusya da dahil olmak üzere herkesin kasasında bulundurduğu bir paradır. Dünya rezerv paranın % 71’i dolardır. Bu nedenle bollaşan doların değeri bizim gibi birkaç ülke hariç düşmekte fakat bizde artmaktadır. Bunun asıl nedeni içerideki ekonomi yönetiminin tamamen beceriksizliğidir.

Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok, 1994 krizi, 1997 Krizi, 2001 Krizinde devlet % 400, gecelikte % 7.500 gibi oranlarda faiz sopası ile piyasaları düzenledi. Kısa sürede maliyetleri ağır olsa da krizler en fazla 3-6 ay içerisinde normale döndü. En son yaşadığımız Ağustos 2018 krizinde de 7,21’TL ‘yi gören dolar 5,23 liraya kadar geriledi. Geriledi ama diğer krizlerde olduğu gibi keskin ve sert bir çözüm üretilmeyerek yıllardır toplanan gerçek rezervler eritildi.

Daha sonrasında da kademeli olarak olması gereken faiz sopası kullanıldı. Faiz oranlarını % 30 civarlarında tutarak TL’yi yeniden değerli hale getirdiler ama İki yıldan beri kimse belini doğrultamadı.

Bunlar teknik değerlendirmelerdi. Asıl şu konuya gelirsek ülkeyi yönetenlerin demokrasi uygulamaları, hukuka müdahaleleri, oy devşirme aracılığı ile aldığı kararlar güzel ülkemin insanına ne kadar zarar verdiği açıkça görülecektir.

2 konu, 2 dini, inanç meselesi, 2 tarih, Ağustos 2018- Ağustos 2020 ve sonuç 2 döviz krizi...

Yıl 2018, Yıla 3.79 TL’den başlayan dolar kuru Rahip Brunson’ın tahliye talebinin duruşmada reddedildiği 18 Temmuz’da dolar 4.79’a çıktı. ABD Hazinesi’nin iki Türk bakan hakkındaki önlemler aldığı 1 Ağustos’ta dolar 5 TL’yi geçti. ABD Başkanı Trump’ın açıkladığı ikinci aşama yaptırımlar içinde Türkiye’den çelik ve alüminyum ithalatına gümrük vergisini arttırma kararının uygulamaya girdiği 13 Ağustos tarihinde, dolar kuru tarihin en yüksek noktası olan 7.21 TL’yi gördü.

Amerika’lı Rahip Brunson’ın 12 Ekim tarihinde mahkeme tarafından tahliye edilmesiyle birlikte ABD ile ilişkilerde bir normalleşmeye girilirken, ekonomik göstergelerde de bir iyileşme söz konusu oldu. Kasım 2018’de de dolar kuru 5.23’ler seviyesine geriledi.

Yıl 2020, Cumhurbaşkanı 24 Temmuz’da ibadete açık olan Ayasofya’yı bir kez daha ibadete açtı. Öncesinde, dolar 6,89 TL, altın ise gramı baz alalım 411 TL idi, Ayasofya sonrası, dolar 6,89 liradan hareket ederek 7,36 liraya, altın 411 TL’den  488 TL’ye çıkmıştı.

“Siz Önce Sultanahmet’i Doldurun” ve “Siz Bu Konuları bilmezsiniz Başımıza neler……..” diyen bir düşüncenin önümüzdeki süreçte Ayasofya ile ilgili neler söyleyeceğini merak etmiyor da değilim.

Şimdi Akdeniz’deyiz…

BEN YAZAYIM SİZ ONA GÖRE DAVRANIN

Yukarıda altın ve döviz ile ilgili gelişmelere örneklerle ışık tutmaya çalıştım. Hani hep soruyoruz ya dolar ne olur altın nereye gider, altın alayım mı, dolar 10 lira olur mu? Bu noktada da ben sorayım siz nasıl cevaplarsanız döviz ve altın size göre oraya gider, alırsınız veya satarsınız siz belirlersiniz.

Hayatın her alanında keşkelere yer yoktur. Keşke almasaydım, keşke satmasaydım demenin işlem gerçekleştikten sonra bir anlamı olmayacağı açıktır.

Bu yüzden atalarımız “Her Koyun Kendi Bacağından Asılır” sözünde olduğu gibi Asılacaksan Kendi Bacağından Asıl demek yerinde olacaktır. Okuyacaksın, Araştıracaksın, düşüneceksin, analiz edeceksin ama nihai kararı kendin vereceksin.

Ekonomi başlıklarına dahi girmeden sorularımın en acil olanlarından başlayayım…

  • Ülkede demokrasi tam anlamı ile amasız ve fakatsız uygulanacak mı?
  • Hukuk, talimatlarla değil de bağımsız olarak her aşamada gerçekleşecek mi?
  • Eşit yurttaşlık kavramının gereği ülkede her vatandaş eşit olacak mı?
  • Silah olarak cebinde tırnak çakısı dahi olmayan Sadece kalemini kullanan, yıllarca cezaevinde kalan gazeteciler özgür olacak mı?
  • Halkın iradesini yok sayan kayyumlara son verilecek mi?
  • Halkına yalan söylemeyen, makyajlı rakamlarla halkını aldatmayan, kandırmayan bir yönetim zihniyeti iktidar olacak mı?
  • Kadınlarımızı koruyan İstanbul Sözleşmesinin hükümlerini uygulayan bir iktidar olacak mı?
  • Nepotizm yerini liyakate bırakacak mı?
  • Komşuları ile sıfır sorun düşüncesi ile bir dünya yaratılacak mı?
  • İktidarın 3Y ile mücadele ettiğini, düşünüyor musun? Ben bunu 4 Y ile tamamlayacağım. 4 Y’den kastım Yasama Yürütme Yargı dan oluşan kuvvetler ayrılığında 4. Kuvvet olan bağımsız medyadan bahsetmek istiyorum. İktidar, YOKSULLUK, YOLSUZLUK, YASAKLAR VE YALAKALIKLA (Yalaka Medya ve iktidarın Yalaka icra makamları) mücadele etti mi veya edebilecek mi?

Bu soruları sorarken bile daraldım daha fazla sormayacağım. Sorulacak o kadar çok soru varken. Düşünüyorum da ne kadar uzaklaşmışız çağdaş ülkelerin vatandaşların elde ettiği yaşam standartlarından.

Evet, yukarıda yazdığım konularda yapılacak en ufak bir iyileşme doları, altını elinin tersi ile bir kenara iter. Ekonomide anında etkilerini gösterir. Kaçan yatırımları tekrar ülkeye çeker.

Ülkemiz nefes alır….

Sonuç Olarak; Para Piyasası kurulunun 20 Ağustos 2020 tarihinde alacağı faiz kararında, talimatsız alınacak reel bir faiz oranı paranın yönünü değiştirerek döviz ve altın üzerinde baskı oluşturacaktır.

Sadece para politikası yetmez, maliye politikaları, demokrasi ve hukuk alanında alınacak olumlu kararlar havayı birden değiştirecektir.

***

Temizlik, Maske, Mesafe… Sağlıkla kalın.

Her Çok Azdan olur. (Türk Atasözü)