Bu haftaya önemli bir demokrasi buluşması ile başlayacağız. Aylardır, Millet İttifakı ve bu ittifaka dahil olmayı düşünen partilerin konularında uzman genel başkan yardımcıları ve sözcüleri düzenli olarak bir araya gelerek yapılacak bir seçim sonrası elde edilecek iktidar ve sonrasında nasıl bir yönetim şekli, demokrasi, hukuk, ekonomi ve belki de yeni anayasanın temelini oluşturacak konularda çalışarak oluşturdukları taslak çalışma ve raporları genel başkanlarına sundular. Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun Kovid rahatsızlığı nedeni ile ötelenen genel başkanlar buluşması nihayet yarın gerçekleşiyor. Görüşmenin ana teması güçlendirilmiş ve iyileştirilmiş parlamenter sistem olmakla birlikte son günlerde ülkemizi kasıp kavuran enerji ve akaryakıt faturaları, yapılan zamlar nedeni ile vatandaşın harcamalarına yetmeyen ücretlerinin de masada görüşülecek konular arasında yer alacağını düşünüyorum.

Altı liderin bu görüşmeye gelene kadar tamamen ülkenin geleceği, çıkarları ve en büyük sorun olan ekonominin düzlüğe çıkarılması yönündeki bu toplantı, oturma yerleri, nasıl bir masa etrafında oturacaklar, masanın başında kim olacak ve zaman zaman CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun çeşitli açıklamaları da sulandırılarak basın ve sosyal medya aracılığı ile sulandırılmakta ve algıya dönüştürülmektedir. Bu ciddiyetsiz algı ve söylemlere karşı, yarın yapılacak ortak buluşmada bu tür söylemlere meydan vermemek için şaka da olsa konulacak bir yuvarlak masa, masada liderlerin işgal edeceği bölümler milimetresine kadar altı eşit parçaya bölünerek, liderlerin oturacağı sandalye veya koltukların boyu ve renkleri ile şekli mili miline kadar aynı olacak şekilde ve hatta daha da ileri giderek, 6 eşit parçaya eşit bölünmüş alanlara birer numara vererek ve liderlerin hangi numaraya oturacağı UEFA kupası kura çekiminde olduğu gibi belirlenerek kimin kimin yanında oturacağı tartışmasını yaratmayacak şekilde… daha da ileri giderek basına açık bölümde ilk söze kimin başlayacağı ve sırasıyla kimin konuşacağı da aynı şekilde belirleneceği, bu uygulamanın her aşamasının kayda alınacağı daha da ileri giderek bu işlemlerin noterce onaylanacağı bir toplantı gerçekleşmesi algı yönetenlerin toplantı sonrası saçmalamalarını boşa çıkaracaktır. Biraz abartı oldu ama medya bunları bir fırsat bilerek, içerisinden anlamsız şeyler çıkararak konuların amaçları dışında oldukça ciddi yıpratma girişimlerinde bulunuyor. Geçtiğimiz günlerde kar yağışında yaşanan olumsuzlukların ucu çok farklı yerlere gitti. Yaşanan bu bilgi kirlilikleri vatandaşın sağlığını bozacak seviyelere geldi.

Son zamanlarda, basında ve sosyal medyada sadece bu toplantı değil birçok konuda, Yasama, Yürütme ve Yargı’dan sonra dördüncü büyük kuvvet olan yazılı ve görsel basının tarafsızlıktan uzak yayın yapmaması ve bilgi yayımlaması, yine sosyal medyada dönen bilgiler, birinin söylediği bir sözün veya görüntünün işine geldiği gibi bir kısmını vererek toplumu yanıltmak ve manipüle etmek artık vatandaşı bu yayınlar ve sosyal medyadan nefret edecek boyutlara taşıdı…

Anayasa değişikliği ile yürürlüğe giren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi giderek tek adam otoriterliğine dönüştü. Sizlerin de şahit olduğu gibi yasama-yürütme ve yargı ana kuvvetler ayrılığıdır. Yasama bu yönetimle işlevini cumhurbaşkanının iki dudağı arasına ve gecenin bir saatinde yayınlanan kararname ve genelgelere bırakmıştır. Yürütme ise yine aynı şekilde tek adam yönetimine teslim edilmiştir. Yürütmede bakanların işlevi ortadan kalkmış cumhurbaşkanının bilgisi olmadan hiçbir şey yapılmamakta, yapılanlar ise bakanların ifadesi ile “Sayın Cumhurbaşkanının takdirleri ile… talimatları ile” şeklindeki sözleri yerini almıştır. Diğer bir kuvvetler ayrılığı yargı ise malumun ilanı gibi oldu. FETÖ ile başlayan, Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay’da düzenlemeler ile hakim olmaya çalışılan yargı, 15 Temmuz sonrası, özellikle yapılan atamalarla farklı bir boyuta ulaşmıştır.

Kuvvetler ayrılığının dördüncü kuvveti olan medya ise tamamen iktidarın kontrolünde bir yapıya bürünmüştür. Ülkenin en büyük medya gruplarından biri olan Turkuaz (Havuzun oluşturduğu) medyanın yönetimi AKP Genel Başkanının damadının kontrolünde, diğer bir medya grubu olan Doğan Medya grubunun Ziraat Bankasının çiftçilere destek vermesi gerekirken kaynağı Demirören grubuna kredi olarak kullandırıp ana akım medyası olan bu grubu Demirören medya yaptılar. Yazılı ve görsel medyanın büyük çoğunluğuna hakim olan bu gruplar televizyonlarda ulusal yayın yapan kuruluşlarına ve gazetecilikte ise yine ulusal ölçekte olan basılı medya tek adam yönetiminin kontrolündedir. Nereden biliyoruz dersek, iktidarın aleyhine olacak hiçbir haber ve yazı bu basında yer almamakta, çok basit işler çok büyük bir başarı gibi gösterilmektedir. Tirajları ise yok denecek seviyelere inmekle birlikte, talimatla kurum ve belediyelere toplu verilerek artırılmakta, bu medya gruplarına ayrıcalıklı olarak kamuya ait reklamlar verilmektedir. Yine görsel medyada ulusal tv kanallarında da benzer uygulamalar görülmekte, sayıca az olan muhalefet eden kanallara ise sürekli kapatma ve para cezaları verilmektedir.

Altı liderin öncelikle bu sistemin değiştirilmesi yönünde yapacağı bu toplantıda dördüncü kuvvet olan medyayı da ele almaları kaçınılmazdır. Bugüne kadar yapılan toplantılarda, belki kendi aralarında konuşmuş olabilirler ama gündeme gelmediği için bu konu hakkında bir şey duymadık. Kısaca medya konusunun mutlaka görüşülmesi ve bir dahaki toplantıya kadar bu altı liderin temsilcileri gelecek iktidarda nasıl bir medyanın olacağının da açıklığa kavuşturulması oldukça önemlidir.

Sonuç olarak; yarınki toplantıdan vatandaşa verilecek mesaj önemlidir. Demokrasi, hukuk, insan hakları, güçlendirilmiş parlamenter sistem oldukça önemli ve güven ortamı yaratacak kavramlar ama herkes tam olarak kavrayamayabilir, bu nedenle toplantıda halkın anlayacağı dilde kısa ve öz sonuç ifade edecek açıklama yapılması yani vatandaşa faydaları net açıklanmalı, ayrıntıları ise yazılı olarak verilmesi gerekmektedir. Bu arada dördüncü kuvvet olan yazılı ve görsel medya da unutulmamalı…