Didem Madak’ta kaybolmak istiyorum ve mümkünse bir daha hiç bulunmamak dileğim. Lütfen, Didem Madak şiirlerinde kayboldu densin. Aramaya filan kalkmayın beni. Ben böyle iyiyim. Ruhum da iyi. Bu kayboluş beni daha çok ‘ben’ yapacak. Gönül gözüm kapanmıştı nicedir. Ruhumda çapaklar, safralar, kir, pas. Arınmak lazım temizlenmek lazım. Günde beş vakit ruhları yıkamak lazım. Umudumuz olmasa nasıl yaşarız? Bu çokça istismar edilmiş ve hala istismar edilen bu dünyaya nasıl dayanabiliriz. Onun sesi ilaç gibi. Şiirinin sesini duyurmak için çalışacağız. Onun için kalemlerimiz işleyecek, birileri sahneye çıkıp ses olacak, sözcük olacak, yüreklere sızacak. Hep yarının, çocuklarımız için daha güzel bir dünya olması umuduyla çabalayacağız. Didem Madak bunu yaptı şimdi sen yapıyorsun. Yani Didem’in şiirlerini okuyan, anlamaya çalışan, içinde hisseden, giderek onları içinde içselleştiren, bir dünya görüşüne doğru evrilen sen. Çocuklarını bu incelikli sesle yetiştiren. Mesela, “çiçekleri koparmayın hatta mümkünse yemeyin” diyecek olan sen. Ağaçların canına kast ettiklerinde, “birisi gelip sizin başınızı kesse ne kadar da canınız yanar değil mi?” diyecek olan sen. İşte böyle çoğalacak güzel insanlar. Yarın başka güzel incelikli sesler doğuracak. Her koşulda var olmasını biliriz biz. Doğururuz, büyütürüz, kollarız, koruruz, doyururuz, hatta ölürüz ama öldükten sonra bile dünyanın kirini pasını işte aynen böyle temizleriz. Tıpkı Didem’in şiirleriyle yaptığı gibi.

***

Bu dünyanın iyiliğe, iyi şeylere o kadar çok ihtiyacı var ki. Üstelik şimdi şu anda masumların katledildiği, kesip biçildiği şu anda insanlık sırat köprüsünden geçiyor. O kıldan ince kılıçtan keskin yolda yürümeye çalışırken iyilere, iyiliğe ve iyi insanlara çok ihtiyacımız var. Üstelik bu dibine kadar istismar edilmiş, alabildiğine tüketilmiş, sömürülmüş bu dünyada. Dünya iyi insanların hatırına dönerken bir parça Didem Madak daha almak istiyor canımız. Mümkün olsa sabah, öğle, akşam bir tablet Didem Madak bütün hırpalanmış ruhlara iyi gelecek. Şu pis hastalığı üzerimizden atacağız. Belki yine dünya iyi bir yer haline gelecek. İşte benim de bütün çabam bu. Didem Madakların sayısı fazlalaşsın, mümkünse bulaşıcı olsun, bütün habis ruhlara bulaşsın, onları temizlesin istiyorum. Bu yorgun dünyamız kirden, pastan arınsın o ilk saf haline geri dönsün.

***

Maalesef, Didem’i yaşarken göremedim ama şiirlerinden tanıyorum. O güzel ruhunu biliyorum. Didem Madak'ın incelikli kadınların sesi olduğuna yürekten inanıyorum. Ayrı boyutta yaşayan ama hep insana seslenen iki kadının üzerinden anlatmaya çalışacağım hikayeyi. Biri sensin. Her neredeysen, bu dünyanın sokaklarını arşınlayan sen. Her gün can havliyle fare koşusunda debelenirken, hayatını pahalı çöpler mezarlığına çeviren sen. Diğeri Didem. Yani her ikinizin hikayesinin bir yerlerde kesişeceğine inanıyorum. Eşyanın tabiatına aykırı gibi duruyor ama olsun.

Mesela hayal ediyorum. Bir anlığına bu habis, bu bencil dünyadan kopup farklı boyutlara geçtikten sonra nasıl olup da tanıştığınızı hayal ediyorum. Sonra, nasıl onun sesi olduğunu. Farklı evrenlerden iyiliğe, güzelliğe, insanlığa seslenirken ruhlarınızın nasıl olup da aynı evrene açıldığını konuşmak istiyorum. O evrende yalanlara yer yok. Şiirin kanunlarının hakim olduğu bir yer. Samimi, içten ruhların buluşma yeri. İnsani değerler üzerinden tüm zamanlara seslenen ruhlar bunlar. Sen ve Didem buluşmuşsunuz bu yerde. Sen artık Didem’in sesi ol isterim. Şiirlerinden tanıdık, Didem’in ruh arkadaşı ol. Şiirlerinde kaybol. O arınmış evrenden bu dünyaya seslen. O seslerin incelikli tınılarını dinlemek isteyenlerle paylaş. İşte böyle başlıyor temizlikler, arınmışlıklar. Güzel yarınlar yaratma çabası böyle başlıyor.