Başlıktaki konuya sonra geleceğim. Devlet ile halkın çıkarları çakıştığında neler yaşandığına değineceğim. Ya da öyle hissedildiğinde…

Ama öncelikle ana akım medya ve devletin televizyonunda yaşananlardan bahsetmek istiyorum. Yaşadığım ve yaşarken utandığım bir örnekten…

17 Ağustos 1999 depremi sonrası ile İzmir depreminin sonrası tartışılıyor ve karşılaştırılıyor ana akım medyada ve devlet televizyonunda. Tabi ki bugünün iktidarı övülerek ve tabi ki o günün iktidarı ile karşılaştırılarak. Malumunuz Ecevit hükümeti iktidarda idi o dönem. Amabu yazıdaki mevzu Ecevit hükümeti veya kendisi iyiydi, kötüydü değil. Mevzu bu kadar aymazlık, yüzsüzlük olması…

1999’dan, 2020’ye 21 yıldaki teknolojik devrimler inanılmaz boyutta. Örneğin 1999’da cep telefonu daha yeni yeni girmişti ülkemize. Gazeteler kupon ile vermeyi taahhüt ediyordu. Şimdi ise kullandığımız telefonların tuşları yok ve hatta yapay zekâları var. İstediğimiz dosyaları kaydedebilen ve hatta düzenlememize imkân verecek boyutta. Nerede olduğumuzu anlayacak düzeyde… İlgi alanlarımıza, hatta sohbetimize göre reklamlar görecek düzeyde…

Eda’nın enkaz altından kurtarılma videosunu telefonumda sosyal medyadan izlerken TRT Haber kanalı açıktı televizyonda. Eda kendisini kurtarmaya gelen ekipten kendisiyle muhatap olan kahramanababama Eda iyi der misiniz?’ diyordu. Hareket edemiyordu Eda, yüzünde kusmuğu kurumuş bir vaziyette yatıyordu. O sırada Bayraklı’daki Rıza Apartmanı’ndan canlı yayın yapan TRT Haber’deki programı sunan zat tam da şu cümleleri kuruyordu: ‘Türkiye artık eski Türkiye değil. Sorunlara anında müdahale ediliyor.’ Tabi ki bunu merkezi hükümete dayandırarak, onların sayesinde olduğunu iddia ederek söylüyordu. Sanırsın ülkeyi Steve Jobs yönetiyor.

Be hey utanmaz adam, bu senin övmek zorunda hissettiğin iktidar sayesinde değil teknoloji sayesinde. Ki onu da ne kadar kullandığımız tartışılır.

Ee be hey alçak adam, sahadaki 6 bin personelin 4 binini oluşturan CHP’li belediyeleri görmezden gelerek, sanki hepsi senin ‘aşık’ olduğun iktidarın çabasıymış gibi yapılanları görmezden geliyorsun. Ben ve benim gibilerin ödediği vergilerle aldığın maaş haram zıkkım olsun. Ağzından burnundan gelsin.

***

Devlet mi, halk mı?

Cumhuriyet Halk Partisi’nin deprem sonrası yaptığı açıklamaların tamamında neredeyse yapılan açıklamalar içler acısı. Neymiş efendim ‘afet siyasileştirilemez’miş. Kaybettiğimiz her candan, yaralı olarak kurtarılan her candan ülkeyi ve kenti yönetenler sorumlu iken ‘afet siyasileştirilemez’miş. Bal gibi de siyasileştirilir. Senin partinin etiketi ile seçilmiş belediyelerin yaptığı her başvuru ya bekletiliyor ya da reddediliyor ilgili bakanlıklar tarafından. Bu deprem için de geçerli. Deprem sayesinde öğrendik mesela;Bayraklı Belediyesi’nin çürük yapılar için yaptığı başvurular reddedilmiş ilgili bakanlıklar tarafından. Yıkılan binalar da bunların içerisinde. Bundan daha siyasi ne olabilir?

Hadi bir örnek daha verelim. First Layd’imiz Emine Erdoğan’ın kullandığı ‘Hermes’ marka çantadan ancak 12-15 adet alınabilecek kadar bütçe hazırlanmış İzmir’in deprem yaralarını sarması için. First Lady Erdoğan çakma mı yoksa orijinal mi kullanıyor bilmiyorum ama bu da mı yeteri kadar siyasi gelmiyor CHP’li yetkililere.

İmar barışı ile kaçak yapılara ruhsat verilmesi de mi siyasi değil? Ya da halk sağlığı için yapılması gereken denetimler kimin sorumluluğunda? Ee bu ülkeyi yöneten iktidar bunu yaparak hazineye gelir sağlamadı mı? Onlar kendi ‘hazinesi’ne katkı sağlarken, bu yasal düzenlemeden kaynaklı kayıplar yaşanmadı mı ya da yaşanmayacak mı? Bu da mı yeteri kadar siyasi değil?

***

Lütfen bilen biri beni aydınlatsın. Atatürk ilkelerinde yer alan, aynı zamanda CHP’nin de altı okundan biri olan ‘halkçılık’ ilkesi en önemsiz ilke mi? Eğer bir önem sırası varsa bu ilkelerde ve ben bilmiyorsam lütfen uyarın beni, boşuna umutlanmayayım ilkelerden ve CHP’den. Önem sırası yoksa örneğin laiklik ya da devletçilik kadar önemliyse halkçılık ve buna rağmen böyle davranılıyorsa yine medet ummayalım CHP’den.

Birlik ve beraberlik için’ siyasileştirmeyecekmiş CHP depremi ve etkilerini bu süreçte. Artık yeter. Bu sefer bari siz siyasi bir tavır alın biz birlik beraberliği o zaman sağlarız. Hem de çok daha güçlü, hem de çok daha kabul edilebilir ölçüde. Umarım bir gün CHP için halk, devletten daha gözetilir olur.