Pandemi ile mücadele ederken, yeni tehdit bu sefer bizi denizlerden kuşatmaya başladı. Halk arasında deniz salyası olarak bilinen, bilimsel adıyla “müsilaj” olan kirlilik ülke gündemine oturmuş durumda. Korona sağlığımızı tehdit etmeye devam ederken, mavi denizlerimizi hiç hoş olmayan bu görüntü esir almış durumda. Denizlerimiz neden böyle oldu? Nedir bu müsilaj denilen musibet.  Deniz salyasının ana nedeni; iklim değişiklikleri ve denize yönlendirilen zararlı atıklar. Sorun yine insan temelli. Müsilaj, deniz ortamındaki mikroorganizmaların olması gerekenden fazla artış göstermesi sonucu ortama salgıladıkları organik bileşikler sonucu ortaya çıkıyor. Bu bileşikler suyla temas ettiğinde şişme yapıyor ve kötü görüntü oluşuyor. Ana nedenlerinden biri de deniz suyu ısısının yükselmesi. Denize giren azot ve fosfat miktarı müsilajı oluşturan diğer bir neden. Küresel ısınma, mavi sularda böyle bir pislikle kendini dışa vuruyor.

DENİZ ÜRÜNLERİ TÜKETİMİNE DİKKAT!

Deniz salyasını oluşturan mikroorganizmalar doğal olarak zehirli maddeler içeriyor. Özellikle Marmara Denizi’ni esir alan tehlike diğer denizlere doğru ilerliyor. Bu dönemde uzman bilim insanları deniz ürünleri tüketimi konusunda önemli uyarılarda bulunuyor. Bu zehirli bileşenler bazı balıklarda daha çok, bazı balıklarda daha az etkileşim gösteriyor. Ama midye konusunda özel uyarılar geliyor. Normal zamanda tüketilmesi önerilmeyen midye, tam bir zehir topu durumunda. Midyeler, zehirli maddeleri özellikle topluyor ve depoluyor. Uzmanlar midyeden uzak durun diyor. Midye dolma sevenler için kötü haber ama sonuç sağlığa bağlanıyor. Dikkat etmekte fayda var.

İZMİR KÖRFEZİ İÇİN GÜZEL HABER!

Denizlerde müsilaj 1700’li yıllardan beri görülüyor. Ülkemizde 1994 yılından itibaren Çanakkale Boğazı ve Marmara Denizi’nde görülmeye başlanmış. İzmirli deniz bilimi insanları, müsilajın Çanakkale Boğazı’nı aşarak Ege Denizi’ne gelmesini beklemediklerini açıkladılar. Bu İzmir için rahatlatan bir açıklama. İzmir Körfezi için şimdilik böyle bir tehlike yok.

Son cümle: “Rüzgar eken, fırtına biçer… Denize ne atarsan onu sana geri verir. Doğanın kanunu böyle…”