“Dost dostun kilididir / Yol açar / Ya da kilitler”, “Hayat nerede kanarsa/ sanat oradadır”, “Rüzgar her zaman yolcudur / ne bir yere ulaşır/ ne de yolu biter”. Habip Aydoğdu için resimlerin üzerine yazdığı bu şiirler kendiliğinden ortaya çıkan şeyler. Ona göre, bu yazıların hepsi birer iç hesaplaşması. “Ben burada kitap resimlemesi yapmıyorum. Ben bunlarla illüstrasyon yapmıyorum. Bazı yazarlar bunu karıştırıyorlar. Bu çok önemli. Karıştırmamak lazım. Bunlar kitap resimlemesi değil, grafik değil, eskiz de değil. Bunlar hepsi benim hayattan süzdüğüm şeyler ve bunlar benim için birer terapi. Bunların hepsi resmin bir parçası. Bu notlar çok düzenli ve disiplinli yaptığım bir şey değil ama bunlardan 100’lerce defter var. Bunların hepsi 300, 500 sayfa. Bunlar benim için çok önemli. Mesela resimlerin birinde  ‘Yola çıkılmadan hiçbir şey sonlanmıyor’ demişim. Bir şeyin sonlanması için önce yola çıkılması lazım. Yazdığım bu yazı, o tuzakları, o deneyleri yaşayıp görmek lazım anlamına geliyor.” Habip Aydoğdu’nun not defterleri serisinde yer alan resimler aynı zamanda hayat bilgisi dersi gibi geliyor insana.

Habip Aydoğdu’nun meşhur bir ‘defterli ressamlar’ tanımı var. “Ben defterli ressamları çok severim. Ben de onların yeri hep ayrıdır. Hanefi Yeter, İlhan Berk gibi ressamlar defterli ressamlardır. Gerçekten yapmadan duramayan sanatçılar. Arabada da defterine çiziyorsun, yolda da defterine çiziyorsun, yemek yerken de defterine çalışıyorsun, yatakta da çalışıyorsun. Her yerde çalışıyorsun. Mesela benim bu defterlerde 1960’lı yıllardan itibaren hayata bakışımı görebilirsiniz. Dünden bugüne nelere kızdığımı, kendi kendime nasıl kahrettiğimi, kimlerle dertleştiğimi, hayata nasıl baktığımı, sosyal, politik, ekonomik ortama ve dünya ile ilişkilerimize nasıl baktığımı görebilirsiniz. O gün neden beslendiysem onlar çıkıyor ortaya. Bunlar o güne, tarihe düşülen belgelerdir. Benim asıl hazinem defterlerimdir. Çocuklarıma bırakacağım en büyük miras da defterlerim olacak.”

Defterler, kalemler sanatçının hep yanında bulunacak. Peki ya ilham perisi? İlham perisini çağırmak için ne yapmak lazım? Habip Aydoğdu ilham perisi sorununa kesin çözüm getiriyor. “Sanat dünyasında sanatçılar üretebilmek için hep bir ilham gelmesini beklerler. İlham gelmeyecek. İlham öyle gelmiyor. Ben deneyimlerime dayanarak söylüyorum. Bir yere giderken mutlaka yanında kalemin defterin hazır bulunacak. Yüreğin birikecek, dolacak, dolacak, taşacak ve patlayacaksın. Taşacaksın. Taşana kadar ilham gelmiyor. Yapıla gelen şeyleri, alışıla gelmiş olanı kırmanın yolu buradan geçiyor. El alem ne der, yönetim ne der, sistem ne der olayını bir yana bırakacaksın. Esas kilit onlar işte. Bunları aştıktan sonra, yolun açılıyor, üretmeye başlıyorsun.”

Bir anlamda zamana direnen resimler yapmanın çok farklı bir yolu bu. Ressam için resim yapmayı bırakabilmek çok zor. Resim onun için tam bir tiryakilik. Yazmadan, yapmadan duramama hali. Peki bunun sırrı nedir? Yolun çok başında olan gençlere neler söylemeli.  Habip Aydoğdu’nun yüzünde bilge bir gülüş beliriyor. “Bazen gençler gelip “Yaa hocam ne yapalım?” diye soruyorlar. Ben de, bakın çok zorluyorsunuz diyorum. Kendine bir sor, ben resim yapmadan durabiliyor muyum? Duramam diyorsan, işin içine dal, hayatta her türlü riski al. Ama durabiliyorum, bir şey de olmuyor diyorsan, orada bir sıkıntı var, hiç zorlama diyorum.”