“Cumhuriyet Sivas’ta kuruldu, Sivas’ta yıkılacak…” Kudurmuş, azgın kalabalık, ağzından salyalar saçarak haykırıyor. Başlarında kışkırtıcılarıyla birlikte Madımak Oteli önünde toplanmışlar. Tansiyon giderek artıyor. Katiller sürüsü Sivas’ta açıkça terör estiriyorlar ve güvenlik güçleri müdahale etme gereği duymuyor! Yer Sivas. Tarih 2 Temmuz 1993. Pir Sultan Abdal Derneği ve Kültür Bakanlığı’nın düzenlediği Pir Sultan Abdal Kültür Şenliklerine davetli olarak Sivas’a çağrılan aydınlar, yazarlar, şairler, düşünürler, karikatüristler, halk ozanları, folklor ekibi yüreklerinde kırmızı karanfillerle, dillerinde sevgi ve kardeşlik sözcükleriyle gelmişler. Onlar dostluk için gelmişlerdi. Ozanlar kenti Sivas’ta düşmanlık, kin, nefret ve ölüm buldular. Sivas Madımak Oteli katliamında hayatını kaybeden aydın ve sanatçılar arasında semah ekibinde bulunan 11 ve 13 yaşlarında olan Koray Kaya ve Menekşe Kaya kardeşler de bulunuyordu. Asuman Sivri, Özlem Şahin, Nurcan Şahin, Yasemin Sivri, Belkıs Çakır, Serpil Canik, Serkan Doğan, Yeşim Özkan, Huriye Özkan, Handan Metin, Sait Metin, Ahmet Özyurt, İnci Türk, Muammer Çiçek, Gülsüm Karababa, Murat Gündüz, Mehmet Atay, Gülender Akça, Hasret Gültekin, Sehergül Ateş, Erdal Ayrancı, Asaf Koçak, Uğur Kaynar, Behçet Aysan, Edibe Sulari Aybaba, Muhlis Akarsu, Muhibe Akarsu, Metin Altıok, Carina Cuanna, Asım Bezirci ve Nesimi Çimen’den oluşan liste, Türk toplumunun yaşadığı en ciddi ve “en gerçek travmadır”! Yakılarak katledilenlerin arasında 20 genç fidandan oluşan semah ekibi de yer alıyordu. Bu gencecik insanların ailelerine, annelerine “çocuklarınız yakılarak katledildi” nasıl denir? Bu nasıl izah edilir? Katiller ordusu tarafından Sivas’ın bu kadar kolay teslim alınmasına inanmak o kadar güç ki. Bütün bunlar olurken şenliği düzenleyenlerden biri olan Kültür Bakanlığı nerede? Dönemin Kültür Bakanı nerede? Hadi kendisini geçtim, Kültür Bakanı yerine şenliğe katılması gereken temsilcisi nerede? Sonradan öğreniliyor. Aydınlar daha kente gelmeden birkaç gün önce dağıtılmaya başlanan imzasız paçavralarda açıkça tehditler yer alıyor. Bu iğrenç ilanları kim basıyor? Güvenlik kuvvetleri nerede? Bu hastalıklı, iğrenç sözde bildirilerin dağıtılmasına nasıl göz yumuyorlar? Neden engel olmuyorlar? Neden önlem almıyorlar? Korkaklıkları altına imza atmaktan kaçınmalarından anlaşılıyor. Dönemin Sivas Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun teşviki ve kışkırtmasıyla katiller sürüsü “Cumhuriyet Sivas’ta Kuruldu, Sivas’ta Yıkılacak”, “Muhammed’in ordusuyuz”, “Şeytan taşlıyoruz”, “Şeriat gelecek zulüm bitecek”, “Kahrolsun Laikler” sloganları eşliğinde uluyarak Madımak Oteli’ne saldırıyorlar. Aynı zamanda devlete ve Cumhuriyet’e karşı saldırarak “isyan” ediyorlar! Ve oteli yakıyorlar. Katliamdan sağ kurtulmayı başaran Hidayet Karakuş o karanlık anları şöyle anlatıyor. “Saat 20.00 oteli duman sardı. Nefes alamıyoruz. Biraz taze hava alabilmek için ilk önce üst katlara çıkıyoruz. Alevler, alevler, alevler. Camlar kırık olduğu için odalara yanıcı maddeler atıyorlar. Koridorlar karanlık, merdivenlere koşuyoruz. Sonra birisi “buraya gelin, zemin kata” diyor. Zemine koşuyoruz. Cılız bir hava esintisi bizi bir açıklığa getiriyor. Yan binanın boşluğuna bakıyor. Karşı binaya geçersek kurtulacağız. Bizi karşı binadan istemiyorlar ama Komiser Mehmet Bey bastırıyor. Onun zoruyla bizi kabul etmek zorunda kalıyorlar. Ve sabaha kadar sancılı bir bekleyiş. Ya geride kalanlar. Merdivenlerde, koridorlarda dumandan boğularak, sonra da diri diri yananlar.” Kaç Behçet Aysan, kaç Asım Bezirci, kaç Metin Altıok, kaç Erdal Ayrancı, kaç Nesimi Çimen yetişir bu ülkede? Kaç aydının, düşünürün, sanatçının kanı ve eti susuzluğunu dindirir bu caniler sürüsünün?”