İZ GAZETE- İzmir Tabip Odası Başkanı Dr. Lütfi Çamlı, İz Televizyonu’nda yayınlanan Gizem Taban ile Z Raporu programının konuğu oldu. Koronavirüs salgınındaki son gelişmeleri değerlendiren Dr. Çamlı, tedbirlerin acilen hayata geçirilmesi gerektiğini vurguladı.

‘TEDBİRLER YETERSİZ’

Son dönemde artan koronavirüs vakalarına ilişkin açıklamalarda bulunan Dr. Lütfi Çamlı, “Pandemiyi kontrol altına alamadığımız sürece mutasyon ve varyant oluşumları kaçınılmaz. Son dönemde baskın hale gelen Omikron varyantı, Güney Afrika’dan Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) bildirildikten yaklaşık 20 gün sonra ülkemizde görülmeye başladı. Ve o dönemki açıklamalar; çok kaygı verici bir varyant olduğu, çok hızlı bulaştığı yönünde oldu. Tüm ülkelere tedbir alma çağrıları yapıldı. Dünya, pandeminin başından beri en yüksek vaka sayılarına ulaştı. Bu çerçevede bilim insanların çok ciddi vaka artışı olabileceği, hatta sağlık sistemlerinin zora gireceğine yönelik açıklamaları üzerine dünyanın birçok ülkesinde birtakım tedbirler uygulamaya sokuldu. Bunların başında, toplumsal hareketliliği azaltmak ve kontrolsüz kalabalıklara engel olmak adına düzenlemeler getirildi. Türkiye’de ise sağlık otoriteleri sürekli olarak ek tedbir almaya gerek olmadığını söylediler. Fakat Türkiye’de vakalar 2 hafta içinde 4 kat arttı. Mevcut tedbirlerle salgın 4 katına çıkıyorsa demek ki aldığımız tedbirler yeterli değildir. Buna rağmen ısrar ediyorsanız o zaman sizin salgınla mücadele etme konusunda samimi bir iradeniz yok demektir. Yani bir bakıma salgın doğal akışına bırakıldı diyebiliriz” diye konuştu.

‘VAKALAR KATLANDI’

İzmir’de vakalara ilişkin son durum hakkında bilgilendirmede bulunan Dr. Çamlı, şunları söyledi: “Yaşadığımız süreçte, İzmir ile ilgili açıklanan haftalık vaka sayıları, bizim sahadan aldığımız verilerle örtüşmedi. Açıklanan rakamlarla bizim elde ettiğimiz rakamlar arasında 3-4 kat fark vardı. Geçtiğimiz günlerde İzmir’in vaka sayısı yüz binde 68 olarak açıklandı. Bu da günlük olarak 400 vakaya karşılık geliyor. Ama bu 18-24 Aralık tarihlerini kapsayan sonuç. Şu anda vaka sayıları ülke genelinde 70 bine dayanmışken bundan günler öncesindeki vaka sayısını açıklamanın hiçbir geçerliliği yok. Bana göre İzmir’de o dönemde de sayı fazlaydı ama diyelim ki günlük 400 vaka vardı, şu an onun 10 katı vaka var. Güncel verilerin açıklanması önemli… Aslında bu veriler Sağlık Bakanlığının, Sağlık Müdürlüğünün elinde var ama anlayamadığımız bir gerekçeyle açıklanmıyor.”

‘İHTİYAÇ ARTIYOR’

İzmir’deki pandemi servisleri ve yoğun bakımlardaki duruma ilişkin değerlendirmelerde bulunan Çamlı, “Vakaların bir anda artması, hastaneye yatış oranı her ne kadar Delta varyantındaki kadar yüksek olmasa da yine de bir miktar yüksek olduğu için yoğun bakım ve pandemi servisi ihtiyacının giderek arttığını gösteriyor. Yeni yoğun bakımların ve yeni pandemi servislerinin açılmasının gerekliliğini görüyoruz. Ama şu anda sağlık sisteminde bir zorlanma yok, rezervler bunu karşılayacak durumda. Fakat böyle devam etmesi ve vakaları giderek artması durumunda ihtiyacı karşılamak için birtakım dönüşümlerin yapılması gerekli olabilir” dedi.

‘EYLEM PLANI GEREKLİ’

Salgının kontrol altına alınması için gerekli tedbirlerin acilen hayata geçirilmesi gerektiğini vurgulayan Dr. Çamlı, “En kısa zamanda, olabilecek en kötü senaryoya yönelik olarak bir pandemiyle mücadele eylem planının tamamen toplum sağlığı gözetilerek bilimsel verilere dayalı bir biçimde hayata geçirilmesi gerekiyor. Aksi takdirde, daha önceki yapılan hataların tekrarı, özellikle ekonomik kaygıların göz önünde tutulması ve salgının algılarla yönetilmeye çalışılması durumunda ciddi vaka artışlarıyla karşılaşmamız söz konusu olacaktır” dedi.

‘TESTLER ARTIRILMALI’

Salgınla mücadele kapsamında testlerin yaygınlaştırılmasının öneminin altını çizen Dr. Çamlı, “Testlerin yaygınlaştırılması, pozitif ve asemptomatik vakaların erken dönemde saptanarak izolasyona alınması ve bulaş zincirinin birinci basamakta kırılması çok önemli… Ülkemizde ne yazık ki test konusunda yeterince başarılı bir strateji uygulanamadı. Hala, pozitif temaslılara bile test yapılamamakta… Grip salgının olduğu bir mevsimdeyiz. Geldiğimiz noktada vaka sayıların çok artması ve griple kovid-19’un benzer belirtiler taşıması nedeniyle doğal olarak vatandaşların endişeleri artıyor ve test yaptırma ihtiyacı hissediyorlar. Bu da hastanelerde büyük kuyrukların oluşmasına yol açıyor. Bazen saatlerce test kuyruğunda bekleyen ve bunu beklerken de test yaptırmaktan vazgeçen vatandaşlarımız da var. Aslında bunun çözümü mümkün. PCR için numune alma merkezleri, seyyar bir şekilde mahallelere kurulabilir. Laboratuvarların ve numune merkezlerinin artırılmasıyla salgında iyi bir yol kat edilebilir. Aksi takdirde bu kalabalıklardan dolayı test yaptırması gerekirken yaptıramayan ya da gidip de geri dönen vatandaşlarımız büyük mağduriyetler yaşayacaktır” ifadelerini kullandı.

‘KUŞKU VAR’

Karantina süresinin 7 güne düşürülmesini değerlendiren Çamlı, “Pandemi ilk başladığında karantina süresi 14 gündü, hatta 20 güne kadar da çıkabiliyordu. Sonra 10 güne düşürüldü, şimdi de 7 güne indi. Bunun hangi kritere, hangi bilimsel veriye göre olduğu konusunda bir bilgimiz yok. Kuluçka süresinin kısalmış olması, karantina süresinin kısaltılmasını gerektirir mi? Bunlar tartışılabilir. Ama burada ister istemez birçok kesimde, iş hayatına erken dönebilmek adına bu karantina sürelerinin kısaltıldığına yönelik bir kuşku var. Dolayısıyla bunun sürenin neden kısaltıldığı kamuoyuyla paylaşılırsa bu kuşkular giderilebilir” dedi.

‘NEDENİ GÜVENSİZLİK’

Aşılama sürecine ilişkin de açıklamalarda bulunan Çamlı, “Gelinen noktada; aşı karşıtlarına ve aşı tereddütlerine yönelik olarak ikna edici bir çalışmanın yapılmaması, özellikle aşı karşıtlarının medya ve sosyal medyada çarpıtılmış bilgilere dayanan argümanlarına karşı net bir tutum alınmaması ve tereddütleri ortadan kaldıracak güven verici uygulamalar yapılmaması nedeniyle ne yazık ki aşılama oranlarında bir düşüş görüyoruz. Şu anda hiç aşı olmamış yaklaşık 5 milyon kişi var. Burada aslında aşı karşıtlarının oranı düşük, çoğunluk aşı tereddüdü yaşayan kesim. Burada en önemli sebebin sağlık otoritelerine duyulan güvensizlik olduğunu düşünüyorum. Şu an günde ortalama 500 bin doz aşı yapılıyorsa, ilk dozu yaptıranların sayısı 30 bin civarında. Dolayısıyla yeni aşılamaya alabildiğimiz kişi sayısı çok az. Şu an yapılan aşıların büyük kısmı hatırlatma dozları...” diye konuştu.

‘DÜZENLEME GETİRİLMELİ’

“Aşı olmayanlara karşı bir yaptırım veya düzenleme söz konusu değil” diyerek konuşmasını sürdüren Çamlı, “Hastaneye yatışlar ve vefatlarda aşısızların çok büyük yer kapladığını görüyoruz. Her ne kadar aşı olmama konusunu bireysel bir karar olarak değerlendirenler olsa da kamusal alana çıktığımızda mutlaka topluma karşı sorumlu olduğumuzu unutmamamız gerekiyor. Kimsenin bir başkasına hastalığı bulaştırma hakkı olamaz. Evinizde oturuyorsa aşı olmamak tercih olabilir ama kamusal alana çıkıyorsa ve orada diğer insanlara hastalığı bulaştırma riski varsa, bu kişilere mutlaka düzenleme getirilmeli. Özellikle toplumla iç içe olan mesleklerde çalışanların aşı olması mutlaka zorunlu hale getirilmeli, bireysel tercihlere bırakılmamalı. Bu konuda daha etkin çalışmalara ihtiyaç var” açıklamalarında bulundu.

TURKOVAC DEĞERLENDİRMESİ

Yerli aşı olan Turkovac aşısına dair görüşlerini açıklayan Dr. Çamlı, “Türkiye’nin aşı üreten ülke olma iradesini ortaya koyması sevindirici… Hükümetin aşı çalışmalarını desteklemesi, bu yönde çalışması ve yerli aşının üretilmesi çok kıymetli. Ancak bir de şöyle bir gerçek var; dünyanın her yerinde aşı ya da ilaç kullanımları için belli ruhsat süreçleri var. Tabi ki pandemi sürecinde acil kullanım onayı söz konusu oluyor. Ama tüm bunlarda bile bir asgari süreçler var. Bir aşının, etkisi, gücü ya da yan etkisi bilimsel olarak test edilmeden ve bu test sonuçları bilim insanları ve kamuoyuyla paylaşılmadan kullanıma sokulması söz konusu değil. Turkovac’ın faz 3 çalışmalarının sonuçlarını kimse bilmiyor. Bunu bilim insanlarıyla, kamuoyuyla paylaşmanın bir sakıncası olacağını düşünmüyorum. Eğer kendi ülkenizin vatandaşlarına bu aşıyı yapma konusunda elinizde yeterince bilgi varsa bunu paylaşmaktan imtina etmeyi gerektirecek bir durum olmamalı. Ama paylaşılmıyor. Bunun açıklanması lazım. Turkovac faz 3 çalışması bitti deniyor, onay aldı deniyor ama kimse şunu söyleyemiyor; Turkovac, Omikron varyantına karşı etkili mi, Delta varyantına karşı etkili mi, yüzde kaç etkili, yan etkileri nedir? Bunlar belli olmazken bir aşıya gözü kapalı ‘yapılsın’ demek bilimselliğe uygun bir yaklaşım değil” ifadelerini kullandı.

Editör: Haber Merkezi