ÖZLEM KARA/ İZ GAZETE- İzmir Tabip odası Başkanı Çamlı yaptığı basın açıklamasında, salgın hızının Mart- Nisan ayından daha vahim bir durumda olduğunu belirterek yapılan filyasyon çalışmalarının ise epidemiyoloji biliminin ışığında gerçekleştirilmesi gerektiğini ifade etti.

SALGIN PİK NOKTASINDA

Covid-19 pandemisinde 3 hafta içerisinde küresel olgu sayısının 40 milyondan 50 milyona ulaştığını, pandemi seyrinin dünyada yakıcılığını sürdürdüğünü, Türkiye’de ise ilk vakayı takiben virüsün hızla yükselip pik yarattığını ifade eden İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı, Mart-Nisan 2020 dönemine göre bugün çok daha fazla zor ve yaşantımızı tehdit eden bir döneme girmiş bulunuyoruz. Bilindiği gibi İzmir çok daha özel bir zorluğu da yaşamaktadır: Kısa süre önce yaşadığımız deprem salgına eklenmiştir. Resmi makamlarca depremi izleyen 10. günde olgu sayısının depremin başladığı güne göre iki katına çıktığı açıklanmıştır. Salgın şu anda bütün Türkiye’ye yayılmış ve kontrolden çıkmıştır. Sağlık Bakanlığı’nın pandemi sürecini şeffaf bir biçimde yönetmemesi yüzünden gerçek olgu ve ölüm sayıları konusunda yeterli bilgimiz yoktur. Ancak bilim insanlarının saha gözlemleri ve çeşitli kaynaklara dayanarak yaptığı epidemiyolojik tahminler, bugünlerde salgın eğrisinin ilk tepe noktasına ulaştığı Nisan ayına benzer ve belki de daha fazla olgu sayısıyla karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir. Entübe edilen hasta ve ağır hasta sayısındaki artış özellikle Ekim ayının üçüncü haftasından sonra gözlenen yükselme eğilimi endişe vericidir. Ölüm sayılarındaki artış da endişe vermektedir. Sağlık Bakanlığı’nın bildirimlerine göre COVID-19 hastalığına bağlı olarak kayıtlara geçen ölümler Ekim’in ikinci haftasından sonra artış eğilimine girmiştir” ifadelerini kullandı.

“TOPLUMSAL HAREKETLILIK KISITLANMALI”

Genelde Türkiye, özel olarak İzmir’e ait tüm verilerin kamuoyu ile şeffaf ve ayrıntılı biçimde paylaşılması gerektiğini belirten Çamlı, “İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulları etkinleştirilmeli ve Tabip Odaları bu kurula dahil edilmelidirler. Bu verilerin ışığında olgu artışını engellemeye yönelik epidemiyolojik çalışmalarla gerekli tedbirler bir an önce alınmalı ve ilk adım olarak “toplumsal hareketlilik” derhal en etkin biçimde kısıtlanmalıdır” dedi. Çamlı, sahadan alınan verilerin yapılacak kısıtlama temel , zorunlu ve acil hizmet üreten hizmetler dışında çalışma hayatının durdurulması gerektiğini belirtti. Çamlı sözlerine şöyle devam etti: “Salgın mücadelesinde koruyucu sağlık hizmetleri güçlendirilmeli, birinci basamak sağlık hizmetlerinin etkinliğini artıracak şekilde organizasyonu gerçekleştirilmelidir. Filyasyon çalışmaları epidemiyoloji bilimi ışında gerçekleştirilmelidir. Bu mücadelede kamunun diğer kaynaklarının da (araç, personel) etkin kullanımı sağlanmalıdır. Salgınla mücadele edebilmek için daha çok merkezde, daha çok sayıda test yapılmalı; pozitif vakaların erken tanınması, etkin biçimde izole edilmesi, temaslıların karantinaya alınması sağlanmalıdır. Hastanede tedavisi gerekmeyen kişilerin izolasyon ve takibi için kullanıma uygun kamu pansiyon, yurt vb. ortamlar ayarlanmalı, bu konuda yerel yönetimlerle iş birliğine gidilmeli, hane içi yayılımın önüne geçilmelidir. COVID-19 dışı hastaların aylardır ertelemek zorunda kaldıkları sağlık sorunları ve bu konuda yaşanan sorunlar dikkate alınarak “pandemi dışı hastaneler” belirlenmeli, pandemi dışı sağlık sorunları için başvurulabilecek güvenli alanlar yaratılmalıdır.”

SAĞLIK ÇALIŞANLARI YORGUN

Sağlık çalışanlarının yorgun olduğunu, salgın ile en önde, özveri ile mücadele eden sağlık çalışanlarını koruyamayan hiçbir ülkenin salgınla baş edemeyeceğini kaydeden Başkan Çamlı, “Salgının başından beri yöneticiler tarafından yapılan eşit ve adil olmayan görev dağılımı, eşitsiz ek ödemeler, sosyal ve ekonomik kısıtlılıkların yanında bir de her gün meslektaşlarının ölümüyle moral ve motivasyonu bozulan sağlık çalışanları tükenmiştir. Nitelikli ve yeterli koruyucu ekipmana ulaşmakta zorlanan, gelecek kaygısı taşıyan sağlık çalışanları büyük sıkıntılar yaşamalarına karşın özveri ile çalışmaktadır. Sağlık çalışanlarının çalışma koşulları ve özlük hakları hızla düzeltilmelidir. Pandemide en az 10 kat daha yüksek bulaş riski taşıyan, hastalanan ve şimdiye kadar 160’ a yakın kayıp veren sağlık çalışanlarının desteklenmesi ve bu olayın “meslek hastalığı” olarak yasalarda yer alması sağlanmalıdır

İzmir Tabip Odası olarak hem hekim hem yurttaş kimliğimizle, toplum sağlığını en yüksek “ulusal çıkar” ve insani değer olarak görüyoruz. Nihayetinde acilen aklın ve bilimin ışığında açık, şeffaf, güvenilir, toplumun bütün kesimlerinin katılımına açık, salgın mücadelesini bütüncül olarak ele alan yeni bir salgın politikası oluşturulmasını, geciktirilmemesi gereken, ertelenemez bir görev olarak tespit ediyoruz ve yetkilileri ivedi olarak önlem almaya, sorumluluklarına uygun adımlar atmaya, başta siyasi partiler, milletvekilleri olmak üzere bütün
İzmir örgütlü yapılarını (meslek örgütü, sendika, dernek vb) yetkililer üzerinde basınç oluşturmaya, girişimde bulunmaya, çağırıyoruz.”

SAĞLIK SİSTEMİMİZ ÇÖKMEK ÜZERE

İzmir Tabip Odası salgınla mücadele için İzmir örgütlü yapıların yetkililer üzerinde basınç oluşturmaya, girişimde bulunmaya, çağırmıştı. Tabip Odasının çağrısı ile İzmir’de örgütlü STK’ler bu çağrıya destek vermek için yana yana olacaklarını, ve birlikte mücadele ile örgütleneceklerini ifade etti.

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) İzmir Eş Başkanı Erkan Batmaz, “Yeni genelgelerle üstümüze belli yükler yükleniyor. Son günlerde temaslı sağlık çalışanlarına test yapılmayacağına dair bir genelge yayınlandı. Hepimiz farkındayız, bunun adı resmen cinayettir. Bu kadar ısrarla altını çizmemize rağmen sağlık emekçilerinin sağlık sorunun, halk sağlığı sorunu olduğunu, onların sağlığın korumanın, toplum sağlığını korumak olduğunu ısrarla söylememize rağmen çıkarılan genelgeler aslında şunu gösteriyor sağlık sistemimiz çökmek üzeredir” ifadelerini kullandı.

TMMOB İKK Sekreteri Aykut Akdemir, “Bu süreç artık kontrol edilir olmaktan çıkmıştır. Sürü bağışıklığı sürecine doğru götürülmektedir. Sürü bağışıklığı sistemi yaşam hakkına bir müdahaledir ve anayasal suçtur. Bunu buradan tekrar hatırlatıyoruz, odamız olarak Tabip Odasının yanında olacağız” dedi.

DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı ise pandeminin emekçi sınıfı hastalığına dönüştüğünü belirtti.

Editör: Haber Merkezi