Gizem TABAN/İZ GAZETE- Koronavirüs salgını ile mücadele devam ederken 1 Mart 2021 tarihi itibarıyla başlayan normalleşme süreciyle birlikte vaka sayısının giderek artış göstermesi sonucunda Türkiye’de 58 şehrin çok yüksek riskli iller kategorisinde yer alması endişe yarattı. Vaka oranlarına göre turuncu renkle, yüksek riskli iller arasında yer aldığı bilinen İzmir de son zamanlarda yaşanan artışla birlikte kırmızıya dönüşerek çok yüksek riskli iller kategorisine girdi. Salgında gelinen son noktayla birlikte yeni kararlar açıklayan AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kırmızı dönüşen illerde hafta sonu sokağa çıkma yasağı uygulanacağını belirtirken restoran, lokanta ve kafe gibi işletmelerde Ramazan ayında paket servise geçileceğini açıkladı. Salgındaki artışın ve mağduriyetleri karşılamayan tedbirlerin olumsuz etkileri en çok da sağlık emekçilerine ve esnafa yansıdı. İzmir Tabip Odası Başkanı Dr. Lütfi Çamlı, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) İzmir Şubesi Eş Başkanı Erkan Batmaz, Türkiye Lokantacılar ve Pastacılar Federasyonu Başkanı Aykut Yenice ve Tarihi Kemeraltı Esnaf Derneği Başkanı Semih Girgin, salgında gelinen noktada açıklanan tedbirleri ve salgının olumsuz etkilerinin yansımalarını değerlendirdi. 

‘SALGINLA DEĞİL, ALGIYLA MÜCADELE’
‘Salgınla değil algıyla mücadeleye ediliyor’ diyen İzmir Tabip Odası Başkanı Dr. Çamlı, “İzmir’in kırmızıya büründüğünü resmileşse de vaka sayıları açıklanmadı. 4 haftadır açıklanırken şu an sadece ‘kırmızı’ deyip vaka sayılarını açıklamamak kafalarda soru işaretine yol açıyor.  İzmir için kırmızı olması nedeniyle cumartesi günü de sokağa çıkma yasağı geliyor. Ancak bununla, vaka artışlarıyla 3’üncü pikin zirvesine doğru seyreden salgının gerileyeceğini düşünmek çok mantıklı değil. Restoran ya da kafelerde Ramazan’da paket servise geçmeyi düşünüyorlar. Neden? Vakalar çok arttığı için. Peki, bunun için niye 15 gün bekleniyor? Niye şu an hemen koymuyorlar? Ramazan ayında bu vakaların düşeceğine dair garanti mi var? Sadece bu 2 tedbirle vakaların azalacağını beklemek doğru değil. Çünkü dış ortamda kalabalıklar, toplu taşımadaki kalabalıklar devam edecek. Sadece cumartesi günü açık havaya çıkmayı durdurarak bu salgına engel olamayız. Burada ki olaya baktığımızda; sanki bir şey yapılıyormuş gibi bir hava veriliyor” açıklamalarında bulundu. 

‘İZMİR’İN SADECE YÜZDE 10’U AŞILANDI’
İzmir’de yoğun bakımlardaki hasta sayılarında artış olduğuna ve aşılamanın da yetersiz kaldığına dikkat çeken Dr. Çamlı, “İzmir’de şu an nüfusun yüzde 10’u 2 doz aşılandı. Burada şöyle bir şey de görüyoruz. ‘Biz, 65 yaş üstünü aşıladık, vaka sayıları yüksek olsa da hastaneye yatışlar, yoğun bakımdaki hasta sayılarımız, ağır hasta sayılarımız düşük.’ Genel tabloya baktığımızda ağır hasta sayılarının bin 100’lerden 2 binlere çıktığını, vefat sayılarının da 60’lardan 150’lere çıktığını görüyoruz. O zaman bu 3 katına çıkan vefatları nasıl açıklanıyor? Yoğun bakım, ağır hasta sayılarının artışını nasıl açıklıyorsunuz? İzmir’de yeni açılan yoğun bakımlar, pandemi servisleri var. Aralık ve kasım ayında bu tedbirlerle, yani hafta sonu yasağı ile vaka sayılarını kısmen düşürmüşlerdi. Yine öyle olacağını düşünüyorlar. Oysa yanıldıkları nokta şu; artık bir varyant virüs var, önceki virüsten çok daha hızlı yayılan, bulaş gücü çok daha yüksek bir virüs…Dolayısıyla aynı tedbirlerle aynı sonucu alırız şeklinde bir beklenti çok gerçekçi değil. Şu anda kırmızı illerde bu tedbirlere aynen devam edilmesine rağmen vaka sayılarında düşme falan olmadı, aksine arttı” diye konuştu. 

KAPANMA ÇAĞRISI
Salgınla mücadele noktasında ‘kapanma’ olmasının gerekliliğine vurgu yapan Dr. Çamlı, “Acil, zorunlu ve hayati sektörlerin dışında, mağduriyetlerin karşılandığı ve sosyal-ekonomik destek paketlerinin verildiği bir kapanma… Ama burada sosyal devlet ilkesinin hayata geçirilerek bu durumdan mağdur olanların ekonomik ve sosyal açıdan desteklenmesi şart. Bunların doğrultusunda kapanmaların hayata geçirilmesi gerekiyor. Aşı hızının artırılması çok önemli. Yurt dışına giriş çıkışlar düzeyinde” dedi.

‘TÜKENDİK, UMUDUMUZ KALMADI’
Sağlık emekçilerinin tükendiğini belirten SES İzmir Şubesi Eş Başkanı Erkan Batmaz, “Bu salgın artık biz de şunu doğuruyor; artık bittik. Ne sağlık emekçileri ne de halk yeni bir piki kaldıramaz demiştik ama maalesef 3’üncü pike doğru gidiyoruz. Vaka sayıları her geçen gün artıyor. Ölümü dahi göze alarak mücadelenin en ön safında yer alan bizler attık umutsuzluk içerisindeyiz. Bu salgın, bu yönetimle bu kararlarla geçmeyecek. Yönetememe halinin sağlık emekçilerine yansıması; tükenmişliğin yanında umudunu yitirmesidir. Zaten işlemekte zorlanan sağlık sistemimizin artık son iplerini çekiyoruz. Bizim nezdimizde yeni pikin şöyle bir anlamı var; artık buna dayanacak, mücadele edecek gücümüz kalmadı. Kararlar yine palyatif çözümler. Yine tam kapanma dile getirilmiyor, kapanmayla birlikte mağduriyet yaşayacaklar için ekonomik ve sosyal destekler dile getirilmiyor. İnsanlar açlıkla virüs arasına sıkıştırılıyor. Bu süreci yönetemeyenlerin artık istifa etmesi ve salgın yönetiminin şeffaf bir şekilde yürütülmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.  

‘FEDÂKARLIK DEĞİL CEZA’
Ramazan ayında lokanta, restoran ve kafe gibi işletmelerde paket servise geçilmesi, cumartesi günleri sokağa çıkma kısıtlaması ve kısa çalışma ödeneğinin sona ermesi kararlarını esnafta ciddi mağduriyet yaratacağını söyleyen Türkiye Lokantacılar ve Pastacılar Federasyonu Başkanı Aykut Yenice, “Yaşanan süreç hoş değil. Zaten belli birtakım ekonomik sıkıntılar ve gerginlikler içerisindeydik. Sektörümüzde çok ciddi anlamda bir kan kaybı, ciro kaybı vardı. Şu an görünen birçok tablo var; kongreler var, parklar var, sokaklardaki görüntüler var. Şimdi bizden tekrar bir fedakârlık isteniyorsa, o zaman niye bu ay sonu itibarıyla, bizim gelir kaynağımız olan; kira yardımını, kısa çalışma ödeneğini kesiyorsunuz? Hem bunları kesip hem sektörden fedakarlık beklerseniz bu fedakârlık değil bize ceza olur. Ramazan’da ayında paket servise geçilmesi demek bizim için tam kapanmayla eşdeğerdir. Zaten gündüzleri insanların oruçlu olduğu bir ülkede iftar saatlerinde iş yaptığımızı düşünürseniz üstüne bir de bunu konu koyarsanız, bizim için tam kapanmayla eşdeğer olur” diye konuştu. 

‘SABIR TAŞIYIZ AMA ÇATLAMAK ÜZEREYİZ’
Esnafın çok zor bir süreç yaşadığını kaydeden Tarihi Kemeraltı Esnaf Derneği Başkanı Semih Girgin, “Nefes alacak halimiz yok. Biz zaten açıldığımızda bile cirolarımız yüzde 50’yi bulmadı. Şimdi, Ramazan’da paket servis geliyor, Kemeraltı’ndaki esnaf paket servisi ne yapacak, nereye kime yapacak? Cumhurbaşkanı sigorta desteği verileceğini söyledi fakat bunu daha önceden yapması lazımdı. Herkes borçlandı. Cumartesi de kapatıldı. Biz kalabalık oldu iş olur diye mi sevinelim, kabalalık oldu risk büyüdü diye mi üzülelim. Artık parasal boyutu da geçtik, psikolojimiz bozuldu. Kiralar çalışacak, mal sahibi her ay kirasını isteyecek. Stopaj çalışıyor, insanlar borçlanıyor, devlet bunu durdurmuyor.  Esnaf, bu şartlarda borcunu ödeyemez, buna bir formül bulmak zorundalar. Düğün dernek bitmiş durumda, kafeler restoranlar ona keza… Biz sabır taşıyız ama çatlamak üzereyiz” dedi.

Editör: Haber Merkezi