Beton imparatorluğunun yaşanamaz işgali altında bir kentin mahkumlarıyız! Doğaya, kentimizin kültürüne yabancılaştırılmışız. Aptalca bir övünmeye sarılınması da cabası! Hangi güzel İzmir’den söz ediyorsunuz? Demokratmış bu kent! Ağlatmayın insanı...

Kim, kimler idare ediyor bu kenti? Seçtiklerimiz mi atanmışlar mı? Örneğin Büyükşehir Belediyesi’nde kimin iradesi egemen? Bizim seçtiğimizin mi yoksa Ankara’nın atadığının mı?

Çirkin şehir çirkin yönetimler!

Şimdi de İzmir’de su kıtlığı kapımızdadır.

İzmir’de tüm alanlarda tüketilen suyun kişi başına ortalaması altı yüz metreküptür. Bu oran ülkemizde kişi başına iki bin metreküptür. Bu su ortalama miktarı bile Türkiye’nin su yoksulu sayılması için yeterlidir! Ülkemiz su stresi yaşamaktadır. İzmir oldukça su fakiridir.

Dünyamızın küresel ısınma (iklim değişikliği) yaşamakta olduğu bilinmektedir. Bu koşullarda kuraklıklar kaçınılmazdır. İzmir bu kuraklıklardan en çok etkilenecek illerin başında gelmektedir. İzmir’ in içme suyu çevre illerden temin edilmektedir. Bu ne kadar sürdürülebilir?

İçilebilir, kullanılabilir sularımızı ve tatlı su kaynaklarımızı iyi yönetmek ve korumak zorundayız. Hemen, şimdi, derhal!

* İzmir’in güney aksındaki tek yüzeysel su kaynağı olan Tahtalı Barajı gerçek anlamda korunmalıdır. Efemçukuru’nda bulunan ve İzmir içme suyu için ağır metallerle kirlenme riski oluşturan altın madeni derhal kapatılmalıdır!

* Bir milyon metre küp yeraltı suyumuzu hem de bedelsiz olarak kullanan kola şirketinin bu kullanımına engel olunmalıdır!

* İZSU su kaçaklarına engel olacak projelerine öncelik ve çalışmalarına hız vermelidir.

* Tarımda kullanılan suyun büyüklüğü göz önünde bulundurularak damlatmalı sulamaya destek verilmeli, teşvik edilmelidir.

* Organize Sanayi Bölgelerinin su arıtma tesislerinin mutlaka çalıştırılmaları sağlanmalı ve sıkı şekilde denetlenmelidir!

Su yaşamın başlangıcıdır. Su yoksunluğu yaşamın tükenişidir, yok oluşudur. İzmir daha da yaşanamaz hâle getirilmesin. İzmir’ in yeraltı ve yüzeysel suları çok ciddi olarak korunmalıdır!

Çirkinliklere bir de susuzluk eklenirse...