Artık zamanında yapılacağı anlaşılan seçimler öncesi iktidar, elindeki tüm kozları masaya sürerek bekasını korumak için akla hayale gelmeyecek ayak oyunlar peşinde!.. Varlık Fonu’na devrolan yeni şirketleri seçime kadar haraç mezat satıp, geçici rahatlık sağlama, bin bir katakulli içeren seçim yasası vs. derken bir de bakıyoruz ki o çaresizlikle Çiller’i de masaya sürüyorlar. Neymiş, milletini özlemiş, siyasete dönecekmiş!.. Bit pazarına nur yağmaz, Çiller’in de millet nezdinde üç kuruşluk karşılığı olmaz.

Bu hafta İYİ Parti (İP) İzmir Milletvekili Aytun Çıray İzmir Gazeteciler Cemiyeti’ni ziyaret etti. Benim muhabir kendisinin de asistan olduğu yıllardan tanışıklığımız var. Keyifli bir buluşma oldu, pek çok konuda sohbet ettik. Çiller Başbakan iken kendisi bürokrattı. Elbette iyi tanıyor ama bu ‘dönüş hikâyesini’ hiç de önemsemiyor, ‘doğmamış çocuğa don biçmek’ olarak yorumluyor. Bu söz, Demirel’in siyasete kazandırdığı bir deyimdir, eh Aytun Çıray da O’nun rahle-i tedrisinden geçmiştir… Çiller için ‘hiç kimsenin rakibi filan olmaz’ diye de geçiştiriyor. Belli ki İP, Çiller konusunu köpürtmek, dillendirmek istemiyor. Ne de olsa, başta Akşener, çoğunun Çiller ile mazisi var.

Adalet Partisi, Doğru Yıl Partisi geleneğinden gelen; bir dönem CHP de siyaset yapan Çıray, parti içi demokrasi ve örgütlerin önemine inanmış biri. DYP zamanında iki kez ön seçime girip, hep en üstlerde çıkmış ama parti yönetiminin gadrine uğrayıp ‘dışlanmış’ biri olarak, örgütlerin 199’lardan bu yana etkinliğinin azaldığını, şimdilerde halkın sesinin Ankara’ya ulaşmasının çok güç olduğunu söylüyor. Haklı, bu ucube sistemin atanmış bakanı, örgütleri önemser mi, onun kıblesi Saray!..

Kimi CHP’liler İzmir’i ‘kaleleri sanıyor’ ya, ben bunun doğru olmadığını bilenlerdenim, sağduyulu CHP’liler de biliyor bunu. İzmir, yaşam tarzını, değerlerini korumak adına AKP’nin karşısında duruyor. Çıray da ‘İzmir kimsenin kalesi değil’ diyenlerden. İzmir’in ‘medeniyetin, ahlakın kalesi’ olduğunu söylüyor ve ekliyor “İzmir’i yönetenler ve eşrafı, İzmir halkının gerisinde kaldı. İzmir’i büyük bir kasaba olmaktan çıkarmak için profesyonelce yönetilmeli”… ‘İzmir’i yönetenler’ ifadesini ise ‘genel manada söyledim’ diyerek detaylandırmıyor! İnsanın aklına ‘önümüzdeki yerel seçimde acaba İP adayı Aytun Çıray olur mu’ sorusu geliyor!..

“Seçimi alabilmek için büyük fark yapmamız lazım”

Gelelim önümüzdeki seçim ve ittifaka ilişkin görüşlerine; ‘demokrasi ve vicdan kardeşliği’ vurgusu önemli. ‘Din, dil, ırk ayrımı olmaksızın demokrasi ve özgürlükler adına milletin ortak paydada birleşmesi zamanı’ diyor. Keşke İP milletvekillerinin tamamı böyle düşünse, ama olmadığını biliyorum.Ülkenin kader seçimine gittiğini artık herkes anlamalı, küçük ideolojik ve oy hesapları yüzünden kaybedilecek bir seçimden sonra artık hiçbir partinin öneminin kalmayacağını keşke hepsi görse!..

Benim de başından beri vurguladığım bir tehlikeye dikkat çekiyor Çıray, seçim güvenliği YSK’nın tutumu. Siyasi ve hukuki meşruiyet endişesini dile getirip ‘ Tek çare seçimlerde büyük fark yapmak’ diyor. Gerçekten fark yüzde bir, ikilerde kalırsa ne yapıp edip seçimi iptal edebilirler; bunun önüne geçmek ancak farkı artırmakla mümkün olabilir.

Ve basın özgürlüğü… Düşünce ve ifade özgürlüğünün olmadığı, medyanın büyük bölümünün iktidara eklemlendiği bir seçim çalışmaları nasıl adil ve eşit koşullarda olabilir ki?..’Basın özgürlüğünün olmadığı yerde seçimler yasal olabilir ama siyaseten olmaz’