CHP, ay sonunda delege seçimleriyle birlikte kongre sürecini başlatıyor. Parti biraz palazlandı ya, bu kez sürecin daha hareketli geçmesi bekleniyor. ‘Geliyorum’ diyen patırtıyı Genel Merkez de görmüş ki, örgütlere ‘kavga istemiyoruz’ genelgesi göndermiş.

Talimatla kavgalar önlenir mi? Hiç sanmıyorum! En azından İzmir’de ortalık şimdiden kaynıyor. Hem ne kaynama, ‘genelge dinlemem, vurur geçerim’ dedirtecek türden.

İlçe belediye başkanları, eski başkanlar, milletvekilleri, ilk seçimde adaylık planlayanlar… Daha mahalle delege seçimlerinde kozlarını paylaşmaya hazırlanıyor.

Aziz Kocaoğlu’nun örgütteki ağırlığını kimse hafife almasın, bir karşılığı var. Tuncay Özkan ekibiyle iddialı geliyor. Balçova’da ayağı kaydırılan Mehmet Ali Çalkaya’nın adı il başkanlığı için geçiyor. Sema Pekdaş yoğun faaliyet içinde… İl Başkanı Deniz Yücel’in tekrar seçilebilmek için arkasına çok güçlü bir ekip almak zorunda. Kısacası belediyelerde, ofislerde… Her yerde önce delege seçimleri için hesap kitap yapılıyor.

Bu hareketlilik kongre salonlarına taşındığında nasıl bir tablo çıkacak göreceğiz. Öyle sessiz sakin kongre dönemi beklemesin kimse. Ama bir gerçek var, il başkanı olacak ismin kurultay delege listesi Ankara’dan gelecektir!

Kaybettikçe kazanan siyasetçi…

Siyaset bir iddia işidir ve girilen seçim yarışlarını kaybetmek,  o kişinin siyasi kariyerini bitirecek sonuçlar yaratır. Birkaç küçük  başka örnek vardır belki ama  siyasetteki bu genel kuralın en büyük istisnası, tartışmasız Binali Yıldırım’dır!..

1994 yılında, Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmasıyla başlayan İDO Genel Müdürlüğü ile siyaset yolculuğuna çıkan Yıldırım ‘her anlamda’ hep ‘kazanan’ olmayı başarmış biri. 

Biat kültürünün mükemmel timsali olarak, Erdoğan’a koşulsuz sadık kaldı. Karşılığını da ‘kaybettikçe kazanan siyasetçi’ olarak hep aldı, almaya devam ediyor!..

2014 yerel seçimlerinde İzmir AKP adayı olup kaybeden Binali Yıldırım, o zamana kadar siyasi kariyerinin üst noktası bakanlık iken, Erdoğan ‘yürü ya kulum’ dedi ve önce Başbakan sonrasında TBMM başkanı oldu.

İzmir hezimetinin ödülü büyüktü. Seçim kaybetmek bir siyasetçinin önünü bu kadar mı açardı?.. Ama devamı gelecekti. Son yerel seçimde yine sahaya sürüldü, bu kez ‘rahat alırız’ dedikleri İstanbul’du hedef. Ne oldu, seçim tekrarlattılar ama Binali Yıldırım önderliğinde, yine hezimetten kaçamadılar.

Beklenir ki, ‘çantada keklik’ denilen İstanbul kaybı ile bir kenara çekilsin. Yok, bunun da ödülü veriliyor. Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı!.. E yakışır, Binali Yıldırım da ‘kaybettikçe kazanan siyasetçi’ olarak literatürde yerini alsın artık…