Cengiz Aldemir/ANKARA - Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasının, düşük maliyetle üretilen yüksek emisyonlu ürünler ile düşük emisyonlu ancak yüksek maliyetle üretilebilen alternatif ürünlerin rekabet gücünü aynı seviyeye getirmeyi amaçladığını belirten CHP'li Bakan,  Dünya Ticaret Örgütü'nün, Kyoto Protokolü’ne taraf olmayan ülkelerin kaçındığı üretim maliyetlerini, ticareti baltalamaya teşvik eden uygulamalarla eşdeğer görüldüğünü, sınırda karbon düzenlemesi ile ilgili konuların, Avrupa'daki diğer sivil toplum kuruluşları tarafından da desteklediğini kaydetti.

Son 10 yıl içinde AB üyesi birçok ülkede sınırda karbon düzenlemesinin hayata geçirilemediğine dikkat çeken Bakan, Avrupa Komisyonu’nun Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında 2023’ün başında başlatmak üzere, 202 İMe sınırda karbon düzenlemelerine ilişkin yasa tasarısı sunmayı planladığı bilgisini paylaştı.

BAZI HEDEFLER 2021'DE HAYATA GEÇECEK

Yeni dönemde AB'nin sera gazı emisyonlarını 2030 yılına kadar %50-55 azaltma ve 2050 yılına kadar iklim/karbon nötr olması hedefini bağlayıcı bir şekilde AB müktesebatına dahil eden bir yaklaşım içinde olduğunu vurgulayan Bakan, "Gerek pandemi gerekse politik atmosfer bu sürenin uzamasına neden olsa da hedeflerin kimisi somutlaşırken bazılarının ise 2021 yılı içinde ve devamında hayata geçirilmesi planlanmaktadır. Buna göre; Paris Anlaşmasını onaylamayan ülkelerle yeni Serbest Ticaret Anlaşması imzalanmaması; Karbon Sınır Düzenleme Mekanizması ve ürünler için yeni standartlar ve eko-etiketleme gibi tedbirler alınması hedeflenmektedir" dedi.

TÜSİAD UYARISI

Türkiye'nin en büyük ihracat ortağı AB'nin söz konusu hedeflerinin Türkiye için de büyük önem taşıdığını ifade eden Bakan, 2020 yılında TÜSÎAD tarafından yayınlanan, “Ekonomik Göstergeler Merceğinden Yeni İklim Rejimi Raporu”nda öngörülen Sınırda Karbon Düzenlemesinin hayata geçirildiğinde, Türkiye’den AB’ye ihracat yapan sektörlerin artan maliyetlerden ciddi biçimde etkileneceği uyarısının yer aldığını belirtti.

YENİ FIRSATLAR SUNACAK MUTABAKAT

TÜSÎAD'ın karbonun ton fiyatını 30 ve 50 euro olarak iki farklı senaryoda ele aldığını, AB’nin yeşil ekonomik dönüşümüne uyumlu tedbirlerin alınması durumunda gayri safı yurtiçi hasılanın sırasıyla %5,7 ve %6,6 daha yüksek; sera gazı emisyonunun ise %16,5 ve %15 daha düşük olacağı şekilde hesaplandığını kaydeden Bakan, "Bu anlamıyla, gerekli adımlar atılmadığında Avrupa Yeşil Mutabakatı, Türkiye için büyük bir risk iken, düşük karbonlu yeni bir ekonomik modeli hayata geçirilmesi durumunda ise, sürdürülebilir kalkınmayı hedefleyen bir dönüşümün aracı olarak yepyeni fırsatlar sunacaktır"  ifadelerini kullandı.

TÜRKİYE OYUNUN DIŞINDA KALMAMALI

TÜSÎAD Başkanı Kaslowski'nin sektörle ilgili olumlu görüşlerini de paylaşan Bakan, "Ülkelerden gelen ürünlerde ülkenin karbon ayak izine göre karbon sınır vergisi uygulamasını da içeren anlaşma, Türkiye’deki üretim süreçlerinin ve döngüsel ekonomiye yaklaşımın da yeniden gözden geçirilmesini gerekmektedir. Türkiye’nin “oyunun dışında” kalmaması için yeni bir yaklaşım ile dönüşüm ve kalkınma seferberliği başlatılması gerekmektedir" önerisinde bulundu.

PARİS ANLAŞMASI ONAYLANMALI 

Türkiye'nin Paris Anlaşması'na imza atmasına rağmen anlaşmayı onaylamayan bir kaç ülke arasında olduğunu da belirten Bakan,  Anlaşmanın onaylanmaması durumunda, AB tarafından alınan tedbirlerin ülke ticaretini olumsuz yönde etkileyeceği uyarısında bulundu.

KONU ARAŞTIRILSIN

Bakan, Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamındaki Sınırda Karbon Düzenlemesi ve Yeşil Ekonomik Dönüşüme uyumlu tedbirlerin alınmaması durumunda ülkenin karşı karşıya kalacağı riskler ve düşük karbonlu yeni bir ekonomik modelin hayata geçirilmesi durumunda ülkenin yakalayacağı fırsatların araştırılmasını, alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis Araştırması açılması için önerge verdi.

Editör: Haber Merkezi