ASYA YAŞARİKİZ / İZ GAZETE - Sağlıksız kent parçaları, çevre talanı, yoğunluk artışı, eşitlik ilkesine aykırılık gibi nedenlerle söz konusu revizyon bir kent suçu olarak kabul ediliyor.

TMMOB’un ilan ettiği İzmir Kent Suçları Haritası’nda yer alan 72 kent suçundan biri olan 1/25000 ölçekli Çeşme Çevre Düzeni Planı Revizyonu bugünkü Kent Suçları Yazı Dizisi’nin konusu. Çeşme Reisdere Mahallesi’ne plan revizyonu ile yapılan TOKİ konutları birçok açıdan kent suçu işliyor.

Başbakanlık Toplu Konut İdaresi’ne ait muhtelif parselleri kapsayan alanda 07.02.2013 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca onaylanan 1/25000 ölçekli Çeşme Çevre Düzeni Planı Revizyonu değişikliğinin, revizyon onama sınırları içerisinde 43 ha. büyüklüğünde bir alana yapılaşma kararı getirildi. Üstelik bu karar için yeterli ve geçerli bir gerekçe sunulmadı.

İzmir Şehir Plancıları Odası (ŞPO) söz konusu karara karşı çıkarak dava açtı.

ŞPO Yönetim Kurulu Üyesi Zafer Mutluer, söz konusu plana birçok açıdan karşı çıktıklarını söyleyerek, alanın Turizm ve Konut Yerleşim Alanı olarak tanımlanmasına dikkat çekti.

MEVZUATA UYGUN DEĞİL

Mutluer, dava konusu İlave Nazım ve Uygulama İmar Planının bir bütün halinde hazırlanarak onaylanmasının, planların kademeli birlikteliği ve ilgili mevzuat açısından uygun olmadığını ifade etti.

“Her plan türünün kendine ait planlama sürecinde analiz, araştırma ve sentez aşamalarında toplanan veriler o plan türünün planlama kararlarını belirler.” diyen Mutluer, dava konusu imar planlarının aynı anda ve aynı planlama sürecinde onaylanmasının, plan kademelenmesi ilkesini ve kuralını hiçe sayan bir uygulama olduğunun altını çizdi.

Mutluer’e göre söz konusu planlama kararları sorunlara çözüm getirmek yerine yeni sorunlar getiriyor ve kamu yararı içermiyor.

İtiraz konusu imar planları, çevresiyle bir bütünlük arz etmediği gibi emsal teşkil edici niteliği ile bölgede yoğunluğu arttıracak. Ayrıca planlama alanına ilişkin gerekli analiz ve sentez çalışmasının plan raporunda yer almamasını eleştiren Mutluer, söz konusu plan raporunda sadece kurum görüşlerinin yer almasına dikkat çekti.

İŞLEVSELLİK YOK

Plan çalışmasının yapılacağı alanın yaklaşık %70’lik kısmının İzmir Çeşme Reisdere Turizm Merkezinde yer aldığını söyleyen Mutluer, şöyle konuştu; “Alanın % 70'lik kısmının Turizm Merkezi kapsamında kalması, doğal ve mekânsal yapısı da dikkate alınarak turizme yönelik değerlendirilmesi ve iptal kararlarında belirtilen hususlar dikkate alınarak yeni bir plan oluşturulması gerekirken; bölgedeki emsal değerleri, kat adetleri ve parsel büyüklüklerine özen gösterilmediği ve iptal edilen plan genelinde dere aksları ve enerji nakil hatları akslarının yeşil alan olarak belirlenmesinin yeşil alanların işlevsel olarak kullanılmasını engellediği, diğer yeşil alanların ise bütünsel ve işlevsel olarak planlanmadığı tespit edildi.”

Planlarda gelecek öngörüsü de bulunmadığına dikkat çeken Mutluer, “Raporda öngörülen nüfusun, uygulamada bu haliyle gerçekleşmesi kesin olmayacağı gibi oluşabilecek farklı tip birim konut alanları ile yoğunluk artışını ve donatı alanlarının yetersizliği de gündeme gelecektir.” dedi.

KANUNA AYKIRI

Ayrıca plan açıklama raporunda nüfus hesabı için kabul edilen birim konut alanı ve hane büyüklüğü değerlerinin orta gelir grubu için belirlenmiş toplu konut anlayışından uzak olduğu söyleyen Mutluer, bu yanıyla da planın kanuna aykırı olduğunu ifade etti. “Dolayısıyla bu öngörülerin birincil konuttan çok ikincil konuta hizmet edeceği turizm alanının çalışan kesimi için gerekli olarak planlanan bu alanın uygulamada hükümsüz kalacağı görülmektedir.” diyen Mutluer, söz konusu imar planlarının yapım aşamasında ‘Üst Yapı’ ve ‘Alt Yapı’ gibi kentlerin yaşamasında vazgeçilmez olan unsurlar dikkate alınmadığını söyledi.

SU SORUNU

Çeşme’nin en büyük sorunlarından biri haline gelen su sorununa da dikkat çeken Mutluer, “İmar planları, su varlığı gibi hayati bir öneme sahip materyal tamamen göz ardı edilmiş olup, TOKİ Başkanlığı’nın Reisdere Nazım ve Uygulama İmar Planlarında öngörülen nüfusun ihtiyaç duyacağı su miktarının karşılanması mümkün değil. Ayrıca üst ölçekli planlarında bölgenin diğer kentsel kullanım alanlarıyla birlikte ihtiyaçları ve doğal kaynakların kapasitesinin hesaplanmadan, bu derece yoğunluk arttırıcı bir kararın bütüncül planlama anlayışına ve doğal kaynakların sürdürülebilirlik ilkesine uymadığı görülmektedir.” şeklinde konuştu.

ŞPO’nun dava konusu ettiği planın yönetmeliklere aykırı olması, doğal, tarihi ve kültürel çevre değerlerinin korunması açısından meslek odalarından hiçbir görüş alınmaması, sürdürülebilir kalkınma ilkelerine ve ekosistem bütünlüğüne aykırı olması açısından kent suçu işliyor.

Editör: Haber Merkezi