Aliağa Foça arasındaki demir çelik, termik santral, kağıt ve gübre tesislerinin atık ve cüruflarının depolandığı Kozbeyli Gölyüzü mevkiinde yangın çıktı. Milyonlarca ton "tehlikeli atık" sınıfından cürufun depolandığı alanda İzmir'in kuzey ormanları yer alıyor. Bölge aynı zamanda su havzasının ve birinci sınıf tarım arazilerinin olduğu bir yer. 

Evrensel gazetesinden Özer Akdemir'in aktardığına göre, İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü yangının Egedemir Geri Kazanım Madencilik Tesisi bahçesindeki plastik hurda alanında çıktığı belirterek yangının söndürme çalışmasının devam ettiği, herhangi bir yere sıçramasının söz konusu olmadığını ileri sürdü. 

27 Ocak 2017 tarihli "Aliağa'da cürufların ortasına atık yakma tesisi" başlıklı Evrensel gazetesi haberinde yakılacak atıklar arasında elyaf, kağıt ve karton atıkları, mürekkep çamuru vs. olmasının bölgedeki en önemli kağıt fabrikasının atıklarının buraya getirileceği, (ya da getirildiği) iddialarını güçlendirdiği dile getirilmişti. 

Haberde, bölgeye başka atık getirilmesi olasılığı ve bu atıkların kontrolü ile ilgili sorulara dikkat çekilerek milyonlarca tonu bulan cürufların ortasına tehlikeli atıkların getirilip gömüldüğü yönündeki iddiaların altı çizilmişti. 

VİKİNG KAĞIT'IN ATIKLARI MI?

Gölyüzü mevkiine komşu Horozgediği Köyü’nün Eski Muhtarı Özcan Bora yangının gece başladığını ve Viking Kağıt Fabrikası'ndan getirilen atıkların gömüldüğü alanın yandığını söyledi. Daha öncede cürufların içine Aliağa yakınlarındaki Viking Kağıt Fabrikasından getirilen atıkların gizlice gömüldüğüne dair açıklamalarda bulunan Bora, "Ben bu durumu Aliağa Belediyesine bir dilekçe ile bildirmiştim. Bir süre durdu bu işlem ama sonra yeniden devam etti. Bu atıkların içinde yanıcı çok sayıda madde var ve çok zehirli olduğuna dair raporlar bulunuyor" dedi. 

İZMİR SAHİPSİZ

Foça Çevre Platformu (FOÇEP) Yürütme Kurulu Üyesi Bahadır Doğutürk yıllardır bu bölgenin ne kadar büyük bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunu söylediklerini aktararak, "2010 yılında alınan bir kararla İzmir'in kuzey ormanlar akciğerleri içine dökülen bu zehirli, tehlikeli atıkların ne denli büyük bir çevre katliamı olduğunu dile getirdik. Geçen sene 15 Mayıs tarihinde yapılan büyük eylemi neden bu alanda yapmış olduğumuzun önemi bir kez daha anlaşıldı" dedi. 

Yanan malzemenin ne olduğu konusunda bile net bilgi sahibi olmadıklarını belirten Doğutürk, "Kamyonlar üstünde alevli bir şekilde alana dökülen cüruf ve tufaller bu günün habercisiydi. Uyarılarımız dikkate alınmadı, üstelik buradan alınan bu tehlikeli atıklarla yol yapılmaya devam ediliyor. Foça köy yolları ve Yeni Foça sahil düzenlemesinde yine bu malzemeler kullanılarak yaşam alanlarının içine sokuluyor. Konu hakkında açtığımız davalarda bilirkişi adı altında gelenlerin sahteciliğine sığınarak kamuoyunda saklanan gerçekler şimdi gün yüzüne çıkıyor. Hiçbir usulsüzlük ilelebet gizli kalmaz.  İzmir'in kuzeyinde kirli oyunlar oynanıyor. İzmir sahipsizdir" diye konuştu..

TEHLİKELİ ATIKLARI PARKE TAŞI YAPTILAR!

TÜBİTAK'ın bölgede milyonlarca ton bulduğunu belirttiği cürufların "tehlikeli atık" olduğuna dair raporu var. Horozgediği ve Ilıpınar Köyleri arasına depolanan bu atıkların her geçen gün büyümesi ve adeta cüruf atık dağları oluşmasının ardından geçtiğimiz yıllarda İzmir Büyüşehir Belediyesi (İBB) ve bölgedeki fabrika sahipleri bu cürufların yol yapımı için dolgu malzemesi, bordür ve parke taşı yapımı ile eritilmesini öngören ortak bir projeye imza atmışlardı. İBB’nin “Cüruf sorununa çevreci çözüm” diye övünerek sahiplendiği ve bölge patronlarından da övgüler aldığı bu uygulamada, bu atıkları "tehlikeli atık" olarak sınıflandıran TÜBİTAK raporu ise görmezden gelinmişti. 

Atıklarla ilgili aralarında Memenen Belediyesi, Menemen Ziraat Odası, EGEÇEP gibi kurumların açtığı dava dosyasına sunulan bilirkişi raporu ise "bu kadar da olmaz" dedirtmişti. Evrensel'de "Tehlikeli Çarpıtma" başlığı ile ortaya konan bilirkişi skandalında çeşitli üniversitelerden üç profesörün imzasını taşıyan raporda TÜBİTAK’ın raporunun tahrif edilerek, “Tehlikeli atık” cümlesinin “Tehlikesiz atık” diye yazıldığı ortaya konmuştu. 

EGEÇEP, Dokuz Eylül Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümünden Prof. Dr. Ayşegül Pala, aynı üniversitenin Maden Mühendisliği Bölümünden Prof. Dr. Turan Batar ve Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesinden Prof. Dr. Musa Avcı'dan oluşan bilirkişiler hakkında “Gerçeğe aykırı bilirkişilik veya tercümanlık suçu”nu işlemekten suç duyurusunda bulunurken başsavcılık “O ifade sehven yazılmıştır” diyerek suç duyurusu hakkında takipsizlik verdi. 

Editör: Haber Merkezi