ASYA YAŞARİKİZ / İZ GAZETE- TMMOB’un hazırladığı Kent Suçları Haritası’nda yer alan 72 kent suçundan biri olan 9’uncu Tariş Alanına Otel, AVM, ve Konut Projesi, Kent Suçları Yazı Dizisinin bugünkü konusu. Alsancak’ta bulunan Tariş Birliklerine ait araziler için öngörülen projeye karşı İzmir Şehir Plancıları Odası bir dava açtı. Mahkemenin planlarını iptal ettiği ama daha sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından tekrar onaylandığı proje, hukuk tanımaması açısından bir kent suçu. Projeyi İzmir Şehir Plancıları Odası Şube Sekreteri Zafer Mutluer ile konuştuk.

Tariş süreci nasıl gelişti, bu proje neden bir kent suçu?

Davamızın sürdüğü Tariş depolarının olduğu alan aslında liman arkası ve Salhane plan bölgesi içerisinde yer alıyor. Planlanan değişiklik 2017 yılında askıya çıktı. Bizim de konuya müdahil olma sürecimiz burada başladı. Söz konusu plan değişikliğine dava açtık. Bugüne kadar gelen durumda ise plan geçtiğimiz sene iptal oldu ve yeniden Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından bizim itirazlarımız dikkate alınmadan yeniden kabul edildi. Planlama ilkelerine aykırı olması nedeniyle biz bu plan değişikliğini kent suçu olarak nitelendiriyoruz. Bu plan rant arttırıcı bir plan değişikliği.

KAMUSAL OLMAYACAK

Büyük bir alandan bahsediyoruz değil mi? Öngörülen plan ne o bölge için?

17 hektarlık bir alan. Bu alanda üç tane kullanım var. Birisi ‘ticaret + turizm + kültür’, ‘turizm + ticaret’ ve ‘turizm + konut’. Burada aslında bizim temel itirazlarımız plan değişikliğinin nüfus yoğunluğu artışı getirecek olması. Bu getirdiği nüfus artışına karşılık sosyal donatı alanları yetersiz olacak. Artışa istinaden sosyal donatı alanları arttırılmıyor. Kültür fonksiyonun belirsizliği de söz konusu. ‘Turizm + ticaret + kültür’ fonksiyonu içerisinde kültürel tesisin yüzde 5 olacağı öngörülüyor fakat nerede olacağı belirsiz. Ayrıca yapılaşma sonucunda bunun kamusal bir kültür fonksiyonu olmayacağını öngörebiliyoruz.

Planlanan yeşil alan miktarı yeterli mi?

Planda belirlenen yeşil alan miktarı orada yaşayacak nüfusun ihtiyacına karşılık gelmiyor ancak bir plan notuyla kentsel tasarım projesinde 15 bin metrekare daha yeşil alanın ayrılacağı iddia ediliyor. Ama biz yine bu yeşil alanın nerede ve ne kadar olacağını, alan bütünündeki mekansal kurgusunun kimlere hizmet edeceğini, gerçekten kamusal nitelik barındırıp barındırmayacağını bilmiyoruz.

MAHKEME KARARI ÇİĞNENDİ

Örneğin Folkart kulelerinin arasında bir boşluk var. Orası da yeşil alan olarak kullanılıyor.

Ama aslına baktığınızda oranın bir kamusal alan niteliği yok. Oradaki kafeleri kullanan insanların kullandığını görüyoruz.Dolayısıyla böyle belirsiz ve nerede ne kadar olacağı net olmayan belki de oradaki ticari işlevlerin arka bahçesi konumunda olma ihtimali nedeniyle problem olduğunu iddia ettik. Bunlar aslında mahkeme heyetince ve bilirkişi heyetince bizim iddia ettiğimiz doğrultuda değerlendirildi. Onun dışında tabi ki burada önceden bir bütüncül plan vardı. Yeni kent merkezi planlarının liman arkası ve Salhane bölgesi içerisinde yer alıyordu. Bu değişiklikte o plan kararlarını bütünlüğünü sekteye uğratacağını düşünüyoruz. Ulaşım kararları, sosyal donatı dengesi bakımından. Bu da itiraz noktalarımızdan biriydi. Aslında bu nedenlerle 2017’de onaylanan planlar iptal olmuş oldu. 2019’da ise yeniden, aslında aynı sıkıntıları barındırarak bu planı onayladılar. Hem mahkeme kararı çiğnendi hem bizim söylediğimiz ilkeler çiğnendi. Bu nedenle kent suçu.

Yani aslında orası halka açık bir alan ama kafelerle kamusallığı yitiriliyor?

Planda belirlenen yeşil alanların dışında bu yeşil alanların yetersiz olduğunu söylemiştik. Ama plan notunda diyor ki sadece bu yeşil alanlardan ibaret değil daha sonra kentsel tasarım projesi yapılacak. O proje doğrultusunda 15 bin metrekare daha yeşil alan olacak deniliyor. Dolayısıyla aslında standardı sağlıyoruz diyorlar. Ama onun nasıl olacağını ve kime, neye hizmet edeceğini bilmiyoruz. Endişemiz bu. Yeşil alanlar, kültürel tesisler de kamusal nitelikte olmalı ve bu açıdan dengeli dağılımı da söz etmek zorundayız. Nerede ne kadar verildiğini mekansal ilişkisini okuyamadığımız bir durumda biz planlama ilkeleri doğrultusunda değerlendirmemiz mümkün değil bu planı.

HUKUK ATLANIYOR

Mahkeme planı iptal ediyor, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı proje değişmemesine rağmen tekrar onaylıyor. Hep bu süreci yaşıyoruz galiba?

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın sık yaptığı bir şey bu. Söz konusu durum hukukun atlanmasıdır. Mahkeme kararları alınıyor ama o mahkeme kararını hiçe sayacak bir biçimde yeniden bir plan onaylanıyor. Hukukun normal işlediği bir ülkede bu onama süreci bile suç olmalı. Gerekli suç duyuruları yapıldığında gerekli bir mahkeme kararı çiğnendiği çok açık ortada. Ama bunun işlemediğini görüyoruz ve bu maalesef karşılaştığımız tek örnek değil. Neredeyse noktasal planlarda, parsel bazlı ya da bir grubun kişinin çıkarı ya da menfaatini düşünen planlarda hep aynı süreci görüyoruz. Bakanlık hep böyle bir tavır alıyor.

Proje tamamlandığında kentte yol açacağı sorunlar ne olacak?

Buradaki nüfus artışı beraberinde ulaşım problem ve trafik yükü getirecek. Ulaşım kararları bakımından da plan bütünlüğünü bozduğunu söyleyebiliriz. Sosyal donatı anlamında yeterli bir çevre sağlamayacak. Mesela planda oraya hizmet eden bir sağlık tesisi önerilmiyor. Kültürel tesislerin kamusal bir nitelikte olmayacağını düşünüyoruz. Kültür kullanımı yüzde 5 diyor ama bu yüzde 5’in nasıl olacağı belirsiz. Parayla mı girebildiğimiz ya da bir AVM içinde olan sanat galerisi mi olacağına ilişkin bir netlik yok. Bu açıdan bir sorun teşkil edeceğini düşünüyoruz.

Editör: Haber Merkezi