ASYA YAŞARİKİZ / İZ GAZETE - Kent Suçları Yazı Dizimizin bugünkü konusu Urla Zeytinalanı Planı. Maliye Hazinesine ait bir yerken Turizm +Konut + Ticaret alanı olarak belirlenen bölgeyi İzmir Şehir Plancıları Odası Yönetim Kurulu Üyesi Zafer Mutluer ile konuştuk.

Maliye hazinesine ait olan alanda yer alan yapılar terk edilmiş ve atıl durumda. Kamusal olan alanın zamanla kullanılmayarak metruk hale geldiğini ve bu yolla da özelleştirilerek satıldığının altını çizen Mutluer “Burası imar planlarında kamusal kullanım alanı olarak görülüyor. Uygulama imar planlarında ise Kamu + Eğitim + Konaklama tesisi olarak belirlenmiş bir alan iken plan değişikliği ile ticari bir işlev verilerek Turizm + Konut + Ticaret alanı olarak belirlendi.” ifadeleriyle plan değişikliği sonucu alanın rant değerinin arttırıldığını söyledi.

ÖZELLEŞTİRME RANTI DOĞURUYOR

Özelleştirme İdaresi’nin esas işlevinin mülkiyeti hazinede olan arazilere ilişkin plan değişikliği yaparak rant değerlerini arttırmak olduğuna dikkat çeken Mutluer, “Özelleştirme İdaresi tarafından bu tip alanlar özelleştiriliyor ve satışa çıkarılıyor. Bu alanların tümü kamusal kullanımda. Oysa kentlerimizde kamusal kullanımlarda ciddi eksiklikler ve ihtiyaçlar var. Bu kamusal hizmetler için kullanılması yerine özelleştirilerek belirli şahıslara rant aktarılıyor.” şeklinde konuştu.

Alanın plan değişikliği için sunulan gerekçelerin akla ve bilme uygun olmadığını sözlerine ekleyen Mutluer, bölgedeki turizm yatırımlarının teşvik edilmesi için böyle bir plan değişikliğine gidildiğini iddia etti. Mutluer şöyle konuştu; “Alandaki lojmanlara gerek olmadığı ve bölgedeki turizm yatırımlarının teşvik edilmesi için böyle bir plan değişikliği yapıldığı öne sürülüyor. Oysa bir kamusal alan için öncelikle sorgulanması gereken noktalar vardır. Burada herhangi bir kamusal ihtiyaç var mı? Bunu nasıl kullanabiliriz? Şimdi ihtiyaç olmasa da burayı kamu mülkiyetinde nasıl koruyabiliriz? Buraya yönelik ticari baskıyı nasıl kaldırırız? gibi. Ama Özelleştirme İdaresi bunları hiç gözetmeksizin kamusal alanları elden çıkarmanın türlü yollarını arıyor. Bu tür alanların tümü özelleştirme programına alınıyor ve plan süreçleriyle mülkiyetinin devrini izleyen bir süreç gelişiyor. Burada mevzuat gereğince teknik olarak kamusal alan, sosyal donatı alanı azaltılamaz. Oysa kamusal kullanımı azaltıyorlar, konut kullanımını içermesi sebebiyle ek bir nüfus yoğunluğu geliyor ama bu ek nüfus yoğunluğunun da sosyal donatı ihtiyaçlarını karşılamıyor.”

‘PARSEL PARSEL PEŞİNE DÜŞECEĞİZ’

Plan değişikliği ile bölgede hem alt yapı hem üst yapı açısından ciddi sorunların beraberinde geleceğini söyleyen Mutluer, planı onaylayan kurumun ya da arazinin satışını yapan kurumların tüm bunları göz ardı ettiğini açıkladı. Mutluer son olarak “Buranın özelleştirilmesi, birilerinin buradan ticari olarak fayda sağlaması bu tür plan değişikliklerinin tümünde ortak kaygıdır. Bu yolla İzmir’de yapılan plan değişiklikleri oldu ve hepsine dava açtık. Açmaya da devam edeceğiz. Kamusal alanlar bizim için önemli. Bu ülkenin geleceği için de önemli. Ama biliyorsunuz 2000’li yıllarla birlikte özelleştirmeler başka alanlarda da arttığı gibi plan değişikliği yoluyla da arazilerin satışları, değerlerinin artışıyla birlikte arazilerin satışları konu oldu. Bu yolla özelleştirme süreci de geçirildi. Bu şekilde parsel parsel birçok yeri satışa çıkardılar. Esas olan mesele de bu. Biz her bir parselin peşine düştük ve düşmeye devam edeceğiz.”

Mevcut onaylı imar planında kamu eğitim ve konaklama tesisi olarak belirlenmiş. Terk edilmiş durumda. Kaynaklarını kullanarak işlevli haline getirilir ya da başka kamusal alan olarka kullanılabilir. Kentin türlü türlü ihtiyacı var. Böyle bir değerlendirmeyi yapmıyorlar. böyle bir kaygıları yok. amaçları bir yerleri satıp birilerine rant sağlamak.

Editör: Haber Merkezi